"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Korkma” diyebilmek...

Faruk ÇAKIR
12 Mart 2025, Çarşamba
Bugün, “İstiklal Marşı”nın “millî marş” olarak kabul edilmesinin yıldönümü.

Hatırlanacağı üzere Millî Mücadele’nin devam ettiği sırada bir “millî marş” yazdırılması için yarışma açılmış ve yarışmaya katılan yüzlerce şiir arzu edilen ölçüde kabul görmemişti. Neticede merhum Mehmed Akif’den de bir şiir yazarak yarışmaya katılması istenmiş, o ise yarışmada ‘para ödülü’ olduğu için katılmak istemediğini ifade etmiş. Nihayet ısrarlar üzerine bu şiir yazılmış ve Meclis’de okunduğunda ayakta alkışlanıp “millî marş” olarak ilân edilmişti.

Merhum Akif, bu marşı millete hediye edip şiirlerinin yer aldığı kitap olan Safahat’a dahil etmemiş üstelik kazandığı 500 liralık ‘ödül’ü de yine “yoksul kadın ve çocuklara iş öğretmek için kurulan” Darülmesai’ye bağışlamıştır.

Bu marş ya da şiirin “Korkma!” diyerek başlaması dikkat çekicidir. Esasında benzer çağrılara bugün de ihtiyaç vardır. Türkiye tarihi bir bakıma “korkunun dağlara sindiği” tarih olarak da yorumlanabilir. İdareciler ekseriyetle insanları korkutarak idare etme yolunu tercih ediyor ve bu da hak ve hürriyetlerin sınırlanması olarak kendini gösteriyor. 

Üstad Bediüzzaman Hazretleri de “bir vakıa-i sadıka”yı anlatırken şöyle der: “Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilâk etti. Dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. Dedim: “Ana, korkma. Cenâb-ı Hakkın emridir; O Rahîmdir ve Hakîmdir.” (Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektub, s. 357)

“Korkma!” demek, bir bakıma “ümitsiz olma, ümidini kaybetme, geleceğe ümitle bak” anlamına da gelir. Ümit vermekten söz açılınca da yine Bediüzzaman’ın çağrısı akla gelir: “Evet, ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sadâ İslâmın sadâsı olacaktır!” (Tarihçe-i Hayat, s. 145)

Zaten Bediüzzaman ve Mehmed Akif’in dostlukları şahitlerin anlatımıyla sabit. Merhum Eşref Edip, bu dostluğu şöyle anlatır: “Üstadla tanışmamız kırk seneyi geçti. O zamanlar hemen her gün idarehaneye gelir; Akif’ler, Naim’ler, Ferit’ler, İzmirli’lerle birlikte saatlerce tatlı tatlı musahabelerde bulunurduk. Üstad, kendine mahsus şivesiyle yüksek ilmî meselelerden konuşur, onun konuşmasındaki celâdet ve şehamet bizi de heyecanlandırırdı.” (Tarihçe-i Hayat, Tahliller, s.785)

Merhum Akif’in İstiklâl Marşı’na “Korkma” diyerek başlaması kadar, başka bir şiirinde de “Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı, / Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâmı” tespiti önemlidir. Kur’ân’dan ilham alıp İslâmı asrın anlayışına göre söylettiğimizde pek çok mesele çözüme kavuşmuş olmayacak mı?

Ve Risale-i Nur fiilen bunu yapmıyor mu? Bu vesile ile “ümit çağlayanları”nı rahmetle yad edelim...

Okunma Sayısı: 582
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı