İslâm fıtratı üzerine doğan, kötülüğe, menfiye ait hiçbir şey bilmeden dünyaya gelen çocuklar, yalan söylemeye başlıyorsa bunu birileri bir şekilde öğretiyor demektir.
Tertemiz A4 kâğıdı gibi lekesiz bir şekilde, bize ilâhî emanet olarak tevdi edilen yavrularımızı ne hale getirdiğimizi, kâğıt üzerindeki beğenmediğimiz şekil ve karalamalara bakarak anlamamız mümkün.
Çocuk yalanı içinde yaşadığı sosyal çevreden öğrenir. “Ev alma komşu al” diyen ecdadımız, “Söyle dostunu, söyleyeyim sana kim olduğunu” diyen Hz. Mevlânâ, “Kişi arkadaşının dini üzeredir“ buyuran iki cihan serveri Peygamberimizin (asm) dikkat çektiği hususlar hep sosyal çevrenin niteliğinin tesirine ait işaret taşı sözlerdir. Çocuk yetiştirme ve terbiyesinde sosyal çevrenin rengi olduğu gibi çocuğa sirayet etmektedir. Sosyal çevreden kasıt uzak çevre değildir elbette. Uzak çevrede dahil olmak üzere anne babadan başlayarak halka halka genişleyerek devam eden çevredir.
“Yalan ile iman bir arada bulunmaz” buyuran Resulü Kibriya Efendimiz (asm), bu konuda hiçbir tereddüde meydan bırakmayacak tarzda net çizgi çizmiştir. Maksadı her ne olursa olsun (çok özel ruhsatlı konular hariç) gerçeği yansıtmayan her söz yalandır. Yalanın pembesi, beyazı, ticarî maslahata binaen olanı da yoktur. Yalan her yerde ve şekilde yalandır. Yalana atfedilen renkler, masumiyet bahaneleri nefs-i emmarenin, dessas şeytanın hile ve telkinlerinden başka bir şeyde değildir. Sizi dinleyen çocuk, yalanınızın rengini ayırt edecek kapasitede olmadığından onun işittiği her asılsız söz yalandır. Söz verilip de yerine getirilmeyen her sözde öyle. Verilen sözün yerine getirilmesi başlı başına Kur’ânî bir mükellefiyet iken bir de yerine getirilmemesi katmerli hatadır. Çocuk nezdinde yalancı duruma düşmek, ona kötü örnek olmak da işin farklı bir mesuliyet tarafı. Kişi verdiği sözü yerine getirmelidir. Bir özre istinaden sözünüz yerine gelmeyecekse çocuksa çocuğa, yetişkinse yetişkine önceden muhatabınızın net olarak anlayabileceği şekilde mazeretinizi bildirmelisiniz. Aksi taktirde mesuliyet ve bahsi geçen mahzurlar ortaya çıkmaktadır. Diğer konularda olduğu gibi yalan konusunda da örnek olarak çocuğa yalanı öğretici pozisyonuna düşmememiz gerekiyor. Bir de “sebep olan yapan gibidir“ penceresinden bakmıyoruz bile, bir de o boyutu var işin.
Her şeye rağmen çocuğumuzda yalana rastladığımızda yapacağımız ilk iş, sükûnetimizi muhafaza etmek olmalıdır. Yalan söyleyen çocuk iki-üç yaş çocuğu ise endişe edecek bir durum yoktur. Onların gelişmekte olan hayal dünyalarının tabiî seyrinden ibarettir durum. Bu hal bazı çocuklarda dört-beş yaşlarında da görülebilmektedir. Yoğun olarak iki-üç yaş döneminde görülür. Hayal gücünü işleten çocuğun gerçek dışı beyanları gerçekte aldatmak maksatlı olmadığı halde, yetişkinlerin tepkisi sert olursa çocuğu yalana kendi elimizle itmiş oluruz. Çünkü çocuk buradan dikkatleri kendinde toplayacak bir alan bulmaktadır.“ Çocuklarının yaşına ve gelişim düzeyine uygun doğru, güven ve sevgiye dayalı iletişim kurmaya özen göstermeleri önemlidir. Suçlayıcı olmak yerine açıklayıcı olunmalıdır. Dürüst olmak sosyal kabulde son derece önemli özelliklerden biridir. Dürüst olduğunuzda size güven duyulduğunda özgüveniniz artar ve etrafınızda daha çok sevilen ve iletişim için arkadaşlık dostluk için tercih edilen bir fert olabilirsiniz ki aynı durum çocuklar için de geçerlidir.”
Esas dikkat etmemiz gereken yalanlar, okul çağı çocuklarında görülenlerdir. Bu çağda çocuklar ekseriyetle korktukları için yalan söylerler. Karşılıklı güven, saygı ve şarta bağlı olmayan sevgi atmosferinde büyüyen çocuklar yalana başvurmazlar. Çözüm için öncelikle bataklığın kurutulması şart. Çocuğun ihtiyaç duyduğu güven ve sevgi zemini oluşturulmalıdır. Ardından suçlayan dil, üslûp ima, jest ve mimikler terk edilmeli. Bağırmak, yalanı deşifre etmek, yüzüne vurup utandırmak gibi yöntemler yalanı alışkanlık haline getirmekten başka hiçbir katkı vermez. Yalan kelimesinin evde kullanılmamasına dikkat edilmeli, çocuk böyle bir davranış bozukluğundan haberdar bile olmamalıdır. Söylediğin sözün doğrusu şudur, şeklinde açıklama işe yarayabilir. Diğer sorunlarda olduğu gibi yalanın da panzehiri sevgi ve güvendir. Her şeye rağmen yalan devam ediyorsa, söz ve davranışlarımızı tekrar gözden geçirme mecburiyeti doğmuştur.