Deccal, deccalizm! Zira, günümüz eğitim, sosyal, siyasî hayatı Deccalizm/Süfyanizm ve onun kolları “ifsat, zındıka, dinsiz, ahlaksızlık komiteleri, materyalizm, kapitalizm ve Kemalizm” dizayn etmiş, kurgulamıştır.
Peki, Deccalizm, Deccal, Süfyanizm nedir? Feminizm, Darwinizm, materyalizm, Marksizm, Freudizm, komünizm, sekülarizm, laikizm, ateizm gibi sapkın tüm felsefik akımların birleşmesinden hasıl olan, tüm dinlere ve manevî değerlere savaş açan ahirzamanın en dehşetli cereyanıdır.
Dehşeti, “dinsizlik ve maneviyatsızlığı” güya beşeri akla, bilme, aslında “yalana, iftiraya, baskıya, zulme, cehalete, ihtilafa, bölücülüğe, sömürüye, her türlü menfî kuvvet ve şiddete” dayandırmasından kaynaklanır. Dehşeti, Hz. Adem’den (as) kıyamete kadar gelen bütün kavimlerin helâkine sebep olan menfî hareket ve ahlâkdışı sapıtmışlık ve sapkınlıkları bünyesinde toplamasıdır. 70 seneyi aşkındır-şimdi resmen Çin-Demirperde ve uyduları dahil, görmediği işkence, çekmediği azap kalmadı. Hadis-i şeriflerde meâlen şöyle buyurulur:
“Hz. Adem’in (as) yaratılışından itibaren Kıyamete kadar geçen süre içerisinde Deccal’den daha büyük bir hadise, daha büyük bir fitne yoktur.”1 “Deccal’in şerri şeytandan daha etkilidir.”2 “Çok karanlıklı ve şiddetli bir kısım fitneler gelir. Derken fitneler birbirlerini takip eder. O kadar ki bu Ehl-i Beytimden Mehdî denilen bir zât çıkıncıya kadar devam eder. Sen ona ulaştığında tâbi ol ki hidayette olanlardan olasın.”3 buyurmuşlardı.
Deccalizmi, Süfyanizmi Risale-i Nur, özellikle Beşinci Şua bitirecektir! Bediüzzaman, hadislerin ihbar ettiği ahirzamanın dehşetli şahısları olan Deccal ve Süfyan’ın, âlem-i İslâm ve insaniyette zuhur ettiğini görür, “O zamana yetiştiğinizde, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak mânevî kılıç hükmünde i’câz-ı Kur’ân’ın nurlarıyla mukabele edilebilir” emrine ittiba eder.
“Ben bir mânevî âlemde İslâm deccalını gördüm.”4 Bütün mekteplerde ve dairelerde ve halkta, o ölmüş dehşetli adamın muhabbeti telkin ediliyor. Onun mahiyeti ne olduğunu anlatmak, öyle bir hadisedir ki, bizler gibi binler adam hapse girse, hattâ idam olsalar, din-i İslâm cihetiyle yine ucuz.”5 der.
Müjdeler olsun ki, ülkemizde de “Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır”6 dendiği devredeyiz; kurtuluş yakındır!
Dipnotlar:
1-Müslim, Fiten: 126.; 2-Ramûzü’l-Ehadis, s. 518.; 3-Süyûtî, el-Havî, 2:67-68; el-Burhan, v. 87a.; 4-Şualar, s. 514.; 6-Age., s. 506.