Geçirdiği bir beyin kanaması sonrası uzun süreden beri tedavi görmekte olan gazetemiz Yeni Asya’nın yarım asırlık yazarı, şair ve eğitimci Mikail Yaprak ağabeyimiz de dünya imtihanını tamamlayıp ebedî âleme göçtü.
Bu vesile ile başta ailesi ve yakınları olmak üzere hepimizin başı sağ olsun, geçmişlerimize Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyoruz.
Mikail Ağabeyle ne zaman tanıştığımızı şu an için hatırlayamıyorum. Şahsen tanışmadan önce zaten şiirleriyle onu tanıyorduk. Sonraki yıllarda çeşitli vesilelerle görüşmelerimiz ve sohbetlerimiz oldu. Belli bir dönem gazeteye gönderdiği yazıları öncelikli olarak bize de geliyordu ve yayın sırasını takip ediyorduk. Zaten edebiyat öğretmeni de olduğu için yazıları temiz ve düzgün olurdu. Tashih gibi konularda hassas davranır, gönderdiği yazı için “Eğer geç kalmadıysa şöyle bir değişiklik yaptım. Bunu dikkate almanızı temenni ederim” diye not yazardı. Bazen iki bazen de üç defa böyle notlar gelirdi. Okuyucularımızın da yakından bildiği üzere yazılarında her zaman için bir şiir tadı olurdu. Yazılarını ekseriyetle ikamet ettiği Avusturya’dan yazdığı için klişe başlığı olarak da “Avusturya Mektubu”ni seçmişti. Gerçekten de yazıları Avrupa’dan haber veren güzel mektuplar nevindendi. Yine bilindiği üzere yayınlanan şiir kitapları da vardı. Çoğu yazısına da bir şiirle girizgah yapmayı tercih ederdi.
Mikail Ağabey hal ve etvarıyla tam bir Nur Talebesiydi. Muhatap olduğu kişileri incitmemek için çok itina ederdi. Yeni Asya’nın dertleriyle dertlenir, çare ve çözüm yolları sunardı.
Hasta olduğu gün de Yeni Asya’nın Güneşli merkez binasında düzenlenen ‘yazarlar toplantısı’na katılmak için Bursa’dan gelmişti. Kim bilir, belki de yolda rahatsızlığı başlamıştı, ama bunu anlamamız mümkün değildi. Toplantı esnasında yapılan konuşmaları dikkatlice not alıyor ve muhtemelen yapacağı konuşmada bunları anlatacaktı. Toplantıda yan yana oturmuştuk. Bir ara telefonunu alıp şarja taktık. Sonra yerinden kalkıp arka tarafa geçmeye çalışınca yürümekte zorlandığını fark ettik. Toplantıya katılan 3 doktor ağabeyimiz hemen müdahale etti ve tansiyonunu ölçtüler. Tansiyonunun yüksek olduğu görülünce hemen ambulans çağrıldı. “İyiyim, biraz dinlenirsem düzelirim” diyerek hastaneye gitmek istemedi, ama doktor ağabeyler durumunu daha iyi bildikleri için ısrar ettiler ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada bir müddet tedavisi devam etti, kısmen düzelince Bursa’ya götürüldü. İyiye doğru gittiği şeklinde haberler gelse de son günlerde nefes darlığı şikâyetiyle tekrar hastaneye kaldırıldığını öğrendik ve nihayet dünya hayatını tamamlayıp ruhunu Rahmana teslim etti.
İyi bir Nur Talebesi olduğuna şehadet ettiğimiz Mikail Ağabeyimizle inşallah cennette buluşuruz. Ne mutlu ona ki yaşarken de, vefatından sonra da hayırla yad edilenler arasında yer aldı...