“Sopa yerine ‘davet’i kullanmaya öncelik veriyoruz. Eğer sopayı tebliğe tercih edersek, bu, insanlara hakikati ulaştırma konusunda zayıf olduğumuzu gösterir. İslâm hak dindir ve kendi başına güçlüdür.
Yolumuza sopayla çıkan biri için sopaya ihtiyacımız vardır. Kim güç kullanarak davetle aramıza girerse, biz de ona güçle karşı koyarız. Cihadı meşru kılan şey de budur.
Bunun dışında insanlara daveti kullanmalıyız. Davet daha iyi (meşrû) ve uzun süre etkilidir.
Bunları uzun bir çalışma ve araştırmadan sonra ve diğer modelleri inceledikten sonra söylüyorum.
Bu hassas bir konu, bundan vazgeçemeyiz ve bunu diğer başarısız modellerin yaptığı şekilde de yapamayız, bunu Suriye halkına uygun bir şekilde yapacağız. Onların normlarını, okullarını ve davranışlarını dikkate alan bir şekilde. Ve Şeriat’ta uygulamamız emredilen kanunları da dikkate alarak…
Allah’ın bize emretmediği bir şeyi abartıp kendimize dayatmamalı, bir şeyi dikte edip sonra da bunun gerçekliğimize uymadığını keşfetmemeliyiz. O zaman Şeriat olduğunu iddia ettiğimiz bir şeyden geri adım atmak ya da yanlış olduğuna inandığımız halde uygulamaya devam etmek zorunda kalırız.
Örneğin, Suudi Arabistan’da kadınların araba kullanmasını yasakladılar. Sadece kültürel normlar sebebiyle bunun yasak olduğunu söyleyebilirlerdi ve haram olduğunu söylemeyebilirlerdi. Sonra bu kuralı geri almak istediler, haram olmadığına karar verdiler, kendileriyle çeliştiler. Yıllarca birçok insanı karşılarına aldılar, sırf bunun için fetvalar çıkardılar. Oysa yasaklamak isteselerdi en başta toplumsal kabile normlarının bunu böyle gerektirdiğini söyleyerek yasaklayabilirlerdi ve bunu yıllar sonra değiştirmek kolay olurdu. Haram olduğunu söyleyip yıllarca polisinizi ve kurumlarınızı kuralı çiğneyen insanları cezalandırmak için kullanmaktan çok daha kolay olurdu. Zaten kuralınızın şeriatta bir temeli yoktu. Bunu yaparak dine zarar verdiniz. Ya fetvanız yanlıştı ya da değişen gerçekliğe göre fetvayı değiştirdiniz ya da sizde veya dinde bir kusur vardı.”
***
Yukarıdaki yazı Yeni Suriye lideri Ahmet El Şara’nın yakın zamanda bir konferansta yaptığı konuşmanın Türkçe çevirisi. İzlemek isteyenler için yazımızın sonuna videonun linkini koyacağız.
Bu video önemli bir soruya ışık tutuyor.
Yeni Suriye nasıl yönetilecek?
Bunu zaman gösterecek. Dış aktörlerin müdahale etmeye çalıştığı Suriye ve Suriye halkı öncelikle inşallah sistem kurma şansı bulur.
Ancak bu videoda sözü edilen “sopa-davet” kuramı umut verici.
Said Nursî hakikate davetin sopa/topuz eliyle olamayacağını, devletin tabiatı gereği sopacı olduğunu ve devlet eliyle dindarlaştırma yapılamayacağını bize anlatıyor. Ona göre devlet sopayı sadece güvenlik sağlamak için kullanır ve hakikatler hür alanda çarpışmalıdır. Paylaştığımız konferansta da Suudi Arabistan üzerinden çok isabetli bir örnekle bu model anlatılmış.
Türkiye tarihi boyunca sopacılar ideoloji dikte etmeye çalıştı. Bu ideoloji baskısı sonucu, tıpkı Suudlar kadınlara bir vakit araba sürmeyi ve başka birçok şeyi nasıl yasakladıysa, Türkiye’de de kadınlar başörtüleri ve dinî yaşantıları sebebiyle sosyo-ekonomik katılım haklarından mahrum bırakıldı, üniversitelere bile alınmadı! Harf inkılabı gibi inkılaplar Daron Acemoğlu’nun da eleştirdiği şekilde, tepeden inme şekilde baskı/sopa yoluyla yapıldı. Demokrasiye yaklaştıkça darbeler yapıldı, sopacılar sivil toplumu öldürmeye teşebbüs etti.
Dindar-laik ve Türk-Kürt gerginliklerini ekseriyetle bu sopacılara borçluyuz…
Aynı sopa insanları dindar da yapamaz, hakikate zarar verir, hem son yıllarda ülkemiz, hem de Suudi Arabistan örneği bunu gösteriyor.
İnşallah yeni Suriye idaresi uzun süredir İdlib’de uyguladığı bu modeli uygular, geliştirir ve bazı yönlerden bize de örnek olur.
Hutbe Şam’da verilmiş, ilk tesirlerinin de oradan olması dileğiyle…
Kaynak: https://x.com/D1mashqi/status/1876403026987991495