"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ankara'da muhteşem kongre: İslam'a hizmet kalpleri imana davetle olur

15 Nisan 2025, Salı 02:08
18. RİSALE-NUR KONGRESİ, HEM AKADEMİSYENLER TARAFINDAN ORTAYA KONAN MUHTEVA ZENGİNLİĞİ, HEM DE KATILIM VE YOĞUN İLGİ BAKIMINDAN TAKDİRLE KARŞILANDI.

Deklarasyonlar kamuoyuyla paylaşıldı: İman ne kadar mükemmel olursa hürriyet o derece parlar

DİNİ SİYASETE ALET ETMEK DİNE ZARAR VERİR

İzzet ATİK: İslâmî hizmet, devleti ve bürokrasiyi ele geçirerek değil, kalpleri imana davet ederek yapılır. Zira siyaseten devlet idaresine talip olmak dine zarar verdiği gibi, bürokratik yolla devlete sahip olmaya çalışmak da fitneye, nifaka ve zulme sebebiyet verir.

CEBİR DEĞİL, İKNA METODUNU BENİMSEMİŞTİR

Sedat KOÇAK:  Bediüzzaman’ın tebliğ ve davetinde benlik, ilmî enaniyet, şahsî nüfuz, manevî makam, faziletfüruşluk, taassup, cebir, şiddet, da-yatma, kaba kuvvet, parti, siyaset, cemiyet, takiyye gibi kavramlar asla yer tutmamıştır. "Millet tenvir ve irşad edilmelidir" diyerek daima akla ve kalbe hitap etmiş ispat ve ikna metodunu benimsemiştir.

ALLAH’A ABD OLAN, BAŞKASINA ABD OLMAZ

İbrahim ÖZDEMİR: Kâinattaki en yüksek hakikat imandır ve iman bir intisaptır. İmanın bir intisap olduğunun delili Kur'ân'da yüzlerce ayette mevcuttur. Özellikle gençlerin Allah ile intisabı zayıflamış, madde bağımlılığı, intihar, boşanma gibi sıkıntılar artmıştır. Bu cereyanlara karşı tedbir alınmalıdır.

İMAN HEM NURDUR, HEM KUVVETTİR

İlyas ÜZÜM: İmanın en meşhur tanımlarından birisini biz Bediüzzaman'ın yaptığını görüyoruz. Kısa fakat etkili, güçlü bir tanım: "İman hem nurdur, hem kuvvettir." İman nurdur çünkü iman bu varlık dünyasının varlık âleminin var edicisini tasdik etmenin adıdır. Risale-i Nur tabiri caizse bir iman üniversitesidir, ibadet, ahlâk üniversitesidir.

TEFEKKÜR RİSALE-İ NUR’UN ANA MESLEĞİDİR

Ömer ÖNBAŞ: Metadoloji önce gözümüz önündekileri kaçırmamaktır. Kâinatın başka yerlerinden deliller getirmek değil. Gözümüz önünde cereyan edenlere sahip çıkmaktır. Risale-i Nur'un ana mesleği tefekkür, Hz. İbrahim'in mesleği, yani sorgulama mesleğidir.

DÜNYA BARIŞININ YEGÂNE ÇARESİ RİSALE-İ NUR’DA

Süleyman DEMİR: Kongrenin tanıtım konuşmasını Risale-i Nur Enstitüsü Sekreteri Süleyman Demir yaptı. Demir konuşmasında dünya barışının ve insanlığın saadetinin Risale-i Nur’da olduğunu söyledi.

***

HER DERDE ÇARE İMAN

“Günümüz problemlerine bir çözüm önerisi: En büyük hakikat iman” başlıklı Risale-i Nur kongresi, Ankara’da yoğun bir katılımla gerçekleşti.

Bediüzzaman Hazretlerinin ebediyete irtihâlinin 65. sene-i devriyesi olan bu yıl, “Bediüzzaman Haftası” kapsamında Yeni Asya Gazetesi ve Risale-i Nur Enstitüsü tarafından düzenlenen 18. Risale-i Nur Kongresi 12-13 Nisan 2025 tarihinde Ankara’da yapıldı.

“Günümüz problemlerine bir çözüm önerisi: En büyük hakikat iman” başlıklı program, büyük ilgi görürken, Yeni Asya TV Youtube kanalından canlı yayın olarak da takip edildi.

Hasan Hüseyin Uçar ve Süleyman Alp Özcan’ın sunduğu program, Ali Yılmazcan’ın okuduğu Aşr-i Şerif ile başladı.

18. Risale-i Nur Kongresi | En Büyük Hakikat İman

İSLÂMÎ HİZMET, KALPLERİ İMANA DAVET EDEREK YAPILIR

Programın açılış konuşmasını Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu ve Yeni Asya Vakfı Mütevellî Heyeti Başkanı İzzet Atik gerçekleştirdi.

Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’ân-ı Kerîm'den aldığı feyizle yazmış olduğu altı bin sayfayı aşkın tefsirinin farklı alanlardaki reçetelerinin her yıl matbuat lisanıyla Yeni Asya olarak tahşidatının yapıldığını ifade eden İzzet Atik, bu sene belirlenen konunun temel meselemiz olan “iman” olduğunu belirterek , “Bir insanın en başta elde etmeye çalışacağı ilim, iman ilmidir” diye sözlerine başladı. 

“Üstadımızın vefatından sonra, Zübeyir Gündüzalp Ağabey ile başlayan hareketin önünü perdelemek amacıyla türlü entrikalar çevrildi. Bu müstakim hizmetin devamı adına cemaat olarak birçok bedeller ödedik. Tarih, istikâmetimizin bozulması için yapılan bütün tehditlerin nezdimizde hiçbir kıymeti olmadığını yazdı” dedi. 

İslâmî hizmetin devleti ve brokrasiyi ele geçirerek değil, kalpleri imana davet ederek yapılacağını ifade eden Atik, “Zira siyaseten devlet idaresine talip olmak dine zarar verdiği gibi, bürokratik yolla devlete sahip olmaya çalışmak fitneye, nifaka ve zulme sebebiyet verir” dedi. 

DÜNYA BARIŞININ YEGÂNE ÇARESİ RİSALE-İ NUR’DA

Kongrenin tanıtım konuşmasını Risale-i Nur Enstitüsü Sekreteri Süleyman Demir yaptı.

Demir konuşmasında dünya barışının ve insanlığın saadetinin Risale-i Nur’da olduğunu ifade ederek, insanlığı tehdit eden maraz ve problemlerin ana sebebinin gerçekte dehşetli imansızlık hastalığı ve dinde lâkaytlık olduğunu, bunun yegâne çaresinin de çağımızın eşsiz mütefekkiri ve toplum mimarı büyük Üstad Bediüzzaman tarafından tespit ve teşhis edildiğini ifade etti.

Modernitenin dayattığı, yaradılış değerlerinden uzak ve hedefi insanlığı tahrip etmek olan tehlikelere değinen Süleyman Demir, bunların çeşitli araç ve isimlerle perdelenerek faaliyet gösterdiğine değindi. Bunun için her yaştaki bireye, özellikle istikbâlimiz olan gençlerimize, zamanımızın imansızlık hastalığına karşı tahkîkî iman ile teşvik edici doğru reçetelerin sağlanması gerektiğini belirtti. 

BEDİÜZZAMAN’IN İMAN AÇILIMININ ESASI: İHLÂS

Konuşmacıların sunumlarıyla devam eden programın yöneticiliğini Prof. Dr. Sedat Koçak gerçekleştirdi.

Koçak konuşmacılara söz vermeden evvel şunları söyledi: “Bediüzzaman’ın iman hususundaki en büyük açılımlarından birisi iman hizmetinin metodolojisi hususunda açtığı çığırdır. Tebliğ ve davetinde benlik, ilmî enaniyet, şahsî nüfuz, manevî makam, faziletfüruşluk, taassup, cebir, şiddet, dayatma, kaba kuvvet, parti, siyaset, cemiyet, takiyye gibi kavramlar asla yer tutmamıştır. Sadece ve sadece ihlâsı esas tutmuştur. “Millet tenvir ve irşad edilmelidir” diyerek daima akla ve kalbe hitap etmiş, ispat ve ikna metodunu benimsemiştir. Hepsinden öte evvela nefsini muhatap almış, lisan-ı hâli daima lisan-ı kâlini tasdik etmiştir. Risale-i Nur mesleğine sahabe mesleği denmesinin mühim bir sırrı budur. “ 

“İMAN HEM NURDUR, HEM KUVVETTİR”

İkinci konuşmacı Prof. Dr. İlyas Üzüm, “İmanın en meşhur tanımlarından birisini Bediüzzaman’ın yaptığını görüyoruz. Kısa fakat etkili, güçlü bir tanım: ‘İman hem nurdur hem kuvvettir.’ İman nurdur çünkü iman bu varlık dünyasının varlık aleminin var edicisini tasdik etmenin adıdır. İman nurdur, çünkü ana mesajı insanlara gaybî olarak Allah’a imanı anlatan Kur’ân nurudur. Kur’ân’ın tebliğe ve tebliğine memur olan Muhammed Aleyhissalatu Vesselam şahsiyet-i maneviyesiyle nurdur ve nuranîdir. Nur yansır, inikas eder gücüne göre mum mumca, lamba lambaca, güneş güneşçe yansır.

