"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Güvenilir Muhammed”in (asm) ümmeti ne hâlde?

Faruk ÇAKIR
18 Mart 2025, Salı
Ekonomik ya da siyasî krizleri haklı olarak çok konuşuyoruz, ama esasında konuşulması gereken başka bir kriz var: Ahlâk ve güven krizi.

Son sözü en başta söylemek mümkün: En emin ve en güvenilir bir peygamberin, Hz. Muhammed’in (asm) ümmetinin bugün içinde bulunduğu ‘güven bunalımı/ güvenin kaybedilmiş hâli’ tek başına ‘kıyamet alameti’ değil mi?

İslâm Ansiklopedisinde ‘emîn’ açıklanırken şöyle denilmiş: “(Hz. Muhammed) Çevresinde en mert, en iyi huylu, en asil, komşuluk haklarını en iyi gözeten, en uysal, en doğru sözlü ve en güvenilir kimse olarak tanındı. Allah Teâlâ bütün bu iyi sıfatları onda bir arada topladığı için ‘Muhammedü’l-emîn’ lakabı ile meşhur oldu. Bunun bir delili, Hz. Muhammed’in gençlik yıllarına rastlayan Kâbe’nin tamiri ve Hacerülesved’in yerine konulması olayındaki rolü ve gördüğü kabuldür. Her kabilenin bu şerefli işte pay sahibi olmayı istemesi üzerine ihtilâf çıkmış, problemin çözümü ertesi gün Kâbe’nin önünde görülecek ilk şahsa bırakılmıştı. Yolu beklenen bu zatın Hz. Muhammed olduğu görülünce herkes, ‘el-Emîn geliyor’ diye memnuniyetini belirtmişti. Bu olay onun eskiden beri emîn sıfatıyla tanındığını göstermektedir. Yine İslâmiyet’ten önce, haksızlığa uğrayanların hakkını korumak üzere Mekke’de kurulan Hilfü’l-fudûl cemiyetine aktif bir üye sıfatıyla katılmıştır. İslâm’dan önce Kureyş’ten bazı kişilerin kıymetli eşyalarını Hz. Muhammed’e emanet ettikleri de bilinmektedir.” (islamansiklopedisi.org.tr)

Dikkat edilecek olursa “emin ve güvenilir” olma vasfı, peygamberlik vazifesi verilmeden önce Peygamberimiz Hz. Muhammed’e çevresinin verdiği bir sıfat. Doğruluk, dürüstlük ve ‘güvenilir olma’ya bu derece ehemmiyet veren bir ümmetin bugün içinde bulunduğu hâl; bu vasıfları akla getiriyor mu? En güvenilir olması icap eden ‘dindar ve mütedeyyin insanlar’ bile bu vasfı kaybetmiş olması çok üzücü bir durum değil mi?

Nitekim, Bulgu Araştırma firmasından araştırmacı-sosyolog ve aynı zamanda Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Danışma Kurulu Üyesi Semih Turan şu değerlendirmeyi yapmış: “Toplumda hiçbir şeye güven kalmadı. Bütün kurumları tek tek sorguluyoruz. Örneğin diyaneti de soruyoruz. Adalete, mahkemelere, yargıya, siyasi partilere güveniyor musunuz dediğimizde belki de tarihinin en dip oranında bu rakamlar. O güven o kadar sarsıldı ki insanlar artık birbirlerine güvenmiyor. Yani mahallesindeki esnafa güvenmiyor, kasaba güvenmiyor.”

Üzücü de olsa “güven”in bir şekilde kaybedildiği anlaşılıyor. O hâlde yapılacak iş belli: Güveni yeniden kazanmak için sözden ziyade “fiillerimizle İslâmı yaşama” kampanyası açılmalı. Bu noktada ilahiyatçılara ve eğitimcilere çok daha fazla vazife düşer. Ve tabiî ki Risale-i Nur Külliyatından istifade eden herkese, hepimize... 

Okunma Sayısı: 1099
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat

    18.3.2025 05:42:29

    Din adı altında diyerek icraatlarından rabbimizin yasakladılar haramları tekrar tekrar işleyen,kul hakkı için hassasiyetle hareket etmek yerine bilakis tepe tepe kul haklarına girenlerin adaletin tesisi ve kanun hakimiyeti yerine daha tahrip edici icraatları olan,adaleti dumura uğratacak fiilleri ile vatandaşın müesseseleri güvenini sarsacak işlere imza atanlar her yönüyle bu tablonun asıl musebbibidirler.

  • Demokrat

    18.3.2025 05:38:22

    Bu üzücü ve esasen yüz kızartıcı duruma nasıl geti ril dik. 28 ŞUBAT maduriyeti sonrası iktidar olanların din adına diyerek yaptıkları yanlışların yerine milletin birlik ve beraberliğin en büyük tesiri olan din kardeşliğinin ehemmiyetini kuvvetlendirmek söz davranışları yapmış olsaydınız bugün tablo böyle olurmuydu.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı