Es’ile-i Sitte
İstikbalde gelecek nefret ve tahkirden sakınmak için, şu mahrem zeyil yazılmıştır. Yani “Tuh o asrın gayretsiz adamlarına!” denildiği zaman yüzümüze tükürükleri gelmemek için veyahut silmek için yazılmıştır. Avrupa’nın insaniyetperver maskesi altında vahşî reislerinin sağır kulakları çınlasın! Ve bu vicdansız gaddarları bize musallat eden o insafsız zalimlerin görmeyen gözlerine sokulsun! Ve bu asırda, yüz bin cihette “Yaşasın Cehennem” dedirten mim’siz medeniyetperestlerin başlarına vurulmak için yazılmış bir arzuhâldir.
[“O bize yollarımızı dos doğru gösterdiği halde, bize ne oluyor ki Ona tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız ezalara karşı sabredeceğiz. Tevekkül etmek isteyenler Allah’a güvensinler. (İbrahim Suresi: 12.)”]
Bu yakınlarda ehl-i ilhadın perde altında tecavüzleri gayet çirkin bir suret aldığından, çok bîçare ehl-i imana ettikleri zalimane ve dinsizcesine tecavüz nev’inden, bana, hususî ve gayr-i resmî, kendim tamir ettiğim bir mabedimde, hususî bir iki kardeşimle hususî ibadetimde, gizli ezan ve kametimize müdahale edildi. “Ne için Arapça kamet ediyorsunuz ve gizli ezan okuyorsunuz?” denildi. Sükûtta sabrım tükendi. Kàbil-i hitap olmayan öyle vicdansız alçaklara değil, belki milletin mukadderatıyla keyfî istibdad ile oynayan firavunmeşreb komitenin başlarına derim ki:
Ey ehl-i bid’a ve ilhad! Altı sualime cevap isterim:
Birincisi: Dünyada hükûmet süren, hükmeden her kavmin, hatta insan eti yiyen yamyamların, hatta vahşî canavar bir çete reisinin bir usulü var, bir düstur ile hükmeder. Siz hangi usulle bu acib tecavüzü yapıyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz. Yoksa bazı alçak memurların keyiflerini kanun mu kabul ediyorsunuz? Çünkü böyle hususî ibâdâtta kanun yapılmaz ve kanun olamaz.
İkincisi: Nev-i beşerde hususan bu asr-ı hürriyette ve bilhassa medeniyet dairesinde, hemen umumiyetle hükümferma hürriyet-i vicdan düsturunu kırmak ve istihfaf etmek ve dolayısıyla nev-i beşeri istihkar etmek ve itirazını hiçe saymak kadar cür’etinizle, hangi kuvvete dayanıyorsunuz? Hangi kuvvetiniz var ki siz kendinize “lâdinî” ismi vermekle ne dine ne dinsizliğe ilişmemeyi ilân ettiğiniz halde, dinsizliği mutaassıbâne kendine bir din ittihaz etmek tarzında dine ve ehl-i dine böyle tecavüz, elbette saklı kalmayacak, sizden sorulacak. Ne cevap vereceksiniz? Yirmi hükûmetin en küçüğünün itirazına karşı dayanamadığınız halde nasıl yirmi hükûmetin birden itirazını hiçe sayar gibi hürriyet-i vicdaniyeyi cebrî bir surette bozmaya çalışıyorsunuz?
Mektubat, s. 506
LÛGATÇE:
ehl-i bid’a ve ilhad: dinde olmayan âdetleri dine sokmaya çalışanlar ve İslâm’dan yüz çevirenler.
es’ile-i sitte: altı soru.
istibdad: zulüm ve baskı, kanun dışı keyfî yönetim.
lâdinî: dinle alâkası olmayan, din dışı.
mim’siz medeniyetperest: “deniyetperest”, yani aşağılık şeylere ve haram eğlencelere düşkün olan.