"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Masumlara şefkatle mükellef değil miyiz?

Ali FERŞADOĞLU
19 Kasım 2024, Salı
Bugün insanlık da Müslümanlar da dehşetli duygu sapmaları yaşıyor! Birisi de şefkattir.

Oysa, şefkat olmasaydı hayatta olmazdık; huzur ve mutluluğu bulamaz-dık! Zira, şefkat de fıtratımıza konmuş en esaslı duygu ve hasletlerdendir.

Esma-i Hüsna ve İslâm ilimleri literatüründeki en derûnî, en nezih manaları taşıyan şefkat; Allah’ın (cc) bütün varlıkları kuşatan “Rahîm, Rahman ve Vedud” isimlerinden alıyor. Şefkat, masûm, zayıflar başta olmak üzere tüm var-lıklara gösterilen insanî, vicdanî bir haslettir.

Tüm duygularımızı psiko-sosyal zaviyelerin-den de tahlil eden “Risale-i Nur tefsirinin dört esasından birisi şefkattir ki, ism-i Rahîm’in mazhariyetinden gelmiş.”1 Dolayısıyla herkese ve “Milletine karşı şer’an [dine], aklen, hikmeten [fayda, maslahatça] hiss-i şefkati [şefkat duygusunu]”2 göstermekle mükellefiz.

Hiss-i şefkat yoksa, “Milletine karşı şer’an [dine, İslamiyete göre], aklen, hikmeten [fayda, maslahatça] mükellef olduğu hiss-i şefkat yerine hiss-i tahkir [aşağılama hissi], meyl-i incizab [gönülden sevme] yerine meyl-i nefret, meyelân-ı muhabbet yerine irade-i istihfaf [küçükseme ve hafife alma iradesi], temayül-ü ihtiram [hürmet, saygı] yerine meyelân-ı techil [cahillikle suçlama], arzu-yu merhamet yerine arzu-yu taazzum [büyüklük taslama], seciye-i fedakârî [fedakârca davranma huyu, karakteri[ yerine temayül-ü infiradî [sadece kendisini düşünerek hareket etme eğilimini] ikame edip [yerleştirip], hamiyetsizliğini [millî ve ailevî şeref ve haysiyetini korumak için hiçbir gayret taşımama], asılsızlığını gösterdiğinden, nazar-ı hakikatte [gerçeğin gözüne göre] öyle bir câni ve menfur [nefret edilen] olur”3 Hakikî şefkattaki fedakârlık da ihlâstan kaynaklanır. “İnsaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin [de] bir esasıdır.”4

Faraza masum birisinin evi ateşe verilse, “Niye tedbir almadın, nerede ise sen de yanacaktın!” diye suçlamak mı; yoksa yangını söndürdükten sonra, işin aslını, astarını öğrenmek ve ona göre davranmak mı gerekir? Veya bir kardeşimiz trafik kazası geçirse; yaralansa onu darbeleyip, “Niye trafik kurallarına uymadın, niye yavaş sürmedin?” diye ta’n edip, yani, ayıplamak, kınamak, tenkit etmek mi; yoksa, önce ilk yardım kuralları ile müdahale edip hastaneye kaldırmak mı gerekir?

Şer’ân masumlara şefkat etmekle mükellef iken bize ne oluyor ki!..

Dipnotlar:

1-Emirdağ Lâhikası, s. 40.; 2-Sünuhat, s. 80.; 3-Age., 4-Mektubat, s. 389.

Okunma Sayısı: 267
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı