Ekonomik ve siyasî konuları fazlasıyla tartışıyoruz ama bu arada “sosyal mesele”ler unutulmuş olmuyor mu?
Yapılan yeni bir araştırma “komşuluk” ilişkisinin her geçen gün zayıfladığını ve bitme noktasına geldiğini ortaya koymuş. Araştırma yapılmamış olsa bile “hal ve gidiş”in bu yönde olduğunu herkes ve hepimiz görmüyor muyuz?
İsterseniz ilgili açıklamaya bir göz atalım: Areda Survey araştırma şirketinin Türkiye genelinde 4.277 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 63,3’ü komşuluk ilişkilerinin eskisi gibi güçlü olmadığını ve yüzde 31,2’si komşuluk ilişkilerinin tamamen bittiğini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 48,3’ü komşularının çoğunu bilip tanıdığını ifade ederken komşusuna her konuda güvendiğini belirtenlerin oranında yıllar içinde düşüş yaşandığı gözlemleniyor. Bununla beraber “komşuma pek gidip gelmem” diyenlerin oranı ise artıyor. Komşuluk ilişkileri her şeye rağmen güçlüdür diyenler ise yüzde 5,5 ile yıllar içerisindeki en düşük orana sahip durumda. (Araştırma neticeleri) Yaş gruplarına göre incelendiğinde, komşuluk ilişkilerinin tamamen bittiği yönünde fikir beyan edenler arasında 55 yaş ve üzeri yüzde 36,1 ile ilk sırada yer alıyor. Komşuluk ilişkilerinin eskisi kadar güçlü olmadığı fikri ise yüzde 67,1 ile en çok 18-34 yaş grubunda yankı buluyor.” (Areda Basın Bülteni, 15 Kasım 2024)
Tabii ki komşuluk ilişkilerinin bozulması bir vak’a olmakla birlikte bunun pek çok sebebi vardır. Bu hususta sadece anket değil, daha derin araştırmalara ihtiyaç vardır. Millet olarak en çok övündüğümüz konulardan biri de “iyi komşuluk ilişkilerimiz”di. Hatta bu ilişkiler atasözlerine de konu olmuş ve “Komşu komşunun “kül”üne muhtaçtır” denilmiş. Eskiden ülkemizi ziyarete gelen “yabancılar”da buna dikkat çekmiş ve milletimizi belki de dünyaya örnek göstermiştir.
Aynı zamanda “yabancı ülkeler”e gidip gelenler de oradaki “komşu”ların birbirine yardım etmediğini, hatta aile içinde dahi yardımlaşma olmadığını anlatıp durmuştur. Peki ne oldu da bu kadar övündüğümüz ve örnek gösterildiğimiz konuda da sınıfta kaldık ya da kalıyoruz?
Üstelik komşularla iyi geçinmek, onların dertleriyle dertlenmek inancımızın da bize tavsiye ettiği bir davranış biçimidir. Konu ile ilgili pek çok hadis-i şeriften ikisini hatırlayalım. Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) buyurmuş: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin. Allah katında dostların en iyisi, arkadaşına iyi davranan, komşuların en iyisi de komşusuna en iyi davranandır. Cebrail Aleyhisselâm bana komşuyu o kadar tavsiye etti ki, onu mirasçı yapacak zannettim.” Bir diğeri: “Yanındaki komşusu açken tok yatan kimse, mü’min-i kâmil değildir. Komşusu kötülüklerinden emin olmayan kimse Cennete giremez!”
İşin özünde “hak” meselesi olduğuna göre bu konuyu çok daha fazla konuşmalı ve komşularla ilişkilerimizi düzeltmenin yollarını aramalıyız vesselam.