"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."
20 59
17°
24°/15°

Piyasalar

10840,5 3516,6
36,638 39,887
10840,5 3516,6
36,638 39,887

Bizimkiler AB’yi istiyor mu ki?

Faruk ÇAKIR
15 Mart 2025, Cumartesi
Polonya Başbakanı Donald Tusk’un ülkemize gerçekleştirdiği ziyaret vesilesiyle Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik konusu yeniden gündeme gelmiş oldu.

Polonya Başbakanı Tusk, “Türkiye’nin AB üyesi olmasını istiyoruz” demiş ve bu konudaki çalışmalara destek olduklarına dikkat çekmiş.

Donald Tusk, Türkiye ile ülkesinin, tarihlerinde verdiği “bağımsızlık” savaşlarının önemli olduğunu söyleyerek, iki ülke arasında dostluk, savunma ve ekonomi gibi alanlarda işbirliği temellerinin çok sağlam olduğunu da aktarmış. 

Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) adaylığı sürecine ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulunan Tusk, “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme sürecinin gerçekten artık gerçekçi ve elle tutulur bir süreç olmasını temenni ediyoruz. Biz bugüne kadar hep Türkiye’yi bu konuda destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullanmış. (trthaber.com, 12 Mart 2025)

Elbette ki bir AB üyesi ülkenin, Türkiye’nin de bu birliğe üye olmasını desteklemesi önemlidir. Ancak esas mesele, Türkiye’yi idare edenlerin bu üyeliği isteyip istemediğidir. Gerçi idareciler bu noktada “bir ileri, iki geri adım” atmak hususunda maharetlerini sergiliyorlar. Hatırlanacak olursa şimdiki iktidar, ilk yıllarında hemen her gün “Bugün yarın AB’ye üye oluyoruz” diye açıklama yapıyordu. Hatta bu hususta ciddi adımlar da atıldı. Fakat üyelik işi tam olarak ciddiye binip de iş resmiyet kazanmaya başlayınca hemen yan çizdiler ve “AB olmasa da olur, biz yolumuzdan gideriz” demeye başladılar. Bunu da AB üyeliği için şart olan “Kopenhag Kriterler”ni hafife alarak yapmayı sürdürdüler. Hatta ve hatta pek çok defa, “Kopenhag Kriterleri olmasa da olur, biz de ‘Ankara Kriterleri’ ile yolumuza devam ederiz” anlamına gelen konuşmalar yaptılar. 

Elbette “Ankara Kriterleri” ile devam edilen yolu; Avrupa Birliği’ne çıkma ihtimali sıfırdı ve öyle de oldu. Türkiye’yi idare eden şimdiki idareciler hem AB üyelik şartlarını yerine getirmediler, hem de kabahati AB üyesi ülkelere atmayı tercih ettiler. 

Peki, niçin ülkemizin AB üyesi olmasını istemediler ve şimdi de samimî olarak istemiyorlar? En kısa ve basit cevabı, “AB üyesi bir ülkede ‘tek adam’ idaresi olmaz da ondan” şeklinde cevap vermek mümkün. Görünüşte başka bahaneler ileri sürülse de, Türkiye’yi idare edenlerin ülkemizi AB üyesi yapmamalarının sebebi kendi şahsî iktidarlarını davam ettirebilme arzusu olsa gerek. Yoksa ülkemizin AB üyesi olmasının millete pek çok faydası vardır. Bu faydaların yanında bazı zararlarını olması da mümkündür, ama hüküm eksere göre verildiğine göre bazı zararları olma ihtimali sebebiyle ‘umumî fayda’dan geri adım atılmamalıydı.

Türkiye’nin AB üyesi olmasını desteklediği için Polonya Başbakanı teşekkürü hak ediyor, ama esas mesele bizim  idarecilerimizin bunu samimî olarak istemediğinin tartışmasız olmasıdır. 

Polonyalı idarecilerin istediği ‘iyi’liği, ülkemizin idarecilerinin istememesi büyük bir çelişki değil mi?

Okunma Sayısı: 883
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    15.3.2025 16:08:27

    İstemez olur mu.Öyle istediler ki din kardeşi mazlumları kış-kıyamette YUNAN Gavurunun merhametine teslim edip sonra da 'Bakın işte AB böyle ,diyerek kıt akıllarınca AB gazelini okuyorlar. Halbuki AB'ne girmenin esasları hukukun üstünlüğü,kişilerin hak ve hürriyetleri,şeffaflık prensiplerine riayettir. Krallık ve diktatörlük ile İpsala dan ,Kapıkule'den öteye geçilmeyeceğini o da biliyor. Çadır tiyatrosu ile bu işlerin olmayacağını oda biliyor amma seyirciye bunu yutturan tiyatrocular var.

  • Mustafa Said Kara

    15.3.2025 12:15:59

    Avrupa diyor ki, Türkiye birliğe girmesin ama kapıdan da ayrılmasın. Çünkü Avrupanın güvenliği Türkiye sınırlarından başlıyor. Suriye meselesi oldu mesela Avrupa Türkiyeye para akıtmaya başladı. Suriyeliler Türkiye de kalsın diye. Suriyeli öğrencilerin çoğunlukta olduğu yerlere okul yapıyorlar, atolyeler kuruyorlar, makina desteği sağlıyorlar. AB bu şekilde bir ilişki ile devam edemeyeceğini artık görmeli.

  • Mustafa Said Kara

    15.3.2025 12:13:15

    Son dönemde Avrupa güvenliği için ordumuza ihtiyaç duymaya başladı. Belki bu durum bir karşılıklı tavize sebep olur ve bu durumu kullanarak kendimizi birliğe aldırabiliriz.

  • Mustafa Said Kara

    15.3.2025 12:11:55

    Elbette Türkiye Avrupa Birliğine üye olmak için yapısal reformlarını tamamlamak zorunda. En önemlisi kemalist anayasayı değiştirmek zorunda. Ancak bu iş tek taraflı değil. Almanya ve Fransa nüfus olarak kendilerinden büyük Müslüman bir ülkeyi birliğe almak istemiyor. AB dengesinin bozulacağını ve güçlerini yitireceklerini düşünüyorlar. Son dönemde birliğe giren küçük çaplı ülkelere bakın muhteşem bir demokrasileri yok. Avrupa şartları öne sürerek süreci geciktirmek istiyor. Samimi olsalar, şu şartları yapınca sizi birliğe alacağız deseler belki burdakiler için itici bir sebep olacaklar ama bunu da yapmıyorlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı