Öfke, insan fıtratının karmaşık bir duygusudur ve genellikle engellenme, incinme, haksızlık, tehdit altında hissetme gibi durumlar karşısında ortaya çıkar.
Kızgınlık, saldırganlık ve bazen şiddet gibi tepkilerle kendini gösterebilir. Öfkenin sebepleri çok çeşitlidir; bazen dışarıdan bir haksızlık, bazen de kişinin içindeki duygusal durumları veya benliğindeki çatışmalarından kaynaklanabilir. Ancak öfke şiddete dönüştüğünde, bu durum tehlikeli bir hal alır ve kişiye, çevresine ve topluma zarar verebilir.
Öfkenin yönetimi, bireyin ruhsal sağlığı ve toplumsal uyum için kritik öneme sahiptir. İslâm, öfkeyi kontrol etmenin ve bu duyguyu olumlu bir şekilde yönlendirmenin önemine vurgu yapar.
Âl-i İmran Suresi 134. Ayetinde, takva sahiplerinin bollukta da darlıkta da öfkelerini yuttukları ve insanların kusurlarını affettikleri belirtilir. Bu, öfkenin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi gerektiğini ve bunun bir erdem olduğunu ifade eder.
Risale-i Nur duygularımızın ifrat ve tefrit boyutunu, “Ve keza, kuvve-i gadabiyenin tefrit mertebesi, cebanettir ki korkulmayan şeylerden bile korkar; ifrat mertebesi tehevvürdür ki, ne maddî ve ne mânevî hiçbir şeyden korkmaz.
Bütün istibdatlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattir ki, hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder; meşru olmayan şeylere karışmaz.” (1) şeklinde dile getirmektedir.
Bediüzzaman Said Nursî, öfkenin tefrit (aşırı korkaklık) ve ifrat (aşırı cesaret) gibi uçlarda gelişebileceğini belirtmiştir. Orta yol ise şecaattir ki, yani cesaretle, dinî ve toplumsal haklar için gerektiğinde fedakârlık yapmayı, ama aynı zamanda meşru sınırlar içinde kalmayı gerektirir.
Öfkenin, özellikle gençlik döneminde daha az kontrol edilebilen bir duygu olduğu görülür. Gençler duygusal olarak daha hassas olduklarından, öfke bu yaş grubundaki insanlarda daha kolay bir şekilde saldırganlık ve şiddet gibi olumsuz davranışlara dönüşebilir. Bu yüzden gençlerin iman ve Kur’ân yolunda doğru değerlerle yetiştirilmesi, Allah korkusunun tüm duygu ve düşüncelerine hâkim hâle getirilmesi, öfkenin daha sağlıklı bir şekilde yönetilmesine katkı sağlar.
Öfkenin zararlı etkilerinden birini okullarda da görmekteyiz. Öfke duygusunun kontrol edilmemesi, akranlar arasında problemlerin artmasına ve nihayetinde istenmeyen durumların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Okullarda duygusal zekâ ve öfke kontrolüne yönelik eğitimlerin arttırılması, öğrencilerin daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına ve kendi duygusal durumlarını yönetmelerine yardımcı olabilir.
Ailede öfke, aile içindeki ilişkilerin zayıflamasına, hatta zamanla kopmasına yol açabilir. Aile üyelerinin öfke kontrolü konusunda birbirlerine örnek olmaları, sağlıklı bir aile yapısının temel unsurlarındandır. Mutlu ve sağlıklı bir toplum için öfkemizi, Sünnet-i Seniyye’nin çizdiği çerçeveye dikkat ederek kontrol etmemiz gerekir.
Dipnot:
1-İşaratü’l-İ’caz, s.