"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İdeolojik sığlıklar ve çığlıklar

Ahmet Said Aydil
03 Aralık 2024, Salı
Belçika laik veya seküler bir ülke değil.

Belçika Anayasası bu konuda bir tercihe yer vermediği gibi Belçika’da kamu makamları ile dinler arasındaki ayrım da mutlak değil. Örneğin mezhepler ve mezhebî olmayan felsefî topluluklar tanınma başvurusunda bulunabilmekte ve başarılı olmaları hâlinde Anayasa’nın 181. Maddesi uyarınca Devlet tarafından çalışanlarının maaşları ve emekli maaşları karşılanabilmekte.

Bu tavır eğitim alanında da görülüyor. Dinî topluluklar, kendilerinin finanse ettiği okullar açabiliyorlar. Katoliklerin eğitim kurumları olabildiği gibi (%65 civarı), İslâmî mezhepler de okullar açabilmekte.

Bunun yanı sıra devlet okulları da mevcut (%25 civarı). Ancak bu okullar da “laik veya seküler” değil.

Burada “seküler/laik” ve “tarafsız” devlet ayrımı ortaya çıkıyor. Belçika kendini tarafsız olarak tanımlıyor ve diyor ki “Topluluklar/Eyaletler tarafsız bir öğretim düzenler. Tarafsızlık, ebeveynlerin ve öğrencilerin felsefi, ideolojik veya dini görüşlerine saygı gösterilmesi anlamına gelir. (Belçika Anayasası 24. madde).”

Uygulamaya bakılacak olursa özellikle bazı eyaletlerde azınlık öğrenciler ve ailelerinin ayrımcılığa uğradığı görülmekte ve bu meseleler zaman zaman kamuoyunda tartışmalara yol açıyor. Ama yazımızın konusu bu değil.

Türkiye laik bir devlet. Laiklik ve daha geniş kapsamda “laik/seküler milliyetçilik” Türkiye’nin kuruluşundan bu yana resmî ideolojisi.

Kendimizi şöyle ifade edelim:

Kemalizm veya Atatürk ilkeleri sadece laiklik ve milliyetçilikten ibaret değil, ama bunlar diğer dört ilkeyle aynı etkiye sahip değil. Daha güçlüler.

Bunlardan inkılâpçılık etkisiz bir ilke çünkü inkılaplar yapılmıştır. Hatta aksine üzerine inkılâp yapmanın önü kapalıdır.

Cumhuriyetçilik bir yönetim biçimini tanımlayan bir kavramdır ve Türkiye’nin rejimini tarif etmesine rağmen, bir devlet ideolojisi olarak özgün bir içeriğe sahip değildir.

Halkçılık ve devletçilik ise, uygulamada belirsiz ve tartışmalı kavramlardır. Halkçılık, sınıfsız bir toplum ideali olarak öne çıkmışsa da, günümüz Türkiyesinde bu ilkenin ne ölçüde etkin olduğu sorgulanabilir.

Devletçilik ilkesinin etkileri toplumumuzda son derece belirgin olsa dahi bunun resmî bir ideoloji olduğunu söylemek pek de mümkün olmaz. Devletçilik Osmanlının son döneminde artmış ve Cumhuriyet döneminde zirveyi görmüş olan “zayıf sivil toplum, güçlü devlet” anlayışını temsil etmektedir. Laik milliyetçilik doğrultusunda tepeden inme toplum dizaynında önemli bir “aparat” olmuştur. Ancak onun da, laikliğin ve milliyetçiliğin özüne bir etkisi yoktur ve başka ideolojilerle de çok rahat uyabilecektir.

Dönelim yazımızın konusuna.

Tıpkı ihtilâl sonrası Fransa gibi Türkiye de “laik milliyetçilik”i kendi kutsalı yapmış ve bunu anayasasında değişmez, sorgulanmaz, dokunulmaz kılmıştır. Günümüzde dindarlara ve dinî sembollere karşı yumuşamış olsa bile özünde çok fazla değişmemiştir. Belçika gibi “tarafsız” olma çabası yoktur, tarafı bellidir.

Bu bağlamda AİHM de Türkiye, Fransa ve İsviçre’yi ayrı tutar. Bunlar “seküler” devletlerdir der ve ona göre muamele eder. Belirli sınırlar çerçevesinde Şeriat mahkemelerine izin veren Yunanistan ve İngiltereye, Müslümanların (bile) dinî okullar açılmasına izin verebilen Belçikaya farklı muamele eder.

En son şunu belirtmekte fayda var:

Tarafsız olmak “aynı” muamele etmek değil, “eşit” muamele etmektir. Çoğunluğun Hıristiyan olduğu Belçika’da devletin Hıristiyanlara miktarca daha fazla hizmet etmesi normaldir, ama anayasal prensibine göre aynı oranda diğer dinlere de hizmet etmelidir.

Bu yazının amacı herhangi bir modeli övmek değil, aradaki farkları ortaya koyarken mevcut model üzerine düşündürmek.

Bizim tavrımız şu:

Din propagandası işi devlete bırakılamaz, bırakılmamalıdır. Tıpkı laik milliyetçiliğin propagandasının baskı aracı olduğu gibi herhangi bir dinin propagandası da aynı sonucu verecektir. Devletin gücü topuzdur, korkutur, dindardan çok münafık yetiştirir.

Devletin görevi dinine göre yaşamak isteyenlere güvenlik sağlamak, azınlıkları “aynı” şekilde değil “eşit” şekilde korumaktır.

Okunma Sayısı: 232
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı