Son zamanlarda, Bursa’mızdan, kadîm nur talebeleri, âhiret âlemine urûc etmeye başladı. Bir gün önce Mikâil Yaprak kardeşimiz vefat etmiş, bugün (18 Mart 2025) onu defnedip, eve dönmüştük ki, Mehmed Erdoğan’ın vefat haberi geldi. Hafızam, yine eskilere gitti.
70’li senelerin ortasında, Ankara Yeni Asya’nın, Kızılay’daki bürosuna gitmiştim. Büro şefi Salâhaddin Şafak, bir kişiyle konuşuyordu. Beni görünce, “Hah hocam, Osman seni götürür. Zaten orada oturuyor” dedi. Pek anlamamıştım. Bana dönerek; “Osman kardeş, Mehmed Erdoğan Hocamız Bursa’dan geldi. Nevzat Tarhan ile görüşmek istiyor. Sen, onu bir zahmet götür!” dedi. “Olur!” dedim.
Beraber çıktık, yolda sohbet ede ede gittik. Giderken anlattı. Nevzat Tarhan, Bursa’da vazifeliyken, hoca onu, rahmetli Nermin kardeşimizle evlendirmişti. Ondan dolayı da ziyaretlerine gitmek istemiş. Nevzat Bey ile de komşu idik. Ailevî münasebetlerimiz iyiydi. Hocayı onlara bırakıp eve gittim.
Mehmed Erdoğan ile ilk vicâhi, tanışmamız böyle olmuştu.
Daha sonra, 1985’lerde Bursa Yeni Asya Bürosuna Mehmed Hoca bakıyordu. Orada görüştük.
Hoca, aslen Erzincanlı idi. 1947 doğumluydu. Yüksek İslâm Enstitüsü mezunu olup, başta Bursa Ulu Camii olmak üzere, bazı yerlerde imamlık ve liselerde de din dersi muallimliği yapmıştı.
Çok nüktedandı, fıkralar anlatırdı. Kâide ve kıraati de güzeldi.
Denizli kahramanı, rahmetli Hasan Feyzi Ağabeyin;
“Çekilip nur-u hidayet yine zindan olacak! Yine firkat, yine hasret, yine hüsran olacak.
Yine sen, yaş yerine kan akıtıp ağla gözüm. Çünkü hicran dolu kalbim yine hicran olacak.
Yine göç var diye mecnûna haber verme sakın! Yine matem, yine zâri, yine efgân olacak” şiirini, ilâhî formunda çok güzel okurdu.
Bir dönem Yeni Asya A.Ş.’nin Yönetim Kurulu üyeliğinde de bulunmuştu. Geçtiğimiz günlerde, yoğun bakıma alındığı haberini aldık. Bir ara iyileşmiş, evine çıkmıştı. Ama yeniden rahatsızlanmış, hastahaneye götürülürken vefat etmiş.
Allah rahmet eylesin, ailesinin ve arkadaşlarının başı sağ olsun.