"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet, herkes için

Erdal Odabaş
28 Mart 2025, Cuma
Ülkemizde hukuk çoğu zaman hâkim siyasî gücün sopası olarak kullanılmıştır. Bu durum tam bir geri kalmışlığın, acı hatıraların kara sayfası olarak tarihteki yerini almıştır.

Dünün hukuksuzlukları ne kadar yanlışsa, bugünün hukuksuzlukları da o kadar yanlıştır. Adalet, yalnızca kişilerin haklarını koruyan bir mekanizma değil, aynı zamanda toplumun huzurunun ve devletin bekasının temel direğidir. Bediüzzaman Said Nursî, adaletin her zaman ve herkes için uygulanması gerektiğini, aksi takdirde zulmün hâkim olacağını mealen şöyle ifade eder: 

“Adalet-i mahza, hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez, düsturu ile her ferdin hakkını muhafaza eder.”

Bu ilke, hukukun keyfî bir şekilde işletilmesini, güçlüye göre şekillendirilmesini reddeder. Gerçek adalet, yalnızca belirli bir kesime veya döneme göre olan değil, daima ve herkes için geçerli olan evrensel bir ilkedir. 

Günümüzde, hukuk zaman zaman belirli kişi veya grupların menfaatine göre şekillendirilmeye çalışılmakta, adalet anlayışı ise siyasî ve ideolojik hesaplara kurban edilmektedir. Bediüzzaman, bir milletin bekası için hakikî adaletin şart olduğunu vurgulayarak mealen şu ikazda bulunur: Zalim izzet içinde, mazlum zillet içinde kalırsa, kâinatın düzeni bozulur.

Bu ilke de hukuksuzluğun sadece bireysel mağduriyetlere değil, toplumsal düzenin çöküşüne de yol açacağını açıkça ortaya koymaktadır. Eğer bir devletin hukuku güçlünün çıkarlarına hizmet etmeye başlarsa, toplum içindeki adalet duygusu yok olur ve güvensizlik hâkim olur. 

Bu noktada kritik soru şudur: Ferdî haklar mı daha önemlidir, yoksa toplum düzeni mi? Bediüzzaman bu ikileme cevap olarak, hakikî adaletin esas alınması gerektiğini söyler. Yani, ferdin hakları feda edilerek toplum düzeni sağlanamaz.

Bugün Türkiye’de herkes hukukun üstünlüğünü koruma sorumluluğu altındadır. Yargı, yalnızca belirli dönemlerde veya belirli gruplar için değil, her zaman ve herkes için âdil bir şekilde işlemelidir. Geçmişte yapılan hukuksuzluklar, bugünkü adaletsizlikleri meşrulaştırmaz; aksine, geçmiş hatalardan ders çıkararak daha sağlam bir hukuk devleti inşa etme mecburiyetini ortaya koyar.

Zulüm üzerine kurulan hiçbir sistem, uzun vadede ayakta kalamamıştır. Adaletin olmadığı bir yerde, baskı, zulüm ve toplumun çöküşü kaçınılmazdır. Bugün ihtiyacımız olan şey, hukukun üstünlüğünü tam manasıyla tesis etmek ve adaleti her ferd için teminat altına almaktır. 

Adaletin sağlanması için yargı bağımsız olmalı, hiçbir kişi, kurum veya ideolojinin sopası hâline getirilmemelidir. Unutmamalıyız ki güçlü bir devletin temeli, bağımsız, tarafsız ve âdil işleyen bir hukuk sistemine dayanır.

Okunma Sayısı: 1171
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Süleyman alıç

    28.3.2025 15:33:58

    Tebrikler Erdal hocam Adili Hâkim olan Yüce Rabbim kâinatı Adalet üzere yaratmış ve Adalet üzere de devam ettiriyor

  • HÇeşitcioğlu

    28.3.2025 15:33:04

    Ehven-i şer gerekir. Ehven-i şer bir adalet-i izafiyedir. Mesela, Cemel vakası adalet-i mahza ile adalet-i izafiyenin harbidir. Hazret-i Ali (ra) adalet-i mahzayı, Hz Ayşe aşeri mübeşşereden Hz Zübeyr Talha adaleti izafiyi zaruri görüp tercih ettiler. Üstad iki tarafta haklı amma son tahlilde hzAli ra haklıydı der. Zaten bu savaşla ; adaleti mahza artık bitmiş, göreceli ehvenşer şer iktidarlar İslam dünyasına hakim olmuştur. Adaleti mahza; esas olarak ferdi hakların tam adaletini gözetir, umumi siyasi icraatlarda ancak bir hedef bir ideal bir mihenktir. Önce hakiki bir siyasetçi hakiki bir dindar olamaz olursa hakiki siyasetçi olamaz; merhum MYazıcıoğlu ve SKarakoç gibi. İkincisi ; her bir üye ve yöneticisi önce bir insan olarak günahkar olduğu gibi, iş büyüdükçe hata ve günahta artar. Kusursuz veya adaleti mahza hayali anarşistlerde ve ideal olarak vardır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı