Biz bu çalışmada, Risale-i Nur’daki uzun cümleler meselesini mütalâa etmeye çalıştık. Risale-i Nur’un Türkçesi meselesi ise tamamen ayrı bir çalışma konusudur; onu, bununla karıştırmamak gerekir.
Nur Talebelerinde uzun cümle kullanımı
Uzun cümle kurmak, görüldüğü kadarıyla Risale-i Nur’u okuyanlarda da varlığını gösterir. Avamından ehl-i ilmine varıncaya kadar görülen bu vasıf, okunan kaynaktan olsa gerek.
Milaslı Halil İbrahim Çöllüoğlu (1897-1956), işte bunlardan biridir. Milas’ta babadan kalma otelin işletmecisi olan, sadece Risale-i Nur’a gönül veren, sadık ama duygulu bir talebedir.
Külliyatta ismi sık geçen Milaslı Halil İbrahim’in nesir ve manzum yazılarında uzun cümleli, uzun soluklu sağlam ve anlam dolu ifadeleri vardır. Burada onun yazılarından iki örnek vereceğiz.
“O celâlli sehabdan öyle bir baran-ı feyz-i rahmet takattur eder ki, sümbüllenmeye müstaid tohumlar, çekirdekler, habbeler o sıkıcı ve dar âlemde gerçi muztarip olurlar, o sıkılmaktan üzerlerindeki kışırları çatlar ve yırtarlar; o anda bulutlar da ufuklara çekilip nöbetçi vaziyetinde beklemesi bir imtihan-ı Rabbanî ve bir inkişaf-ı feyezanî ve bir rahmet-i nuranîdir ki, evvelceki bir habbe, bir çekirdek yeniden taze bir hayata iştiyakla ve neşe-i inkişafla meyvedar koca bir ağaç suretini alır ve “Allah, onların günahlarını silip, yerlerine iyilikler verir”1 sırrına mazhar olurlar.”2
Risale-i Nur
Mazhar-ı esma u sıfat-ı Bediüzzaman’dır bu,
Mev’ud-ü Risaletten bizlere fazl-ı ihsandır bu,
Kenz-i mahfîde muhit-i mekteb-i irfandır bu,
Hava-i zulmette işrak eden şems-i tâbândır bu.
Mişkât-ı misbahtan menşur-u hakikat-ı Kur’ân’dır bu,
Mevsim-i âsârda yekta bir gülistandır bu,
İrşad-ı feth-i keşifte serencam-ı hidayettir bu,
Sefine-i necatta sırr-ı menzile vüsule kaptandır bu.
Leyle-i zulmet-i cehilde nur-u çırağ-ı Yezdan’dır bu,
Gamgîn gönüllerde bahçet-i ferah feza-yı şâdümandır bu,
Şems-i Kur’ân’dan akseden nur-u irfandır bu,
Sultanü’l-eser ve zübdetü’l-maânî-i tefsir-i Furkan’dır bu.
Şeref-i Ehl-i Beyt ve teşci-i Gavs-ı Âzam’dır bu,
Etba-i Ehl-i Sünnet ve iklim-i marifette sultandır bu,
Maden-i marifet ve ibraz-ı şefkatte ümmü’l-enamdır bu,
Cism-i velâyette evliyaya ruh-u feza-yı candır bu.
Kevkeb-i muhakkikînde mü’minlere atâ-yı Sübhandır bu,
Vahdet-i mevcud ve râhının semasında Kehkeşan’dır bu,
İlm ü marifet bahrinde dürr-i yektâ-yı mercandır bu,
İlm ü hakikatte şuledar mâh-i tâb-ı âhir zamandır bu.
Müstağrak-ı envar-ı safada gelen bahardandır bu.
Teslîm-i rıza ve nezahet-i istiğnada aynı iz’andır bu.
Risale-i Nur Talebelerine hakikat-i kıble-i imandır bu.
Halil İbrahim (rh.)3
Dipnotlar:
1- “Allah, onların günahlarını silip, yerlerine iyilikler verir.” (Furkan Suresi: 70.)
2- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası (2016), s. 129 (59. Mektup)
3- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası (2016), s. 130 (60. Mektup)