Ukrayna'nın anlaşma yapmak için, Rusya ile masaya oturması noktasında hazırlıklar yapıldığını söyledi. Kremlin sözcüsünün, "ABD ile eşit şartlarda diyaloğa hazırız" şeklindeki açıklamasından, ABD tarafı da memnun gözüküyor.

Trump, İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen forumda, yapacaklarını anlatmaya öncelik verdi. Enflasyonu düşürmek, düzensiz göçü engellemek, bürokrasiyi azaltmak, fosil yakıt üretimini artırmak, ABD’de yatırım yapacak firmalara vergi indirimi sağlamak başlıca söylemleri idi. ABD’nin yeniden bir üretim üssü haline gelmesi için verecekleri teşviklerden söz etti.

Karşımızda, ekonomiyi ileriye taşıma yönündeki adımlarında, fosil yakıtların kullanılması ile yeniden süper güç haline dönmeyi vaat eden ve bu yüzden Paris İklim Anlaşması'ndan çekilen bir ABD var.

Foruma katılanlara "ABD için yatırım yapın" çağrısında bulunan, "ABD topraklarını üretim üssü haline getirin, düşük vergi ve teşviklerden yararlanın" diyen Trump var. Dünyanın en büyük tüketim ekonomisine sahip olan ABD, ülkesine yatırım gerçekleşmez ise, ek gümrük vergileri ile ciddi bir bariyer oluşturmaya çalışacağının da sinyallerini veriyor.

“Suudi Arabistan ve OPEC’e petrol fiyatını düşürmeleri çağrısının ardından petrolün varil fiyatlarında, endekslerde gerileme görüldü. Trump "tüccar devlet reisi" mantığı ile ABD’yi 4 yıllık dönemde seviye atlatmanın peşinde. Bunu doların gücü ve açık ara korkulu telefon diplomasisi ile yapıyor. ABD’ye milyarlarca dolar yatırım kararı alan ülkeleri yakında sıraya girmiş olarak görebiliriz. Trump, petrol fiyatları düşerse, Rusya-Ukrayna Savaşı da sona erer tezini ortaya atıyor. Suudi Arabistan, 600 milyar dolar yatırım yapacağını şimdiden deklare etti.

Bu gelişmeler yaşanırken, NATO Genel Sekreteri Rutte, Ukrayna'da devam eden savaşta Kiev'in mağlup olması halinde 'İttifak'ın caydırıcılığını yeniden tesis etmenin trilyonlara mal olacağı' uyarısında bulundu; ancak Trump bu uyarıya pek aldırış etmedi. Zaten NATO ile ilgili görüşleri de yakın zamanda ortaya saçılacaktır. AB ülkeleri şimdiden bu konuda çok rahatsızlar.

Kiev'e desteğin azalması, NATO’nun sorgulanması anlamı taşıyacak elbette. Bu yüzden başta Almanya ve Fransa konunun önemini biliyorlar. Bu arada Rusya, elini güçlendirmek için Çin, Kuzey Kore ve İran gibi müttefikleriyle ortak savunma iş birliği anlaşmaları imzalıyor. NATO bu gelişmelerden de rahatsız. Ukrayna'da devam eden savaşı, sadece Avrupa’nın meselesi gibi görmek, Çin, Kuzey Kore, İran ve Rusya gibi ülkeleri içine alan küresel mücadeleyi es geçmek anlamı taşıdığı için, bu mücadeleyi Trump’ın zayıflatmasından çekiniyorlar.

Bir ülkenin başka bir ülkeye işgal etmesi ve sömürgeleştirmesi kabul edilebilir bir şey değil, fakat karşılarında, Kanada ve Grönland’ı almak isteyen Trump’la birlikte, Golan Tepeleri'ne iyice yayılan ve Gazze’den çıkmak istemeyen İsrail var. Rusya’yı işgalci olarak niteleyen NATO, ABD’nin 51. Eyaletimiz Kanada diyen Trump'a ses çıkaramıyor. Bu da ayrı bir ironi oluşturmuş durumda.

GSMH’dan NATO ya aktarılan (%2) paranın yetersiz olduğunu her fırsatta söyleyen Trump’a karşı AB’nin sesi cılız çıkmakta. İttifak ülkelerinin savunma harcamalarını acilen arttırmadıkları takdirde, NATO uzun vadede koruyucu özeliğinin azalacağı ve güvenlik şemsiyesi oluşturma riskinin artacağı endişesi AB’yi rahatsız etmekte. NATO genel sekreteri Rutte'ın, "Trump haklı. Sorun ABD'de değil, sorun, Avrupa'da" diye konuşması bundan.

Başkan Trump, istediği şekilde önce ABD’yi, NATO ‘u, BM’i ve AB’yi yönetecek gibi.