Günlük hayatta ve eğitim hayatında başarılı olmak, istenilen hedeflere ulaşmak ve iman ile Kur'ân hizmetinde Allah rızasına nail olmak için "fedakârlık" yapmak gerekir.
Fedakârlık yapmak için nefsimizin hoşuna giden davranışlardan kaçınmak, sahip olduğumuz ve değer verdiğimiz şeyleri seve seve feda etmek gerekir.
Fedakârlık edenler hakkında Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulmuştur: "Onlar bollukta ve darlıkta sarfederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler. Allah, iyilik yapanları sever."1
İnsanın hem "bollukta" hem de "darlıkta" sarf etmesi, "öfkelerini yenmesi" ve "insanların kusurlarını affetmesi", nefsin kabul etmesi zor olan davranışlarından kaçınmak, imkân ve zamanından feragat etmek, Allah’ın hoşnut olacağı ve rızasını kazanmaya vesile olacak davranışlardandır.
Ebu Bekir Sıddık (ra) demiştir ki: “Cehennem’de vücudum o kadar büyüsün ki, ehl-i imana yer kalmasın.” Bu söz, fedakârlığın sadece dünya zevk ve hayatından vazgeçmekle sınırlı olmadığını, gerektiğinde ahiret hayatından da feragat edilebileceğini gösteren bir örnektir.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de şöyle der: "Hem madem Nur şakirdlerinden çokları, hem malını, hem istirahatını, hem dünya zevklerini, hem lüzum olsa hayatını, Nur’un hizmetinde feda ediyorlar; sen ey nefsim, neden fedakârlıkta en geri kalmak istersin?"2 Bediüzzaman, bu düşüncesini kendi hayatında da tatbik etmiştir.
“Cennet ucuz değil…” sözü, yukarıdaki örnekler de göz önüne alındığında, ne kadar doğru olduğu anlaşılmaktadır.
Allah rızasına nail olmak için neler yapmamız gerektiği açıkça belliyken, bunları yapmadan sonuç beklemek; ekin ekmeden ürün almaya çalışmak ve çalışmayan öğrencinin başarı beklemesi gibi, sonuçsuz kalır.
İman ve Kur’ân hizmetinde, ayrıca dün-yevî hayatta hedefe varmak ve başarıya ulaşmak için yalnızca görevimizi yapmak yetmez, aynı zamanda fedakârlık da yapmamız gerekir. Haydi, fedakârlık yapmaya var mıyız?
Dipnotlar:
1- Âl-i İmran: 134.
2- Emirdağ Lahikası 1, s. 200.