"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Prof. Dr. Said Ramazan el-Bûtî: İslâm dünyası Bediüzzaman’ın metoduna muhtaç

23 Mart 2025, Pazar 01:35
Merhum Said Ramazan el-BÛtî, “İslâm dünyasında silâha sarılmadan, şiddet kullanmadan dava yürüten bir insan yok. Arap ve İslâm dünyasının örnek alabilecekleri şahsiyet Üstad’dır” demişti.

M. İSMAİL TEZER

2013’de bir suikast sonucu şehit edilen Suriyeli tanınmış âlim Prof. Dr. Said Ramazan el-Bûtî, 2011’de Yeni Asya’nın sorularını cevaplamıştı. Anadili Kürtçe olmakla beraber az çok Türkçe de konuşabilen El-Bûtî, kendisine Üstad ve Risale-i Nur sorulduğunda bu hususla ilgili anlatacaklarını—duygu ve düşünlerini daha rahat ifade edebilmek ve yanlış anlaşılmamak adına—Arapça ifade etmek istediğini belirtmişti. Bûtî, tebliğciler arasında silâha sarılmadan, şiddet kullanmadan dava yürüten kimsenin olmadığını söyleyerek Arap ve İslâm dünyasının örnek alması gereken şahsiyetin Üstad Said Nursî olduğunu söylemişti.

Yeni bir fikir akımı başlattı

Bûtî, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini tarif ederken “Üstad Hazretlerinin sadece ilmî yönü değil—elbette ilmî yönü ağır basmaktadır ve derindir,—bir de ‘davette (İslâmı tebliğde) devrim’ yönü vardır. Burada devrimci yönünden kastım, maddî çatışma ya da terörizm değil, değişik fikir akımlarına karşı başlatmış olduğu yeni bir fikir akımıdır. Bu fikir akımı, nâdir olan bir akımdır. Tabiî burada devletle ilişkisinin büyük bir önemi var. Devlet karşısındaki duruşu çok önemli. Hiçbir şekilde silâhla mücadele etmiyor, asayişi ihlâl etmiyor, siyasete girmiyor ve kendi davasını kendi üslûbuyla anlatmakla beraber düşüncelerinde son derece kararlı, hiçbir şekilde taviz vermiyor. Tabiî yapmış olduğu bu girişimler, yükselmesinde önemli bir dönüm noktası oluyor. Yani davasının yükselmesinde önemli bir merhale kaydediyor” demişti. 

Davasından taviz vermedi

Üstadın mahkemelerde yaptığı savunmalardaki kararlılığının bütün dünya için bir örnek oluşturduğunu söyleyen Bûtî, “Ben bu yönüyle Üstadı tanıyorum. Davasında sadık, asayişi ihlâl etmeyen... Bu şekliyle kendi davasından hiçbir şekilde taviz vermeyen bir insandı. Ben 1960 yılında Üstadın hayatını kısa bir şekilde yazdım. Onu Arap dünyasına ilk olarak yansıtan insanım. İnsanlar o zamanlar çok şaşırdılar. Çünkü yazmış olduğumuz, onun hayatıyla ilgili vermiş olduğumuz örnekler, onun ilmî yönünden ziyade davasına olan sadakati ve bağlılığıydı. Yapmış olduğu mahkeme müdafaalarında kendi davasını savunarak, Mustafa Kemal’e karşı da son derece akıllı bir strateji yürütüyordu. Özellikle bizim Türk kardeşlerimiz Üstadın hayatını zikrederken hep kendisinin ilmî yönünü zikrettiler bize. Ama özellikle onun devlet karşısındaki bu stratejik duruşu ve işte meselâ Afyon Mahkemesi’ndeki bu savunmaları hiçbir şekilde dile getirilmedi. Hiçbir şekilde tam anlamıyla o ruh, o savunma, o kararlılık tercüme edilmedi. Halbuki, Arap ve İslâm dünyası, işte o mahkeme müdafaalarında da ifadesini bulan şekliyle, bir örnek olarak Üstadın bu duruşuna, bu tarzına muhtaçtır” ifadelerini kullanmıştı.

Arap toplumunda müthiş bir etki meydana getirdi

Üstadın hayatını yazdığı çalışmasından bahseden Bûtî, şunları söylemişti: “60 sayfalık bir yazı yazdım. Üç tane müdafaasını. 1960 yılında Üstadın hayatıyla ilgili 60 sayfalık yazmış olduğum bu yazı, özellikle Arap toplumunda müthiş bir etki meydana getirdi. Şu çok önemli: Arap dünyasında, İslâm dünyasında davetçiler, tebliğciler, irşadçılar arasında silâha sarılmadan, şiddet kullanmadan dava yürüten bir insan yok. İşte Arap ve İslâm dünyasının örnek alabilecekleri şahsiyet Üstaddır. Şu da var: Davetçi insanlar kendileri ile devlet ve siyaset arasındaki dengeyi kuramıyorlar. Ya siyasete girip kendilerini kaybediyorlar. Ya bir şekilde silâha sarılıyorlar. İki taraftan biri zarar görüyor, dengeyi kuramıyorlar. Ya çatışacak, ya da siyasete girip onlar gibi olacak; o zaman da irşad vazifesi de yok olacak tabiî. Demek onlar bir örneğe muhtaçtır. Örnek de Bediüzzaman’ın metodudur.”

Bütün sözleri çok tesirli çünkü ihlâslı

Risale-i Nur’da en çok hangi konudan etkilendiği sorulan Bûtî, “Çok meseleler var. Bu hususta ayrım yapamam. Hepsi tesirli. İslâm akidesinde, Allah’ı zikretmek konusunda müthiş bir etkisi var. Cenab-ı Allah’a münacatta bulunması… Özellikle Cenab-ı Hakk’a ‘Ya Rabbi, sırtımda kefenimle toprağın altına gireceğim zaman benim hâlim nice olur…’ meâlindeki münacatları çok etkilidir. Bir de kendisini mahkemede sorgulayan hâkimlere karşı kullanmış olduğu ifadeler çok etkileyici. Diyor ki meselâ: ‘Eğer yüz canım olsa, bu davaya feda olsun. Siz benim vücuduma cefa çektirebilir, eziyet edebilirsiniz, ama gücünüz yeterse ruhuma eziyet edin, işkence çektirin. Tabiî buna güç yetiremezsiniz.’ Yani bütün sözleri çok etkili. Neden? Çünkü ihlâslı. İhlâsının da sırrı Allah’ı çok çok zikretmesinden kaynaklanıyor. Özellikle Cenab-ı Allah’a dua etmesi, ağaçların üstüne çıkıp da dağlar, taşlar, kuşlarla konuşarak Allah’ı zikretmesi... Bu yönleri ve sözleri çok etkili” demişti.

M. Said Ramazan el-Bûtî kimdir?

1929’da Irak’ta doğdu. 4 yaşındayken ailesi Şam’a yerleşti. İlk ve orta tahsilini Şam’da tamamladı. Babası Molla Ramazan’ın, kendisinin yetişmesinde büyük katkısı oldu. Şeyh Hasan Hebenneke’den feyz aldı. Lise tahsilinden sonra Ezher’e girdi. 1955’te mezun olup Suriye’ye döndü. Humus’ta bir süre öğretmenlik yaptı. Sonra Şam Üniversitesi Şeriat Fakültesi’ne Asistan olunca, fakülte onu doktora için tekrar Ezher’e gönderdi.

Şeriat Fakültesi’nde doktorasını tamamlayarak “Bi Takdiri Mümtaz” derecesiyle doktor oldu. 1966’da da Eğitim Sertifikası’na hak kazandı. Şam’a dönünce Yard. Profesörlük göreviyle Şer’î ilimleri okutmaya başladı. Bir müddet sonra, Fıkıh Kürsüsü Başkanı ve Dekan İlmî İşler Yardımcısı oldu. Sonra Şeriat Fakültesi dekanı oldu. 1980’lere kadar bu görevde kaldı. Sonra Kürsü Başkanlığı yaptı. Birçok gazete ve dergide ilmî, fikrî makaleler yazdı, konferanslarda, camilerde vaazlar verdi. El-Bûtî 21 Mart 2013’te Cuma hutbesi verdiği camide suikast sonucu 84 yaşında şehid edildi.

Okunma Sayısı: 783
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı