Gençlerin geçmiş yıllara nispetle daha fazla ‘yurt dışı’nda okumak, çalışmak ve yaşamak istediği hem yapılan araştırmalarla, hem de fiilî durumla ortaya konulmuş vaziyette.
Uzmanların ve eğitimcilerin de ifadesiyle eskiden üniversiteden mezun olduktan sonra yurt dışında yüksek lisans ve doktora yapmak isteyen öğrenciler, artık liseden mezun olduktan sonra ‘yabancı ülke’leri tercih etmeye başlamış.
Tabiî ki her yabancı ülkeyi tercih eden de yurt dışına çıkamıyor. Maddî imkânı müsait olan ve yabancı dilde eğitim veren okullardan mezun olanlar daha kolay ve engellere takılmadan başka ülkelere ve elbette daha çok Avrupa ve Amerika’yı tercih ediyor.
Ortada böyle bir gerçek varken, Türkiye’yi idare edenlere bu meseleyi ‘mesele’ olarak görmeyip, özetle “Giden gitsin, kalan sağlar bizimdir” anlayışıyla hareket etmeleri hissiyata hoş görünse de kökten yanlış bir tavırdır. Acaba ülkemiz gibi ‘güzel bir ülke’ yerine başka ülkelerde okumak isteyen gençleri bu yola sevk eden sebepler nelerdir? Gençlerin bu hale gelmesinde Türkiye’yi idare edenlerin hiç kabahati ve sorumluluğu yok mudur?
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “32. İnsan Odağında Yönetim Kongresi”nde yaptığı konuşmada “gençlerin başka ülkelere göç etmesi”ni gündeme taşımış. Turan, “Türkiye dünyada 10 ekonomi arasına girecekse, yetenekli gençleri kaybetmemeli, yeni yetenekleri ülkemize kazandırmalıyız. Bu yetenekleri ülkemizde tutmak için her alanda uygun iklimi sağlamamız gerek” şeklinde konuşmuş.
TÜSİAD Başkanı Turan’ın değerlendirmesinin bir bölümü de şöyle: “Bugün üniversiteden mezun olan gençlerimizin yüzde 2’si yurt dışına gidiyor. Bu çok yüksek bir oran. (...) Şu anda en zorlu görevin insan kaynakları profesyonellerine düştüğünü düşünüyorum. Çünkü son yıllarda iş insanlarının zorlandıkları başlıca iki alan finansa erişim ve insan kaynakları. Bugün her liderin, insan kaynakları lideri özelliği de taşıması gerektiği görüşündeyim. Hiç şüphe yok ki bugünden başlayarak gelecekte de insan kaynakları CEO’ların ana gündem maddelerinden biri olacak. Çünkü nitelikli insan kaynağı olduğu zaman finansmana da rahat erişirsiniz, stratejinizi de oluşturursunuz.” (AA, 6 Kasım 2024)
İşin ehli “yüzde 2 yurt dışı yüksek rakam’ diyorsa öyledir. Sadece gidenleri kınamakla her halde bir noktaya varamayız. Çare, başta gençlerin ve profesyonellerin burada kalmasını temin edebilmektir. Hatta mümkün olsa cazibe merkezi haline gelmeliyiz ve başka ülkelerden ‘ehil kişiler’ ülkemizde çalışmayı tercih edebilmeli. Böyle bir durumda çok uzak olduğumuzu ifade etmeye gerek var mı?
“Büyük, zengin ve huzurlu” bir ülke olmak istiyorsak ‘hak, hukuk ve adalet paketleri’nin hayata geçirmek durumundayız. Aksi halde ‘tersine beyin göçü’ hedefine ulaşmak mümkün olmaz.