Atalarımız eskiden şöyle derdi, "biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar." Şimdi ise şöyle demek gerekir. "Zenginler yer, fakirler bakar, kıyamet bundan kopar."
Ülke ekonomik sıkıntılar yüzünden ve enflasyon sebebiyle yangın yerine döndü. Zamlar ve pahalılık aldı başını gidiyor. Zengin her gün sermayesine sermaye katarak daha zengin, fakir daha fakir oluyor. Zengin ile fakir arasındaki uçurum her geçen gün daha da derinleşiyor. Fakir borç ile geçinmeye çalışırken, zengin faiz gelirleri ile zenginleşiyor. Bu gelir dağılımındaki adaletsizlik kitleler arası çatışmaya dönüştüğünde ülkede büyük bir kargaşaya sebep olur. Bu da ülkenin huzurunu kaçırır. Elbette ki iş adamları ve zenginlerimiz olacaktır. Gelir dağılımındaki adaletsizlikler, insanların fakirleşmesi zenginlerimizin de huzurunu kaçıracaktır. Devleti yöneten kimselerin, zam ve vergiler ile milleti bunaltması, insanların devletine olan güvenini azaltıp, düşmanlığa sebebiyet verecektir.
Tasarruf tedbirleri fakire değil, devlet kademelerinde çalışan bürokrasi ile yöneticilere ve zenginlere de uygulanmalı. Herkes de evinde, iş yerinde bu tedbirlere uymalıdır. Vergiler adaletli olmalı, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır. Sosyal devlet şefkat ellerini, muhtaç durumda olanlara uzatırken, kaçakçılık ve yolsuzluklar için tedbir alıp, haksız kazanç sağlama yollarının önüne geçilmelidir. Kanunlar işler hâle getirilmeli ve cezaî müeyyideler, hiç bir ayırım yapılmadan, herkese uygulanmalıdır. Eğer ülkede adalet sağlanırsa, her şey çok kısa bir zamanda düzelir. Bu durum tüm insanlarımızın rahat etmesine yarar.
Dert bizim dertler bizim. Onun için çare de yine bizim içimizden çıkacaktır. Allah yardımcımız olsun.