Türkiye’de sosyal bünyenin, kaynağı yıllar, hattâ yüzyıllar ötesine uzanan toplumsal sorunları ve bunlardan kaynaklanan önemli sancıları var.
Bilhassa Osmanlının çöküş sürecinde ve Cumhuriyet kurulduktan sonra yaşanan sosyokültürel değişim süreçleri, birçok derin problemi de beraberinde getirdi.
Hakkı değil, kuvveti; uyum içinde birlikte yaşamayı değil, çatışmayı esas alan ideolojilerin öne çıkması, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de huzursuzluklara yol açtı. Cumhuriyet sonrasında, toplumdaki farklılıkları baskıcı yöntemlerle ortadan kaldırıp herkesi tek-tipleştirmeye yönelik projelerin uygulamaya konulması ise, huzursuzluğu had safhaya ulaştırdı.
Bugün Türkiye’de, dış mihraklarca da istismar edilmek istenen ciddî rahatsızlıklar varsa, başlıca sorumlusu, geçmiş dönemlerdeki dayatmacı uygulamalarıyla bunların daha da artıp yaygınlaşmasına yol açan jakoben zihniyettir.
Buna karşılık, bunca yıldır içten ve dıştan yapılan onca tahrike rağmen, bu rahatsızlıklar münferit bazı olaylar dışında çok büyük sosyal patlamalara meydan vermediyse, bunu Bediüzzaman başta olmak üzere, insanlarımıza yol gösteren maneviyat rehberlerinin müsbet manevî hizmetlerine borçluyuz.
Eğer bugün Güneydoğu bölgemiz, yapılan onca tahrike ve devlet adına işlenen onca yanlışa rağmen hâlâ Türkiye’den kopmadıysa; Çorum, Kahramanmaraş, Sivas ve Gazi Mahallesi örneklerinde yaşanan çatışmalar Alevî-Sünnî ve laik-antilaik gerilimlerine dayalı bir yaygınlık kazanmadıysa; inanılmaz derecedeki yoksullaşma ile gelir uçurumuna rağmen provokasyonlar neticesiz kaldıysa, en önemli sebebi toplumdaki sağduyudur.
Bu sağduyunun oluşmasında etkili olan temel dinamiklerden biri ise, Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu müsbet, yapıcı, barışçı, her hal ve şartta emniyet ve asayişin muhafazasını esas alan hizmet metodu ve anlayışıdır. Çok duyarlı alanlarda son derece tehlikeli tahrik ve fitneleri dahi boşa çıkararak barış ortamını tesis edip, sorunların barışçı bir geçiş süreciyle aşılması yolunu açık tutan bu tavır Türkiye’ye Allah’ın bir lütfudur.
Üstad Bediüzzaman’a bu yönüyle de minnettarız.