5. Risale-i Nur’daki uzun cümlelerin mütalâası
Doğrudur, Nur Külliyatı’nda uzun cümleler vardır ve bunun izahını Risale-i Nur’un müellifinin ifadesinde aramak doğru olanıdır. İşte, Eski Said Dönemi Eserleri’nden olan Makâlat isimli eserinin “İfade-i Meram” başlıklı makalesinde şöyle der:
“Uzun cümlelerle söylemişim”
“Hem de uzun cümlelerle söylemişim; tâ ki hakikatin sureti parçalanmasın ve hakikatin etrafında daire çekmekle mahsur bırakmaktır. Eğer tutmadım, elinize vermedim; siz dikkatli tutunuz.”1
Uzun cümleler söylediğini, hakikatin parçalanmaması için o hakikatin etrafına daire çizerek koruma ve tutmaya aldığını ve fakat o hakikati muhataba teslim edememe durumunda dikkatli olmaya davet eder.
Hakikat parçalanmasın diye
“Niçin uzun cümlelerle söylemiş? Hakikatin bütününü muhafaza etmek için. Hem de o hakikatin sureti parçalanmasın diye “cümleciklerle etrafını sarmış. Dikkat çekmek ister! Bu kadar gayret ve hamiyetin ardından buna rağmen o hakikati tutamamak, devredememek ihtimaline dayanarak işi sağlama alırcasına okuyucusunun dikkat ve gayretini tahrik eder.
Bir bütün, parçalara bölündüğünde bütündeki manayı muhafaza edemez. O hâlde, Risale-i Nur’daki uzun cümlelere bir de bu nazarla bakmak gerekir. Anlatılan mevzu büyük ve derin. Kısa cümleyi aşan enginlikte. Dağ silsilesi, bir tepecikten ibaret değil ki, onun tasviri ile iş bitsin.
Mesela İkinci Şua’da çok da uzun ya da çok da kısa olmayan şu paragrafı evvela okuyalım sonra konumuz istikametinde mütalâa edelim:
“Evet, her bir çiçek, her bir meyve, her bir yaprak, her bir nebat, her bir hayvan öyle birer mühr-ü ehadiyet, birer hâtem-i samediyettir ki, her bir ağacı birer mektub-u Rabbanî ve her bir taife-i mahlûkatı birer kitab-ı Rahmanî ve her bir bahçeyi birer ferman-ı Sübhanî suretine çevirerek, o ağaç mektubuna, çiçekleri adedince mühürler ve meyveleri sayısınca imzalar ve yaprakları miktarınca turralar basılmış. Ve o nev’ ve taife kitabına dahi, onun kâtibini göstermek, bildirmek için ferdleri adedince hâtemler basılmış. Ve o bahçe fermanına, onun sultanını tanıttırmak, tarif etmek için o bağ içinde bulunan nebat, ağaç, hayvan sayısınca sikkeler basılmış; hattâ her bir ağacın mebdeinde ve müntehasında ve üstünde ve içinde ‘Hüvelevvelü, velahiru, vezzahiru, velbatinu’2 isimlerinin işaret ettikleri dört sikke-i tevhid var.”3
Çalışmamızın ve bu bölümümüzün konusu olan Risale-i Nur’daki uzun cümleler meselesinde dikkati çeken hususlardan birisi olan hakikatin parçalanmadan bir bütün olarak takdimine yapılan gayrete işte bu örnek metinle işaret ederiz.
Bu metinde, az uzun olarak kurulan cümleciklerle konu bütünlüğü dağılmadan ustaca hem fikir verilerek tefekkür yaptırılıyor hem de meram anlaşılıyor. Cümlecikler içerisine yerleştirilen misaller, hayatın içinden şeylerin sıralanması, konunun izahını uzatıyor gibi gözükse de okuyucuyu meraklandırıp, isteklendirip ve en güzeli, günlük hayatının objelerini görmesiyle sevdirip okutturuyor, okuttururken de bilgilendirmeyi yapmış oluyor.
Unutulmamalıdır ki komplike olan konuların izahı uzun olmaktan kurtulamazlar. Burada maharet; o uzunlukta meselenin sıkmadan, usandırmadan anlatılmasıdır.
Nur Risaleleri’nde işlenen bir ağır meselenin izahı yapılırken birden fazla misaller verilir. Konu bütün lüzumlu teferruatıyla anlatılır. Dile getirilen hakikat, muhtaç olana ulaştırılması sağlanır. Buna rağmen yanlış anlamalara, irtibat kopukluklarına meydan verilmemesi için de dikkatli olmaya, sahip çıkılmaya davet edilir.
Harekete ait cümleler kısa olurken, tahlil, tefekkür ve incelemeye dair kelimeler elbette uzun olacaktır. Bazen bu durumun tersi de olabilir.
Dipnotlar:
1- Said Nursî, Eski Said Dönemi Eserleri, s. 43. 2- O Evveldir, Âhirdir, Zâhir’dir, Bâtın’dır. Hadid Suresi: 3. 3- Said Nursî, Şualar, s. 45.