Seni ve kardeşin kahraman Burhan’ı ve senin iki mübarek, masum evladını ve senin hane halkını, Risale-i Nur namına ve umum şakirdler hesabına ruh u canımızla sizi tebrik ediyoruz. Böyle kudsî ve daimî sevap kazandıracak uhrevî bir hizmete muvaffakıyetinizi, Isparta ve bu memleket istikbalde alkışlayacaktır. Size çok hayırlı duaları kazandıracak. İnşaallah, Zülfikar gibi daha çok emsaline muvaffak olursunuz. Bu acib şerâit içinde bu fevkalade muvaffakıyet, hem Zülfikar’ın, hem sadakatinizin bir kerametidir. Çok mübarek olan senin rüyan –ki, emr-i İlâhî ile Kur’ân’ı Hazret-i Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâma vermek Hazret-i Cebrail’in vazifesinin bir cilvesidir– işarettir ki, bu hizmetiniz hem rıza-i İlâhiyeye, hem rıza-i Peygamberîye (asm) muvafıktır. Mu’cizat-ı Kur’âniyeyi, Mu’cizat-ı Ahmediye vasıtasıyla ümmet-i Muhammediyeye (asm) tebliğ etmek manasıyla senin rüyan tabir edilir.
Nasıl bir küçücük cam parçasında güneşin bir timsali, ziyasıyla o elindeki camı tutanla münasebettar olur, bir nevi muhabere eder; öyle de hususi bir tecellî ile, rüyalarda –Selef-i Sâlihînde bu çeşit rüyalar görülmüş– makbuliyet ve rıza alâmetidir. Hazret-i Peygamberin (asm) yanında gördüğün adam da, Nur ve Risale-i Nur Şakirdlerinin şahs-ı mânevîsidir.
* * *
Vazifemiz, ihlâs ile ve sebat ve tesanüdle ve mümkün olduğu kadar ihtiyatla, “sırren tenevveret” irşad-ı Alevîyi fiilen tasdik etmek, ona göre hareket etmektir. Yoksa muarızlara mukabele etmek ve onların hücumundan telâş etmek değil. Muvaffakıyet ve fütuhat-ı Nuriye ve revaç ile intişarı ise, vazife-i İlâhiyedir. Vazifemizi yapıp, vazife-i İlâhiyeye karışmamak gerektir diye, hem bana, hem sizin bedelinize teselli buldum.
* * *
O beş Ahmed’den Safranbolu’da Hasan Feyzi’nin tam yerine geçen tam vârisi Safranbolulu Ahmed Fuad’ın gayet samimi ve fedakârâne mektubunda, benim bedelime, aynen Hasan Feyzi, Hafız Ali gibi, bâkî kalan hayatını bana verip, benden evvel berzaha gitmek için dua ediyor. Halbuki şimdi Nurlara onun hayatı daha ziyade faydalıdır. Bana nisbeten genç, faal bir kardeşim, benden sonra, kardeşlerim gibi vazife-i Nuriyemi yapıyorlar diye kemal-i istirahat-i kalple ecelimi beklerim. Cenab-ı Hak, onun gibi çok fedakârları Nurlara kavuştursun.
Emirdağ Lahikası, s. 247-248
LÛGATÇE:
fütuhat-ı Nuriye: Risale-i Nur ile yapılan iman ve Kur’ân hizmetinin, akıl ve kalpleri fethetmesi.
intişar: yayılma, dağılma, neşrolunma.
irşad-ı Alevî: Hz. Ali’nin (ra) manen irşad etmesi.
revaç: rağbet, kıymet, değer.
Selef-i Sâlihîn: Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ilk rehberleri; Ashab ile Tabiînin ileri gelenleri ve Tebe-i Tâbiînden olan Müslümanlar.
sırran tenevveret: gizli ve sır perdesi altında parlama, iman hizmetini yaygınlaştırma.
şerâit: şartlar.
tesanüd: dayanışma.
uhrevî: ahirete dair, ahirete ait.
ziya: ışık.
Zülfikar: Risale-i Nur Külliyatından, içerisinde Haşir (10. Söz), Mu’cizât-ı Kur’âniye (25. Söz), Mu’cizât-ı Ahmediye (19. Mektub) risaleleri ile Hizb-i Nuriye’nin
bulunduğu bir mecmua.