İman nuru kalbe girdiği zaman bizim şahsî hayatımıza yansır. İman gözüyle bakarız her şeye. İman nuru aile hayatımıza yansır, hanemiz, evimiz cennetî bir hâle dönüşür. İman nuru toplum hayatımıza yansır. Muhabbet ehli bütün mahlukatı aynı Hâlık’ın yarattığı insanlar olarak görürüz. İman en büyük hakikattir” dedi. Bütün peygamberlerin istisnasız insanları imana davet ettiğini söyleyen Üzüm, bu hususiyetiyle de imanın çok büyük bir kuvvet olduğunu belirtti.


Panelde Ahmet Özdemir’in Yeni Asya’nın eski yayınlarının nüshalarının bulunduğu şahsî arşivi sergilendi ve büyük ilgi gördü.

RİSALE-İ NUR BİR İMAN ÜNİVERSİTESİDİR

Üzüm, “Bediüzzaman bütün iman esaslarını ilk olarak varlık âleminden mevcudattan, masnuattan yola çıkarak temellendiren bir usulü önümüze koyuyor. İkinci olarak vahiyle temellendiriyor. Üçüncü olarak risâleti koyuyor, Peygamberimizin (asm) sözleriyle temellendiriyor. Dördüncü olarak da diyor ki; sen insansın, zübde-i âlemsin, vicdan sahibisin. Dolayısıyla kâinat, Kur’ân, risalet ve vicdana veya insaniyete dayalı bir iman.

Bu yaklaşım, bu usul, bu metodoloji son derece orijinal. Ve imanı bizim dem ve damarlarımıza bütün lâtife ve kuvvelerimize sirayet ettiği bir yöntemin adıdır. Böyle bir imanı hiç kimsenin şüpheye düşürmesi mümkün değildir. Böyle bir iman bizim latifelerimize ve kuvvelerimize yansıdığı için yine Risale-i Nur’da geçen tabirle şeytanın böyle bir imana uzanma ve bunu çalma ihtimali yoktur. Böyle bir mümin imanla vefat eder, böyle bir mümin kabre imanla girer. Böyle bir mümin ehli cennet olur. İşte Risale-i Nur bu programın adıdır. Bize bu eğitimi veren külliyatın adıdır. Risale-i Nur tabiri caizse bir iman üniversitesidir, ibadet, ahlâk üniversitesidir” dedi.

PROF. DR. İBRAHİM ÖZDEMİR: İMAN BİR İNTİSAPTIR

İlk konuşmacı olarak söz alan Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Özdemir, konuşmasında “Kâinattaki en yüksek hakikat imandır ve iman bir intisaptır. İmanın bir intisap olduğunun delili Kur’ân’da yüzlerce ayette mevcuttur. Üstad Hazretleri de zaten bunu ifade ediyor: “En yüksek hakikat imandır, imandan sonra namazdır.” Peki, intisap ne demek, bağ ne demek? Ben sizinle iletişim kurarken teknik aksaklık yaşandığında intisap azalıyor, iletişim kuramıyoruz. Öyle de bizim Allah ile olan intisabımıza -fen ve dalaletten gelir, başka bir şeyden gelir- bir zaaf gelirse hâl ve hareketlerimizde birçok şey sakat olmaya başlar” ifadelerini kullandı. 

ALLAH’A ABD OLAN, BAŞKASINA ABD OLMAZ

Türkiye’de özellikle gençlerin Allah ile intisabının zayıfladığını söyleyen Özdemir, madde bağımlılığı, intihar, boşanma gibi sıkıntıların arttığına dikkat çekerek bu cereyanlara karşı tedbir alınması gerektiğini belirtti. Risale-i Nur’dan ve şahsî tecrübelerinden örneklerle intisabın nasıl olması gerektiğini anlatan Özdemir, “Masnuattaki tefekkür-ü imanî ile Allah’ın her yerde hazır ve nazır olduğunu bilmek gerekir. Öyle bir intisap kuracaksın ki Allah’ın huzurunda başka huzurlara bakmayacaksın. Üstad’ın hayatına bakın. Rus kumandanının önündeki tavrına, Türkiye’deki mahkemelerdeki tavrına bakın. Nedir? Allah’a abd olan başkasına abd olmaz. Allah’ın huzurunda olduğunu bildiğinden o vakarını, o şerefini, o izzetini hiçbir zaman bozmuyor. Bu imandan gelen bir izzet, bir vakar” şeklinde konuştu.

İNSAN SORGULAMALI

Prof. Dr. Ömer Önbaş,  “ İnsan yaratılışı gereği ebediyeti isteyen, yokluğu kabul etmeyen onun için ‘Ben kimim?, Nereden geliyorum?, Nereye gidiyorum?’ soruları olandır. Risale-i nur’un mesleği hz. ibrahim’in Mesleği, sorgulama mesleğidir” dedi.

Daha sonra söz alan Prof. Dr. Ömer Önbaş ise konuşmasında “Mesele inanç süsü verilen bir akım meselesi. Lâkaytlık, deve kuşu meselesi. Ama insan bu değildir, insan sorgulayandır. İnsan yaratılışı gereği ebediyeti isteyen, yokluğu kabul etmeyendir.  “Ben kimim?, Nereden geliyorum?, Nereye gidiyorum? soruları olandır” dedi. İşârâtü’l-İ’caz’dan alıntı yapan Önbaş, “Evet, benî-âdem, büyük bir kervan ve azîm bir kafile gibi mâzinin derelerinden gelip, vücut ve hayat sahrasında misafir olup, istikbalin yüksek dağlarına ve müzeyyen bağlarına müteveccihen kafile kafile müteselsilen yürümekte iken, kâinatın nazar-ı dikkatini celbetti: Şu garib ve acip mahluklar kimlerdir? Nereden geliyorlar? Nereye gidiyorlar?’ Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm, nev’-i beşere vekâleten karşısına çıkarak, şöyle cevabta bulundu: “Ey hikmet! Bu gördüğün insanlar, Sultan-ı Ezelî’nin kudretiyle yokluk karanlıklarından ziyadar varlık âlemine çıkarılan mahluklardır. Sultan-ı Ezelî, bütün mevcudatı içinde biz insanları seçmiş ve emanet-i kübrâyı bize vermiştir. Biz haşir yoluyla saadet-i ebediyeye müteveccihen hareket etmekteyiz. Dünyadaki işimiz de o saadet-i ebediye yollarını temin etmekle, re’sül malımız olan istidatlarımızı nemalandırmaktır” ifadelerini kullandı.

RİSALE-İ NUR’UN ANA MESLEĞİ TEFEKKÜR

Önbaş şöyle devam etti: “Metadoloji önce gözümüz önündekileri kaçırmamak. Kâinatın başka yerlerinden deliller getirmek değil. Gözümüz önünde cereyan edenlere sahip çıkmak. Risale-i Nur’un ana mesleği tefekkür, Hz. İbrahim’in mesleği, sorgulama mesleği. Biz günlerimizi bir işle, meslekle geçiriyoruz ve yaptığımız her iş her meslek, bir isme dayanıyor. Mevzumuz bizim mesleğimiz nasıl Rabbimizin varlık ve birliğine delalet ediyor onu anlamak. Hayatımızda yaptığımız günlük rutin işlerimiz birer esmanın tecellîsi. Birer tevhid delili. Bunun ismi medresetüzzehra. Binası yok ama her gün, her an, materyalist düşüncenin Yaratıcıyı kasdî olarak dışlayan anlayışı, tevhidi esas alan mantıkî delillerle marifetullah diline çevirmek meselesi.”

***

SİYASÎLERDEN GELEN TEBRİK MESAJLARI

Programın devamında kongreye davet edilen fakat katılamayan siyasîlerin, tebrik mesajları okundu.

Demokrat Parti Genel Başkanı GÜLTEKİN UYSAL: 18. Risale-i Nur Kongresine nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Önceden programlanmış bir toplantımdan dolayı katılamıyorum. Kongrenize başarılar diliyor, katılımcıları tebrik ediyorum. 

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı FATİH ERBAKAN: 18. Risale-i Nur Kongresine başarı dileklerimi sunuyor, katılımcıları sevgi ve saygı ile selâmlıyorum. 

Saadet Partisi Genel Başkanı MAHMUT ARIKAN: Düzenleyeceğiniz 18. Risale-i Nur Kongresine nazik davetiniz için teşekkürlerimi iletiyor, programınızın hayırlara vesile olmasını temennî ediyorum. 

Saadet Partisi İstanbul Milletvekili BİROL AYDIN: Nazik davetiniz için içtenlikle teşekkür ederim. Yeni Asya grubunun düzenlemiş olduğu bu etkinliği kutluyorum. Sizlere ve kıymetli misafirlere selam, saygı ve muhabbetlerimi sunarım.”

Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili ALİ YÜKSEL de kongreye bizzat katıldı.


Fuaye alanında açılan, Yeni Asya hanım okurlarının organize ettiği gıda kermesi misafirlerin ilgisine mazhar oldu.

***

HABER: Nurseza PARLAKOĞLU - Lütfiye KEF
Fotoğraflar: ERHAN AKKAYA -Yeni Asya

Okunma Sayısı: 953
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı