1928’de Bursa İnegöl’de doğan Fırıncı Ağabey ile çok hatıralarımız var. İzmir’e geldiğinde, Çamlaraltı Kolejinde yatılı olarak kalan Bekir Berk ağabeyin çocukları ile ilgilenir ve bize emanet ederdi.
Üstad ile görüşmesinden sonra Risale-i Nur hizmetinde önemli yeri olan ağabey, çok ileri görüşlü biriydi. Yüksek mevkileri işgal eden çok kimseler için, “Dış güçler bunları hazırlıyor.” derdi. Bir gün Kütahya bölge toplantısı dönüşünde daha hiçbir yazı yazmayan fakat Yeni Asya Gazetesi için hazırlanan M. Kaplan için “Dikkat edin, sonra problem çıkabilir.” diyordu. Üstad kendisine para verip şeker ve tereyağı alması için göndermiş. Muhsin Alev’e “Siz dururken neden benden istedi?” diye sorduğu zaman, “Seni hizmetine kabul ettiğinin delilidir.” diyerek cevap verir.
Üstad öğretmenlere vazifelerinin çok mühim olduğunu, “Öğretmenlerin yeri ya kulenin başı ya kulenin dibidir, Risale-i Nur’u çok okumak lâzımdır.” cümlesiyle ifade ederdi, “Bak kendime telif ettiğim bu kitabı en az kırk defa okudum.” demişti.
Biz İzmir’de bir arkadaşın dükkanında dinleme cihazıyla kalbi dinlerken “Allah, Allah” diye kalp atışlarını öyle ifade ederdik. Ahmet Feyzi Ağabey, “Benim kalbim hizmet, hizmet…” diye atıyor demişti. İşte bu ağabey de her işini hizmet olarak yapardı. Mehmet Büker Ağabeyle gittiği Amerika’da “Nur Dergisi”ni bütün dünya liderlerine göndererek büyük hizmetlere vesile olmuştur. 1980 Anayasa oylaması sonucu İzmir’e geldiğinde, eskiden havalimanı Çiğli’de idi, kendisini havalimanından uğurlarken “Kim ne derse desin, siz üç Mehmetler olarak (Mehmet Emin Birinci, Mehmet Kutlular ve sen Mehmet Fırıncı) yayın hizmetine devam edersiniz. Çünkü cemaat böyle istiyor.” demiştim. Fırıncı Ağabey için yazılacak çok şey var. Biz kısa kesip Allah’tan rahmet dileyelim.