"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsan yüzünde manzaralar

Abdullah ŞAHİN
09 Mart 2025, Pazar
İnsan şu kâinat kitabının bir modeli ve Hz. Muhammed (asm) nezdinde, ezelden ebede, varlıkların en güzeli olanıdır.

“İnsanın mahiyet-i câmiasında nakışları zahir olan yetmişten ziyade esma vardır. Meselâ: Yaradılışından Sâni’, Hâlık ismini ve hüsn-ü takviminden Rahman ve Rahîm isimlerini ve hüsn-ü terbiyesinden Kerim, Latif isimlerini ve hâkeza... Bütün a’za ve âlâtı ile cihazat ve cevarihi ile letaif ve maneviyatı ile havas ve hissiyatı ile ayrı ayrı esmanın ayrı ayrı nakışlarını gösteriyor. Demek nasıl esmada bir ism-i a’zam var, öyle de o esmanın nukuşunda dahi bir nakş-ı a’zam var ki, o da insandır.” (Sözler, 33. Söz, 31. Pencere)

Allah(cc) kudret ve varlığının, isim ve sıfatlarının mahiyetine bir kıyas olmak haysiyetiyle, insana taktığı “Ene” hakikatine, isim ve sıfatlarından bir kısmının tecellilerini takarak insanın eline vermiştir.

Allah (cc),insan nev’inin evvel babası olan Âdem’i kendi suretinde yaratmıştır.” (Buharî, “İsti’zân”, 1)

Bu manaların azam derecesinde tecelli ettiği insan yüzü ise, Cenab-ı Hakkın sanat tecellilerinin teşhir edildiği kâinat genişliğinde bir vitrinidir. Bu yüzden insan yüzünün suret ve siretini rencide edecek davranışlar Kur’an ve İslamiyetçe men edilmiştir. Buna istinaden, İslam’da yüze vurmak yasaklanmıştır. Ebu Hüreyre’den rivayet edilen bir hadiste Efendimiz (asm) şöyle buyurur: ‘Sizden biriniz kardeşiyle dövüştüğünde yüze vurmaktan sakınsın (Müslim, Âdâb 112, No: 2612).

Yüze vurmak, bir diğer açıdan mü’min kardeşinin hatalarını alenen ifşa edip onu mahcup etmek manasına da gelir ki bu da hoş bir davranış değildir. “Settarü’l Uyub” ismiyle kullarının hatalarını örten Rabbimizin bu isminin kullarında tecellisinin ölçüsünü ifade eden “Sizden hiç birinizin merhameti  benim merhametimden, gazabı da benim gazabımdan fazla olamaz” ölçüsünün dışına çıkılması bu hakikate zıttır.

Risale-i Nurlar’da bu hakikat şöylece izah edilir: “Allah’ın rahmet ve gazabından fazla tahassüs hatadır

Allah’ın rahmetinden fazla rahmet edilmez. Allah’ın gazabından fazla gazap edilmez.

Öyle ise işi bırak o Âdil-i Rahîme. Fazla şefkat elemdir; fazla gazap zemîme.” (Sözler, Lemeat)

Elbette, Cenab-ı Hakkın bir nakş-ı azamı olan insan yüzündeki harekat ve deveran, insanın hem bu dünyada ve hem saadet-i ebediyede yüzünün ak olmasının bir timsali, rengarenk bir tecellisidir.

İslam’ın bir şeairi olan abdestimizde yüzümüzü yıkarken, “Ya Rabbi bizleri yüzleri dünya ve ahirette ak ve pak olan kullarından eyle!” yakarışları da bu halin bir yansımasıdır.

Davranışlarımızda da yüzümüzün fıtrat-ı kimyeviyesi olan tebessüm ve alicenabane hareket dışına çıkarak, kin, öfke ve adaletsizliklerle yüzümüzü sireten ve ve sureten karartıp çirkinleştirmenin vebalinin altından kalkmamız ise son derece zordur.

Bu açılardan, Kur’ân’ımızın ve Efendimizin (asm) şu tavsiyeleri bizim için bir yol ve istikamet haritasıdır:

Abdullah b. Haris (ra): “Allah Resulü’nden daha çok tebessüm eden bir kimse görmedim.” demiştir. (Tirmizî, Menakıb,10)

Nihayet iman nurunun bir tecellisi olan secde izleri ile Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkmak demek olan şu en muhteşem hale nasiptar olmak ne güzel bir yüz ifadesidir: Nice yüzler o gün ışıldar, parlar; Rabbine nâzır (O’nun cemâline bakmaktadır).” (Kıyamet Suresi: 22)

Okunma Sayısı: 513
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı