"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çıkış yolu Bediüzzaman’da

Kâzım GÜLEÇYÜZ
23 Mart 2025, Pazar
65. vefat yıldönümünde bir kez daha rahmetle andığımız Bediüzzaman, eserlerinde ortaya koyduğu Kur’ân kaynaklı tesbitleriyle, yaşadığımız tıkanıklıklardan çıkış yolunu gösteriyor.

O, bu tesbitleri 110 küsur yıl önce seslendirmeye başladı. “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır” deyip, bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhlarıyla cihad edilmesi gerektiğini vurguladı. Ve cihada böyle bir yorum getirdi.

Tâ o zaman, “Milletin kalb hastalığı zaaf-ı diyanettir” diyerek, bunu takviye ile sıhhat bulabileceğini ve bu takviyenin de, dinin temelini oluşturan imanı taklidî olmaktan çıkarıp “tahkikî” hale getirmekle mümkün olabileceğini ifade etti.

İmanı tahkikî kılmanın formülünü ise, “vicdanı dinî ilimlerle ve aklı modern fenlerle aydınlatmak;” Kur’ân’ı ve kâinatı, aynı Yaratıcının “kalemi”nden çıkıp birbirini tefsir eden kitaplar olarak okumak şeklinde tarif etti. Eserlerindeki izahlar, baştan sona bu tarifin açılımı niteliğinde.

Said Nursî’nin yaklaşımı, doğru ve ideal tevhid-i tedrisat yorumuna da temel oluşturuyor.

Onun geçen yüzyılın başında önerdiği model hayata geçirilebilmiş olsaydı, asırlardır iki ana eğitim kanalı olarak gelen tekke ve medreselerle Osmanlının son dönemlerinden itibaren açılan modern mektepler müşterek bir potada eritilir; buralarda tahsil görenler aynı ortak değerleri paylaşan, dini de, dünyayı da bilen nesiller olarak yetişirdi.

Dinin getirdiği ahlâkî ölçülerle tahkim edilmiş bir demokrasi kökleşir; herkesin hak ve hürriyetlerini de güvenceye alan bir hukuk devleti inşa edilir; her türlü fitne ve provokasyonu besleyen zulüm ve haksızlıklara meydan verilmez; aydın-halk kopukluğu olmaz; laik-antilaik gerilimlerine, etnik çatışmalara ve toplumdaki farklılıklardan kavga üretme tuzaklarına imkân vermeyen bir şuur oluşurdu.

Eğer bugün hâlâ rejim tartışmalarını bitiremediysek; din-siyaset ilişkisindeki dengeyi bulamadıysak; yargı adalet dağıtmak yerine habire mağduriyet üretiyorsa; eğitim kurumlarında kalite her geçen daha da düşüyorsa; okullar hedefsiz ve vasıfsız nesiller “yetiştiriyor”sa; yoksulluk ve işsizlik dizboyu iken zengin-fakir uçurumu giderek derinleşiyorsa ve diğer bilumum toplumsal sorunlar kronik boyutlar kazanarak devam ediyorsa, hepsi Said Nursî’ye kulak verilmediği içindir.

Buna karşılık, madalyonun diğer yüzüne bakarsak, bütün bu olumsuzluklara rağmen, bunların yıkıcı ve tahripkâr sonuçlarını önemli ölçüde hafifleterek, her alanda daha iyiye doğru gitme iradesini canlı tutan ve o yönde kapıyı açık bırakan en önemli dinamik de, Bediüzzaman’ın mesajlarının toplumda mâkes bulmuş olmasıdır.

Bugün ayakta oluşumuzu ve geleceğe ümitle bakabilmemizi buna borçluyuz. Ve diyoruz ki, 65. vefat yıldönümünde Said Nursî’yi anarken, eserlerini ve fikirlerini daha iyi anlama ve anlatma çabamızı daha da arttırarak devam ettirelim.

Çünkü son Ilâhî kitap olan Kur’ân-ı Hakîm’in, ahirzaman insanlarına yönelik, dünyalarını da, ahiretlerini de kurtaracak mesajları bu eserlerde.

Okunma Sayısı: 1566
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Kaşlıoğlu

    23.3.2025 20:01:49

    Bediüzzaman Hazretlerinin tebliği cihanşümûldür.Siyasî meselelerde sağ-sol ihtilafını nazar-ı itibara almaz.Ahrar yani hakiki hürriyetperverleri Üstat Hazretleri takdir etmektedir.Bizim için en ehemmiyetli mesele Hürriyet,Adalet ve Meşveret(Hür Meclis)hakikatlerinin evvel emirde ekseri siyasîler daha sonra milletimiz tarafından takdir, kabul ve tatbik edilmesidir.Hakikatlerin muvafıkta da muhalifte de taraftarları mevcuttur.Bu meselede hissî ve âmiyane hareket edemeyiz.

  • İbrahim Ersoylu

    23.3.2025 18:10:03

    Mükemmel bir yazı. Tebrik ederim.

  • Mustafa

    23.3.2025 16:31:04

    Allah razı olsun güzel bir yazı 👏👏

  • Ramazan tavşan

    23.3.2025 05:30:08

    Üstadı nasıl anlamamız gerektiğini çok güzel anlatmışsınız. Allah razı olsun.

  • Arda Yıldız

    23.3.2025 01:42:40

    En fazla şunu yapabiliriz: Sağın hatalarını ifade ederiz. Sağın içinden demokratların yönetime gelmesini teşvik ederiz.

  • Arda Yıldız

    23.3.2025 01:39:20

    Bu iki durum göz önüne alındığı zaman bizim doğal yaşam alanımız sağ bloktur. Her ne olursa olsun sağı terk edip solcuların safına iltihak edemeyiz. Solcuların arasında sudan çıkmış balık gibiyizdir. Solcuların iktidarına su taşıyamayız. Sağ bloka bir hançer de biz vuramayız.

  • Arda Yıldız

    23.3.2025 01:36:45

    Yazıda ifade edilen sorunların oluşmasında etkili olan "Said Nursi'ye kulak vermeyen" kesim kimdir? Bizim solcular olarak adlandırdığımız, Cumhuriyetin kuruluşunda yönetimi ele geçiren ve tek adama dayalı bir sistem kuran kemalistlerdir.

  • Arda Yıldız

    23.3.2025 01:33:55

    Çok güzel bir yazı. Şimdi şunu soralım ve cevabına göre bulunduğumuz pozisyonun hassasiyetine bir göz atalım: Yazıda belirtilen "Bediüzzamman'ın toplumda makes bulan mesajları" ifadesindeki toplum hangisidir? Bizim sağcılar dediğimiz, geçmişte demokratlara, bugün siyasal islam iktidarına destek veren dindar kesimdir.

  • Halil İbrahim Karahan

    23.3.2025 00:54:22

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun sizi

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı