"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Reformdan kim ne anlıyor?

Faruk ÇAKIR
17 Kasım 2024, Pazar
Yılda bir iki defa hem de değişik konularda ‘reform’ yapıldığı ilân edilen ülkemizde samimi olarak bir ‘reform/iyileşme havası’ hisseden var mı? Reform ya da eskiden olduğu üzere ‘AB uyum paketleri’nin gerekleri yapılabildi mi?

Şu anda yapılması düşünülen ya da gündeme taşınan ‘yeni anayasa’ da bir reform adımı değil mi? Peki, bu kadar reform konuşulduğu halde ‘hak, hukuk ve adalet yolu’nda bir santim iyi yönde ilerleme, gelişme ve değişme oldu mu? İnsaf ehli hukukçular ve diğer uzmanlar hemen her gün “Türkiye’nin yapması gereken ilk iş hukuk ve adalet yolunu açmaktır” benzeri tespitlerde bulunmuyorlar mı?

Tabiî ki bazı adımlar atılıyor, ama bu adımların ‘iyi yönde ve gerekli’ adımlar olduğu tartışılır. Meselenin özünde, ‘yapısal reform’lardan ne anlaşıldığı olsa gerek. 

Prof. Dr. Taner Berksoy, geçmiş tarihli bir mülâkatta kendisine sorulan “Sizce ekonomimizin ne gibi yapısal reformlara ihtiyacı var?” sorusuna şu cevabı vermiş: “Yapısal reformların aslında iki yönü var, bir tarafı genel geçer bir söylem, kim sıkışsa yapısal reform diyor. Ama eğer yapınızda, büyüme temponuzu, iktisadi işleyişinizi engelleyen unsurlar varsa bunları temizlemeden büyüyemiyorsunuz diye düşünün. Türkiye’de ciddi yapısal sorunlar var. İşgücü, ürün piyasalarını yeniden düzenlemek gerekiyor, buna paralel, buralardan türeyecek yapı ile ilgili birçok önlemler var, bunları yaptığınız takdirde verim artar, üretkenliğiniz artar. Şu anda yapısal sıkıntı üretkenliği etkiliyor, büyümeye yansıyor, olabileceğinden daha düşük hızla büyüyorsunuz, dolayısıyla yapısal reform açısından bakarsanız bu, şart haline gelmiş durumda. Önümüzdeki dönemde gelir dağılımını düzeltecek politikalara ağırlık vererek gitmemiz gerekir. Bir şey daha var, bu dönemin önemli tartışması, biz orta gelir tuzağı dediğimiz bir sınıra gelip takılmış gibi görünüyoruz. Bir miktar millî gelir hesaplanmasında Avrupa yöntemini kabul ettik, onun da bir etkisi oldu, ama yine de 6-7 sene yüksek hızla büyüdüğümüz için kişi başına düşen 2-3 bin dolar seviyesinden on bin dolar civarına geldik. Dünyadaki uygulamaya bakarsanız bunu yapan çok ülke var, sıçrıyor, 10 bin dolar civarında gelir duruyor. Niye dediğiniz zaman bu yapısallar çıkıyor önünüze... Bu tuzağı aşacaksak bu yapısal zorlukları aşmamız, bir hamle daha yapmamız lâzım. Şu andaki tasarruf düzeyi bizim büyümemizi borçlanma veya dışardan kaynak girişine bağımlı hale getiriyor o yüzden hamle yapamayız. Bunun için örneğin tasarruf alanında bir şeyler yapmamız lâzım. (...) Önümüzdeki dönemde gelir dağılımını düzeltecek politikalara ağırlık vermek, bir dizi düzenleme ile tasarrufu daha cazip hale getirmek gerekiyor.” (Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği [odmd.org.tr])

Bu sohbetin üzerinden epey bir müddet geçtiği halde, benzer meseleleri konuştuğumuza göre ‘reform vaadleri’ kâğıt üstünde kalmış ve gerekli adımlar atılmamış demektir. Keşke atılsa, ama bu adımların yakın zamanda atılacağını pek de tahmin etmiyoruz. Yazık oluyor ülkemize ve insanımıza...

Okunma Sayısı: 208
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı