"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İyimserlik ve Suriye

Ahmet Said Aydil
14 Ocak 2025, Salı
Suriye üzerine yaptığımız bazı değerlendirme yazılarımız sonrası hem haber sitemiz üzerinden, hem de çevremizde “fazla iyimser” olduğumuza dair geri dönüşler aldık.

Dönüşlerin bazıları son derece nazikti. Bir kısmı ise incitmeye yakındı. İncitici olanlar bizi belki de ahmaklık veya saflıkla itham ediyordu.  

Olabilir.

Camdan bir evde yaşamak isteyenler yazı yazarak fikirlerini beyan etmemelidir, eleştiri sert bile olsa kabulümüzdür. Yani taşını güle sarmadan atana da sözümüz yok.

Bu konuda, Suriye özelinde kalmayacak şekilde bir değerlendirme yapmak isteriz.

Konuya örnek vererek başlayalım:

Fransa Cezayir’i 132 sene işgal altında tuttu. Bu süreçte Cezayir halkı uzun işkencelere, toplama kamplarına ve aşağılanmalara maruz kaldı.

Libya yaklaşık 35 sene İtalyan işgaline maruz kaldı. Tarihteki ilk toplama kamplarını İtalyanlar burada kurdu, hatta Nazi Almanyası kendi kamplarını kurarken Libya örneğinden ilham aldı. Ömer Muhtar direnişin başıydı, aslanlar gibi mücadele etti, yakalandı ve asılarak şehit edildi.

Mısır 40 yıl İngiliz işgalinde kaldı, Suriye 1946’ya kadar Fransa kolonisiydi, vb… Örnekleri yaz yaz bitmez..

Biz ömrümüzün kısalığının verdiği acizlikle “yaşadığı zamanın mahkumu” olmaya yatkın canlılarız.

Düşünsenize o 132 yıl içinde yaşamış binlerce Cezayirlinin bütün ömrü işgal altında geçti.

Neyse ki, “yaşadığı zamanın mahkumu” olmayanlar ileriki zamanları düşünüp adım adım mücadele ettiği için bugün işgal yok.

Geçtiğimiz hafta ölen ırkçı siyasetçi Jean Marie Le Pen Cezayirliler hürriyet mücadelesi verirken genç bir askerdi. İşkence yaparak öldürdüğü bir ailenin mensubu onun geride bıraktığı ve üstünde adı yazan hançeri yıllar sonra Fransa’ya yollamış ve onun zulmünü böylece ortaya çıkarmıştı.  

Bu dünyada paçayı “kurtaran” Le Pen cezasını Cehennem’de çekecek.

Konumuza geri dönelim.

İyimser olmak ne işe yarar? Etrafındaki insanları iyimserliğe teşvik etmek iyi midir kötü mü?

Tiflis manzarasına bakarken Bitlis’in parlak geleceğinden bahseden Said Nursî temelsiz bir iyimser midir yoksa bir aktif ümit üstadı mıdır?

Bir yazar olarak acı felâketler hakkında yazı yazarken bile olumlu gerçeklikler ve geleceğe yönelik pozitif çıkarımlar yapmaya özen gösteriyoruz. Okuyucularımızın acı gerçeklerle yüzleşmesi kadar olumlu gerçekleri de görmesi, umutlu çıkarımlarla ayrılması ve bunları etrafına yayması her yazarın vazifesi.

Köşemizin adının Birinci Avrupa olmasının sebebi de bu.

Evet, Avrupa siyaseti maalesef caniliklerle dolu ancak Said Nursî’nin de işaret ettiği gibi müsbet bir Avrupa da var ve amacımız buna işaret eden olayları ve insanları öne çıkarıp okuyucularımıza umut vermek.

İyimser olmanın zıddı da karamsarlık.

Bazen farkında olmadan karamsarlığı “gerçekçi olma çabası” ile maskeleriz.

Hz. Yunus’un akıbeti bize bu konuda bir ders veriyor.

Hz. Yunus 33 yıl boyunca kimsenin kendisini dinlememesi gibi son derece gerçekçi denilebilecek bir sebeple sonuçta pes etmemiş miydi?

Bunun karşılığında çok büyük bir felâkete uğramış, hatasını ancak balığın karnında anlamış ve Allah’ın izniyle doğru yola dönmüştü.

Pes etmemek.

Anlıyoruz ki karamsar olmamak her şeyden önce bir emirdir. Hz. Yunus’u bir kişi bile dinlese yeterdi. Sadece bir kişi için bile sevinmek de “iyimserlik” isterdi.

Uzun lafın kısası şu:

Güzel günler gelecek inşallah, ama bu hızlı olmayacak, inişler olduğu gibi çıkışlar da olacak, ama bize emrolunan pes etmemek. Pes etmemenin tek yolu da iyimser olmak.

Ben karamsar olma riskini alamam, balığın karnına girersem belki kurtulamam diyenlerden olmak ümidiyle…

Okunma Sayısı: 562
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah

    14.1.2025 12:52:00

    Rafet bey, sizin anlattıklarınzla benim yadıklarım arssında bir alaka yok. Hem yazı sahibinin cevap vermesi gerekirken sizler niye araya giriyorsu nuz.Benim düzeltmek istediğim tabir pes etme tabiridir.Konu bu.Niye başka yerkere çekiyorsun?

  • Arda Yıldız

    14.1.2025 12:43:13

    Ahmet Şara Tel Aviv'de mi eğitim almış? Pes ya hu! İnsan bu iddiaya inanıyor ama olanlardan Allah'ın iyi bir şey çıkaracağına inanmıyor! Hayret !

  • Rafet

    14.1.2025 12:11:14

    Abdullah bey verdiğiniz örnek yazılanla alakasız. Hicret bir emirdi ve tebliğ Medine de devam etti. Hz Yunus hicret mi ediyordu sizce? Halkın inanmayacağını düşündüğü için gemiye bindi. Peygamberimiz (sav) ve sahabeler tebliği yaymak için Mekkeden ayrıldı.

  • Ahmet Zeki

    14.1.2025 12:08:07

    Tebrikler genç yazar kardeşim. Ümit dolu yazılara devam. Ümitsizlik bize göre değil.

  • Mustafa Said Kara

    14.1.2025 10:28:16

    Değerli Abdurrahman Hocam, Suriyede yaşanan her şeyi israil'in planladığını söylemek durum tespiti değildir.

  • Abdullah

    14.1.2025 10:01:35

    Ahmed Said bey, Hz.Yunus (A.S).33 yıl boyunca ile başls yan paragrafta, Yunus Aleyhisselama isnad edilen bir tabir doğru değil kana atındayım.O tabir " Pes etti" tabiridir. Hiçbir peygamber tepliğ meselesinde pes etmez.Pes etmek demek verilen İlahi görevi yerine getirmemek, görev den bıkmak demektir.Bir peygamber için bu söz konusu değildir. Peygamberimiz (ASM) Mekke'yi terk ederken hâşâ pes mi etmişti.Yoksa daha mü sait bir zeminde İslâmi yayma arayış mıydı? O paragrafı düzeltme im kânı varsa lutfen düzeltiniz. Selam ve muhabbetle..

  • FEYZANUR

    14.1.2025 09:18:33

    A.Aydin beyefendiye katılıyorum. Mesele tam da dediği gibi. İsrail de yayınlanan Ynet haberin açıklamasına göre Tel Aviv deki İslam Fıkıh okulundan mezun olmuş Mossad ajanı sahte kimlik ile Cevlani (Colani adı her ne ise) şimdilerde adı Ahmed Şara ismini almış bir zatın bize tanıdık olan cümlelerle konuşması fazla iyimserlik değil mi? Olsa olsa Risaleleri bizden daha iyi analiz edip bize bizim silahimizla yaklaşması munafikane hal addederim. Mümine düşen her zaman duygularına fazla kapilmayip aklın gerçekleriyle olaylara biraz daha geniş pencereden bakarak itidale gelmek olmalı. Zira Efendimizin buyurduğu gibi Mümin aynı delikten iki defa sokulmaz...

  • A. AYDIN

    14.1.2025 01:23:49

    Üstad'ın iyimserliği ile İngiliz Muhipler Cemiyetine mensup ulemanın iyimserliği zahiren birbirine benziyorsa da biri nur, diğeri nar idi. İkinciler zalimin zulmünü ve hutuvatını örtüp "galiba faydalı olacaklar" ümidini vermişti. Yani mesele iyimserlik, kötümserlik meselesi değil, belki zulmü ve nifakı teşhis ile ümidin adresini doğru tayin meselesi idi.

  • Pelin Kurukahveci

    14.1.2025 00:34:42

    Umut hep vardır.

  • Pelin Kurukahveci

    14.1.2025 00:34:35

    Allah razı olsun kardeşim. Üslubunuz ve yazınızın bütünlüğü ne güzel olmuş. Sizde bilirsiniz Peygamber efendimizin de tavsiyesi var, insanların çoğu şöyle helak oldu demeyin diyor. Bu ümitvar yazınız için teşekkür ederim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı