Evet, hâkim ve mahkeme tarafgirlik şaibesinden müberra ve gayet bîtarafâne bakması birinci şart-ı adalet olduğuna dair binler vukuat-ı tarihiyeden, Hazret-i Ali Radiyallahü Anhın hilâfeti zamanında bir Yahudi ile mahkemede beraber oturmaları ve çok padişahların âdi adamlar ile mahkeme-i adalette görülmesi gibi çok hâdisât-ı tarihiye var...
Tarihçe-i Hayat, s. 244
***
Adliyede; adalet hakikati ve müracaat eden herkesin hukukunu bilâtefrik muhafazaya, sırf hak namına çalışmak vazifesi hükmettiğine binaendir ki; İmam-ı Ali (ra), hilâfeti zamanında bir Yahudi ile beraber mahkemede oturup, muhakeme olmuşlar. Hem bir adliye reisi, bir memuru kanunca bir hırsızın elini kestiği vakit, o memurun o zalim hırsıza hiddet ettiğini gördü. O dakikada o memuru azletti. Hem çok teessüf ederek dedi: “Şimdiye kadar adalet namına böyle hissiyatını karıştıranlar pek çok zulmetmişler.” Evet, hükm-ü kanunu icra etmekte, o mahkûma acımasa da, hiddet edemez; etse zalim olur. Hatta, kısas cezası da olsa, hiddetle katletse, bir nevi katil olur” diye o hâkim-i âdil demiş. İşte madem mahkemede böyle hâlis ve garazsız bir hakikat hükmediyor...
Tarihçe-i Hayat, s. 577
***
Hazret-i Ömer, hilâfeti zamanında, âdi bir Hıristiyan ile mahkemede birlikte muhakeme olundular. Halbuki o Hıristiyan, İslâm hükûmetinin mukaddes rejimlerine, dinlerine, kanunlara muhalif iken, mahkemede onun o hali nazara alınmaması açıkça gösterir ki; adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmaz, hiçbir tarafgirliğe kaymaz. Bu, din ve vicdan hürriyetinin bir ana umdesidir ki, komünist olmayan Şarkta, Garbda, bütün dünya adalet müesseselerinde câri ve hâkimdir.
Tarihçe-i Hayat, s. 668
***
Saadet-i beşeriye, dünyada adalet ile olabilir. Adalet ise doğrudan doğruya Kur’ân’ın gösterdiği yol ile olabilir. [...] Eğer beşer çabuk aklını başına alıp adalet-i İlâhiye namına ve hakaik-ı İslâmiye dairesinde mahkemeler açmazsa, maddî ve manevî kıyametler başlarına kopacak; anarşilere, Ye’cüc ve Me’cüclere teslim-i silâh edecekler, diye kalbe ihtar edildi.
Eski Said Dönemi Eserleri, s. 266
***
Son sözüm: Cenab-ı Hak, hâkimleri adalet-i hakikiyeye muvaffak etsin, âmin.
Tarihçe-i Hayat, s. 584
LÛGATÇE:
bilâtefrik: ayrım yapmaksızın.
bîtarafane: tarafsız bir şekilde.
hâdisât-ı tarihiye: tarihî hadiseler.
hakaik-i İslâmiye: İslâmî hakikatler, gerçekler.
hissiyat: hisler, duygular.
müberra: temiz, kusurdan uzak ve arınmış.
saadet-i beşeriye: insanlığın mutluluğu.
şaibe: leke, kir, kusur, hata.
şart-ı adalet: adalet şartı.
tarafgirlik: taraf tutmak.
vukuat-ı tarihiye: tarihî vakıalar, hadiseler.
Ye’cüc ve Me’cüc: Kur’ân’da bahsi geçen, ortalığı fitne, fesat ve anarşiye boğacakları bildirilen bir kavmin ismi.