Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Güneşin batıdan doğması



İsim belirtmeyen okuyucumuz: “Beşinci Şuânın Yirminci Meselesinde bahsedilen güneşin mağripten doğması ne demektir? Güneş batıdan doğunca kaç gün süreyle kalacak? Bir gün mü kalacak? Belli bir süreye kadar devam mı edecek?”

Güneş, doğudan doğar; batıdan batar. Esasen “doğu ve batı” tabirleri insanoğlunun diline, güneşin bu düzenli hareketlerinden aksetmiştir. Bu bir düzenli kânundur ve bu kanun, dünya var olduğu günden beri hiç bozulmamıştır. Yani İlâhî emir hep böyle gelmiştir. İlâhî emir güneşin başka yönlerden de doğmasını âmir bulunsaydı, güneş hiç tereddütsüz o yönlerden de doğardı. Çünkü güneş, Allah’ın emirlerine harfiyen itaatkârdır. Yıldızlar ve ağaçlarla beraber her an Allah’ın emirlerine boyun eğer ve Allah’a secde ederler.1

Güneşin bu seyrinin, Allah’ın emrine eksiksiz itaatini ve harfiyen boyun eğişini yansıttığını Allah Resûlü (asm) şöyle beyan buyurur:

Ebû Zerr-i Gıfârî (ra) diyor ki: Güneşin battığı sırada bir gün Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) bana: “Ey Ebû Zer! Güneş nereye gidiyor, biliyor musun?” buyurdu. Ben: “Allah ve Resûlü (asm) daha iyi bilir” dedim. Resûlullah Efendimiz (asm): “Güneş gider; ta Arşın altında secde eder. (Tekrar doğmak için) İzin ister ve ona izin verilir. (Nihayet bir gün güneş, Âdemoğullarının fenalıklarından ötürü sıkılır. Ve bu halde) Secde etmeye yaklaşır. Fakat secdesi kabul olunmaz. (Tekrar doğmak üzere) İzin ister; fakat izin verilmez. Ve ona: ‘Geldiğin yere dön!’ denilir. O da battığı taraftan doğar.”2 Allah Resûlünün (asm) bu ihbarı, Kur’ân’ın; “Güneş yörüngesinde yürüyüp gitmektedir. Bu Azîz ve Alîm olan Allah’ın kânûnudur”3 âyetindeki sözüdür.

Güneşin her doğuşunu Allah’ın emrine harfiyen boyun eğişi, her öğle vaktindeki yükselişini kıyamı, her zevalden sonraki eğilişini rükûu ve ufukta her yere kapanışını ise secdesi saymak mümkündür.

Güneşin batıdan doğuşu bir Kıyamet hadisinde şöyle haber verilir:

Ebû Hüreyre (ra) anlatmıştır: Resûlullah (asm) şöyle buyurdu ki (Uzun bir hadistir): “...Tâ ki güneş batıdan doğar. İnsanlar bunu görünce topluca iman ederler. Fakat bu zaman, daha önce iman etmemiş olan ve imanıyla hayır kazanmamış bulunan hiçbir kimseye imanının fayda vermeyeceği bir zamandır.”4

Bedîüzzaman Hazretleri, güneşin batıdan doğuşunun artık kıyametin kopuş saatinin başlangıcı demek olduğunu beyan eder. Bu bir yıkılış ve çözülüş başlangıcı olduğuna göre, artık güneşin ne kadar kalacağı önemli değildir. Kâinat bu günkü şekliyle bitmiştir artık! Zira bu öyle dehşetli bir saattir ki; insanoğlunun cürümleri, isyanları, günahları, ahlâksızlıkları ve çılgınlıkları ayyuka çıktığından; kâinattan Hazret-i Muhammed’in (asm) risâlet nuru çıkmış, Kur’ân gitmiştir. Kur’ân’ın cazibe kuvveti kopmuş, yerkürenin ipi çözülmüştür. Kâinat bu sıkleti, bu ağırlığı ve mes’ûliyeti taşıyamadığından divane olmuş, vefat etmiştir; yerküre başıboş serseri gibi olmuş, kafasını ve aklını kaybetmiş, şuursuz kalan başını bir gezegene çarpmıştır.5 Bu şiddetli çarpışma esasen–emr-i İlâhî ile—kıyametin kopuş sürecinin de başlaması demektir. Çarpışmanın dehşetli etkisiyle yerküre mihverinden çıkar, hareketinden geri döner, batıdan doğuya olan seyahatini, doğudan batıya doğru değiştirir. Güneş, battığı ufukta bundan dolayı tekrar gözükmeye başlar.6

Üstad Saîd Nursî’ye göre, artık semavî ve ulvî küreler “Kün!” emrine, yani “Mihverinden çık!” hitabına mazhar olmuşlardır. Derken yıldızlar çarpışır, dev küreler oradan oraya savrulur, feza dev boyutta dalgalarla çalkalanır, milyonlarla güllelerin ve kürelerin müthiş sesleri ve sadâları kulakları patlatır. Dev kıvılcımlar, ateş topları, alevler dalga dalga yükselir. Dağlar uçuşur, denizler yanar ve yeryüzü düzlenir.7

Güneşin batıdan doğuşu kıyametin kopuş sürecinin başlangıcı olduğundan; artık zamansız olarak tevbe kapısı kapanmış, pişmanlık imkânı ortadan kalkmış, Âdemoğlu için dünya hayatı sona ermiştir.

Kâinatın çözülüşü, dağılışı ve yıkılışı sona erince, Cenâb-ı Hakk’ın emriyle yeni bir hayatın ve ebedî bir âlemin inşâ edileceği Kur’ân’ın beyanı ve taahhüdüdür.8

Dipnotlar:

1- Rahmân Sûresi, 55/4; 2- Buhârî, 9/1321; 3- Yâsîn Sûresi, 36/38; 4- Buhârî, 12/2123; Diğer rivâyetler için bakınız: Müslim, Eşrâti’s-Sâ’a; 5- Lem’alar, s. 329; 6- Şuâlar, s. 510; 7- Sözler, s. 490; 8- Bakınız: Yâsîn Sûresi, 36/79; Rûm Sûresi, 30/27.

10.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.08.2006) - Allah korkusundaki eşsiz lezzet

  (08.08.2006) - Muhtelif sorular

  (06.08.2006) - Allah’ın sınırları

  (05.08.2006) - Cenâb-ı Allah konuşuyor

  (04.08.2006) - Sünnetin hayatımızdaki önemi

  (03.08.2006) - Mahşerde insan nasıl konuşur?

  (01.08.2006) - Tövbe ve istiğfar bizim vazifemiz!

  (31.07.2006) - İhtilâfa karşı cihad

  (30.07.2006) - Namazı terk eden kâfir olur mu?

  (29.07.2006) - Üç ayların faziletleri

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004