Mü’min; insana şefkat eder, zulmetmez! Zira, Bediüzzaman’ın tesbitiyle, “İnsaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin bir esasıdır. Hangi fert olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir; ona karşı şefkate mükelleftir.”1
Şu destansı uygulama da onun: “Şefkaten ve İslâmiyet’ten gelen sırr-ı adalet ile burjuva denilen tabaka-i havassın istibdat ve tahakkümlerine karşı eskiden beri muhalefetle çalışan-lardanım. Onun için bütün kuvvetimle adalet-i tamme lehinde, zulüm ve tagallübün [zorbalık] ve tahakküm [zorla hükmetme] ve istibdadın aleyhindeyim.”2
Malum, tabaka-i avam, halk tabakası; tabaka-i havass okuyan, zenginler, seçkinler, yöneticiler tabakasıdır. Tagallüb; baskı ve zulüm yapmaktır. Tahakküm, zorla hükmetme, baskı altında tutma demektir. Üstad Bediüzzaman (ra), hayatı boyunca, hayatı pahasına istibdatla mücadele etmiş, hürriyet va adâlet dersini vermiştir. İstibdadın ve zulmün zirve yaptığı bu dönemde dindarlar ve Nur camiası sus-pus kalamaz! Öyle ise, masumları hapse atan, faiz ve enflasyonu arttırarak topluma zulmedenlere; kimilerini fuhuşa düşüren zâlimlere nasıl ses çıkarmazsınız?
Ki, ekonomistler “Yüksek enflasyon, ülke batıyor demektir!” diyor. Bazıları, 1950 ön-cesinde de darbe dönemlerinde de ülke maddî-mânevî yağmalanıp batırıldığı halde, “Ne batması, ahan ülke burada!” diyordu. Keza, “İstibdat ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım.”3 Ve yine, “Riyaset-i şahsiyenin [şahsa dayalı yönetim sisteminin] katiyyen aleyhindeyim.”4 demiyor mu? Yasama/kanun çıkarma, yürütme/icra ve yargı (kontrol, denetim) tek kişinin elinde olan Türk tipi ucûbe “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” nasıl desteklenir? “Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder.”5 dediğini okumadınız mı?
Ey zalimleri “iltizamen, iltihaken ve fiilen taraftar” olup alkışlayanlar! Meâli, “Sakın zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size ateş dokunur.”6 âyetinden korkmuyor musunuz? Ve, ey müminler ve havâss Nurcular! “Kadîr-i Zülcelâl, her bir unsura çok vazifeler vermiş ve herbir vazifede çok neticeler verdiriyor.”7 cümlesini duymadınız mı?
Kuraklık, deprem, sel, düşük yoğunluklu savaş olan terör, yüksek enflasyon, toplumsal kutuplaşma gibi belâ ve musibetler uyandır-maya kâfi ve vâfi değil mi, daha neyi bekliyoruz?
Dipnotlar:
1-Mektubat, Enst./inter., s. 389.; 2-Lem’alar, s. 174.; 3-Divan-ı Harb-i Örfî, s. 40.; 4-ESDE, s. 110.; 5-Münazarat, s. 74.; 6-Hud Suresi: 113.; 7-Sözler, s. 159.