"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sağlıklı hayat prensipleri -10

Feyzullah ERGÜN
01 Şubat 2025, Cumartesi
Sağlıklı hayat prensiplerinin önemsenmemesi ve uygulanmaması sonucu, hayat tarzı temelinden kaynaklanan kronik hastalıkların, toplumun huzurunu olumsuz etkilediği ve sayılarının çığ gibi büyüdüğü sıkıntılar yaşanmaktadır.

Bu yükselişin temel faktörlerinden en önemlisi, kendi bilgi eksikliğimiz sonucu, düşünemediğimiz ve hiç de önemsemediğimiz yanlış uygulamalarımızdır. Bunların temelinde, çoğu zaman gelenek ve görenek yatmaktadır. Oysa sağlığımızı koruyabilme gayesiyle, bu yanlış uygulamaların engellenerek, daha faydalı hale getirilebilmesi için yeniden gözden geçirilmeleri, hayatî önemde acil bir durum haline gelmiştir. Zîrâ sağlıklı yaşayabilmenin temelinde doğru beslenme prensiplerine uyulması esastır.

Zamanımızda beslenmeyi olumsuz etkileyen kimyasal katkılı ultra-işlenmiş gıdalar, yapay tatlandırıcı ve renklendirici emülgatör maddeler yüklenmiş yiyeceklerin rastgele tüketilmeleri, zaman içinde, çözümü zor problemlere yol açmaktadır. Bunların önüne geçebilmenin önemli bir prensibi de, gıdayı bir ilâç olduğu kadar, birçok hastalığın kaynağı olarak da görmekten geçiyor. Toplumsal hayatın değişik alanlarında uygulanan çeşitli etkinliklerdeki yanlışlıklar, uzun süre devam ettirildiğinde, kronik hastalıklara sebep olacağı, klinik araştırmalarla gösterilmiştir. Sosyal hayattan örnekler verecek olursak: Şekerli gıdaların, her vesile ile bol miktarda tüketilmeleri diyabet hastalığı, kalp-damar hastalıkları ve çeşitli fizyolojik bozukluklara yol açacağı gerçeğidir. Bayramlarda şeker ve unlu tatlılar, mevlidlerde lokum, çörek, hatta gıda değeri olmayan ve katkı maddeleriyle lezzet katılmış gofretler, kolalı içecekler ikram edilmektedir. En gösterişli ikramlardan birisi olan lokma dökme olayında, çoluk çocuk, genç ve yaşlıların meydana getirdikleri uzun kuyruklardır. Ölüm hadisesi yaşandığında ev halkının yaşadığı un, yağ, şeker bulma telaşıyla helva hazırlıkları çok düşündürücüdür. Çocukları sevindirmek için kek, pasta, çikolata benzeri pastane ürünleri ilk akla gelen hediyelerdir. Bunlar gibi daha birçok sosyal faaliyetler, tatlı sunumlarıyla taçlandırılır. Evde verilen davet ve ziyafetlerde, yemeğin hemen ardından ağır tatlılar ve meyve ikramları, sindirim sistemini perişan ettiği gibi, organizmanın genel fizyolojisini ağır yüklerle yorar. Bu yorgunlukların devam ettirilmesi durumunda, kendi elimizle küçük bir lezzet uğruna huzurumuzu kaçırarak, dengeleri bozmuş olacağız. Bu bakış açısıyla doğru beslenmenin önemi daha net görülebilmektedir. İşte bu ölçüsüz tatlı düşkünlüğü, Türkiye’yi Avrupa ülkeleri arasında, diyabet hastalığı sıralamasında ilk sıraya çıkarmış ve bu hızla devam edecek hayat tarzı, dünya şampiyonluğuna götürecektir. Sonuçları öngörülemeyen bu beslenme tarzının vereceği maddî-manevî ve ekonomik kayıpların, hangi yoğunlukta, kaç şiddetinde tesirli olacağı mutlaka hesaplanmalıdır.

Sağlıklı ve dengeli beslenmede, unutulmaması gereken önemli faktörlerden bazılarını kısaca hatırlatmaya çalışalım. Sağlıklı beslenmede “Çözüm ise, gıdayı ilaç olarak görmekten geçiyor. Eksikliğini en çok yaşadığımız şeylerden biri lifli gıdalar. Çünkü lif aslında mikrobiyomu besleyen probiyotikleri içeriyor. Ayrıca renkli beslenmiyoruz. Halbuki fito-besinler (sebze-meyve) de probiyotik işlevi görüp, gen ifademizi değiştirerek geleceğimizi (sağlığımızı) belirleyebiliyor. Beslenme açısından lif içerikli, renkli ve fermente gıdaların önemini biliyoruz. Turşu bu konuda hayatî önem taşıyor. Çünkü hem fermente, hem de lif dolu. Yoğurt (evde mayalanan) ve kabuklu yemişler de çok yararlı. Ayrıca çocuklara etiket okumayı öğretmek şart. Ambalajlardaki parlak renklerin, aslında kötüye işaret olduğunu görebilmeliler. Aksi halde yanlış beslenme sonucu saldırganlık, yalnız kalma, bilişsel gerileme, el yazısında bozulma gibi birçok sıkıntı ortaya çıkıyor. Buna küf gibi toksinlere maruz kalmak da yol açabiliyor. Çocukların duyu problemleri sebepsiz değil, çünkü esas sebep biyolojik ve bunlar düzeltilebilir. Bedenimiz ile beynimizin birbirine bağlı olduğunu anlamak bu açıdan çok önemli. Sözüm ona en sağlıklı beslenen çocuklarda bile gıda eksikliği var. Hemen her çocuğun omega-3’e, yani balık yağına ihtiyacı olduğunu hatırlatalım. Ultra-işlenmiş gıdaların bir etkisi de, bunları tüketince, yediklerimizi metabolize etmek için ihtiyaç duyduğumuz ko-faktörleri (yardımcı enzim) alamıyor olmamız. Çünkü vücuttaki gıdayı işlemek için de bolca vitamin ve minerale gereksinim var. Ancak bu sayede gıdayı enerjiye dönüştürecek kimyasal tepkimeleri gerçekleştirebiliyoruz.” (1)

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1) Dr. Mark Hyman-Dr. Elisa Song, Tarihte ilk kez bir jenerasyon anne-babalarından daha sağlıksız. 17-23 Mayıs 2024 Oksijen Gazetesi

Okunma Sayısı: 192
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı