İnsanın sağlıklı bir hayat yaşayabilme hedefi, organizmanın fizyolojik, psikolojik ve sosyal yönleriyle fonksiyonel dengede kalmasıyla sağlanabilir.
Çağımızın gittikçe zorlaşan şartlarında bu hedefe ulaşabilmek, toplumun büyük kesiminde çaresizlik sınırlarına dayanmıştır. Beslenme kaynaklarının gittikçe azalarak, besin değerlerinin niteliksiz bir hâle getirilmesiyle insan sağlığı, her geçen gün yükselen risklerin baskısıyla, güç kaybına uğramaktadır. Bu hayatî problemin çözümü sağlanmamışken, son zamanlarda tıbbî araştırmaların hedefi hâline getirilen, insan ömrünün uzatılması anlamındaki LONGEVITY araştırmaları hızlı bir şekilde sürdürülmektedir. Longevity araştırmalarının hedefinde şimdilik 150-170 yaş olduğu belirtilmektedir.
Longevity konusunu yeni çözümler çerçevesinde değerlendiren uzmanlardan Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, verdiği “Uzun ömür güzel, ama hayat kalitesi katmazsak başımız derde girer” başlığıyla verdiği röportajda: “Bugün ömrümüz uzuyor ama yaşama kalitemiz uzamıyor. “Health span” dediğimiz sağlıklı yaşama süremizle “Life span” dediğimiz ömür süremiz aynı değil. Bu süre açıldıkça da “bonus” dediğimiz yılları aslında rezalet içinde yaşama şansızlığıyla da karşı karşıyayız. 60 yaşını geçen her 100 batılı insanın 60’ında şeker, tansiyon, kolesterol, felç gibi kronik hastalıklardan biri var. 80’ini geçenlerin ise ortalama dört hastalığı var. Hem yaşlı, hem hasta insanlar çoğalırsa, bu kesimin ekonomik maliyeti toplumlara büyük yük getiriyor. O yaşlı toplumu finanse edecek işgücü oluşturulamıyor.
“Aslında sağlıklı hayat sürme çabalarına gereken para kazanmak için kas gücünden çok tecrübe ve beyin gücü teri lâzım. Alın terinin yerini beyin teri aldı. Beyni çalıştırınca da, beyin eskimiyor. Aynı kas gibi. Kullanmadığın beyin seni terk ediyor. Çünkü hayat tarzını değiştirmezsen, ilâç alır dururuz, ama sonuç alamayız. Bizim proaktif sağlık sistemi ve yaşlanma ile ilgili bir program oluşturmamız lazım. Planımızın içinde beslenme, egzersiz, uyku, manevî değerleri arttırma, huzur, iyilik, sosyalleşme ve iyimserlik olmalı. Zira ömrümüz uzadı, ama yaşama kalitemiz ona paralel düzelmedi. Longevity uzun ömür vaadi değildir, ömrümüzü sağlıklı tamamlama vaadidir. Ve bunun için de, öncelikle doğal araçları kullanmaktır. Bu doğal araçların içinde şefkat var, hoşgörü var, kibirden uzaklık var, naziklik var. Ama aynı zamanda zerdeçal var, zencefil var, ıspanak var. Yani hayatın içindeki doğal şeyleri tespit etmek var. Yani sağlığı anlaşılabilir ve kullanılabilir parametrelere indirmemiz lazım.” 1
Hayatın, yaratılış programıyla akışı yolculuğunda sağlıklı ilerleyebilmesi, belirli disiplinlere bağlanmıştır. Bir nizam ve intizam çerçevesinde, boşluklara yer bırakmadan faydalı faaliyetlere programlanmak, ruh ve beden sağlığı açısından ihmal edilmemesi gereken noktadır. Sağlıklı bir düşünce sisteminin sürdürülebilmesi, özellikle yaşlılığın başlangıç yılları ve emeklilik döneminde hayatî önem taşımaktadır. Bu döneme yaklaşılırken panik yaşamadan, bir boşlukta kalacağını düşünmeden zihin ve kültür dünyasını zenginleştirme programı hazırlayabilmek, değerli ömür dakikalarının kahvehane köşelerinde ve te-levizyon başında heba olmamasını sağlayacaktır. Zira beyin fonksiyonlarının sağlıklı gelişebilmesi için gereken yakıt, dengeli ve faydalı okumalar sonucu sağlanan bilgi ve pozitif aktivitelerdir.
Sağlıklı hayat arayışlarının başarıyla sürdürülmesi ve aynı paralelde sosyal güvencelerle desteklenmesi, ideal ve temel hedef alınmalıdır. Hayat kalitesinin yükseltilmesi yaşanan yılların sayısını arttırmaya çalışmak olmayıp, yaşlılığın düşkünlük hâlinden, Alzheimer, demans (bunama), paralizi (felç), yaygınlaşan kronik hastalıklar gibi olumsuzluklardan korunarak desteklenerek hedefine odaklanılması, medikal, sosyal ve ekonomik yönleriyle topluma ve kişilere daha mutlu, daha geniş bir hayat şemsiyesi açabilecektir. Gerekli sosyal güvenlik zinciri kurulamadan nüfusu arttırabilecek yaşlı insanlar topluluğu, çözümü çok zor olacak problemlerin artmasıyla sefalet manzaraları, toplumu mutsuz ve çaresiz bırakacaktır. Acaba bu çalışmalarla, insan ömrünü uzatabilme hayallerini gerçekleştirme gayretleri yerine sağlık, beslenme ve sosyal güvenlik problemlerinin çözülmesiyle, mutluluk ve refah seviyelerinin yükseltilmesine çalışılarak gerçekleştirilmesi, sizce de daha mantıklı ve isabetli görülmüyor mu?
Sağlıcakla kalın...
Dipnot:
1- 25-31 Ekim 2024 Oksijen Gazetesi