İnsan ve canlıların hayat sürdüğü koca dünyamız, teknoloji ve medeniyet harikaları sayesinde, her an ulaşılabilir küçük bir köy hâline geldi.
Koskoca dünya, internet ve diğer teknoloji harikaları ile, küçüldü bir avuca sığdı.Teknoloji sayesinde her türlü bilgiye ânında ulaşıldı. Bu sayede en uzak yerler yakın oldu, görülemeyen yerler görülür hâle geldi. Koca dünya evimize girdi cebimize yerleşti. Dünya büyüklüğündeki kitap, küçüldü bir avuca sığdı, insan ise bu büyük kitabı okuyabilir vaziyet aldı. “İnsanı büyütürsen dünya, dünyayı küçültürsen insan şeklini alır” ifadesinin doğruluğu ortaya çıktı. İnsan ise bu âlemin bir parçası olan dünyayı, incelemeye ve ona ulaşmaya muvaffak oldu. Bunları inceleyen ve uzayın derinliklerine ulaşan insan, akıl ve ruh vasıtasıyla zaman zaman taşıyamayacağı yükün altına girerek ruh ve akıl sağlığını bozdu. Bazen aklın kavrayamadığı şeyleri görünce inkâra kadar gitti. Ruh sağlığı bozuldu, çeşitli bunalımlara girdi. Bir yandan yenilikler sayesinde esrarlı âlemin sırlarını keşfederken, bir taraftan da kaldıramayacağı yükler ile hem vücut, hem ruh bakımından yıprandı.Vücut, akıl ve ruh bütünlüğünü sağlamakta zorlanınca maddî ve manevî rahatsızlıklar baş gösterdi. Hem vücut hem ruh sağlığı için doktora başvurup çeşitli ilâçlar kullanmak durumunda kaldı.
Toplumu meydana getiren insanların maddî ve manevî sıkıntıları çoğaldıkça toplumun düzeni de bozuldu. Küçülüp köy hâlini alan dünyamız insanların ferdîleşerek birbirinden uzaklaşmaları nedeniyle ulaşılamaz hâle geldi.
Bediüzzaman Hazretleri’nin bu durumu görerek bir eserinde şu şekilde belirttiği gibi, “Küre-i arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefihe ile gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır. Ta’dili, büyük bir himmete muhtaçtır. Ve keza beşeriyet ruhundan dünyaya nâzır pek çok menfezler açmıştır. Bunların kapatılması ancak Allah’ın lütfuna mazhar olanlara müyesser olur.”1
Mânevî sıkıntıların ve bunalımların altında yatan sebep gaflet perdesinin kalınlaşmasıdır.
Dipnot:
1- Mesnevî-i Nuriye, s. 137.