“Ebu Hüreyre’den rivayetle, Resulullah buyurdu ki: ‘Hz. İbrahim ateşe atılınca şöyle dedi: Allah’ım sen gök sakinlerince kendisine ibadet edilen bir mabudsun. Yeryüzünde ise sana birtek ben ibadet ediyoruım.’ Sözü ne demektir? Yeryüzünde sayılamayacak kadar hayvanlar, kuşlar, böcekler, ağaçlar, toprak ve her şeyler de Allah’ı zikretmiyorlar mı? Bu ne demektir?”
Her Şey Allah Der
Kur’ân’dan ders almış bir Müslüman’ı ikna etmek de kolay değil. Çünkü biliyorlar ki, “Göklerde ve yeryüzünde olanların tümü Allah’ı tesbih etmekte [yaratılış görevlerini yerine getirmekte]dirler. Mülk [kâinat ve saltanat] O’na aittir, hamd [övgü] de O’nun içindir.”1
Biliyorlar ki, “Göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı, Allah’ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak, Allah’ı tesbih ve zikrederler.”2
Biliyorla ki, “Yedi gök, yer ve bunlar içinde bulunan herkes Allah’ı tesbih eder. O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız.3
Biliyorlar ki, “Göklerde ve yeryüzünde bulunan kimselerle, sıra sıra [kanat çırparak uçan] kuşların Allah’ı tespih ettiğini görmez misin? Her biri duasını ve tesbihini kesin olarak bilmektedir.”4
Bana Allah Yeter!
İbrahim Aleyhisselam’ı ateşe atmak için mancınığa koyduklarında O hep Allah’ı anıyordu: “Hasbiyallahü ve nimelvekil” (Allah bana yeter! O ne güzel vekildir.) “La ilahe illa ente sübhanek” (Rabbim senden başka ilah yoktur. Seni her türlü noksanlıktan ve kusurdan tenzih ederim.)
Herkes Nemrut’un haklı olduğuna, O’nun dilediğini öldürme gücüne, dilediğini hayatta bırakma ve yaşatma kudretine sahip olduğuna inanmıştı. İbrahim Aleyhisselam tevekkül içindeydi, Rabbine iltica etmişti. Dilinden Allah’ın zikrini ve tesbihini düşürmüyordu.
Cebrail Aleyhisselam yetişti. “Ey İbrahim! Bir ihtiyacın var mı?” diye sordu. İbrahim Aleyhiselam: “Sana ihtiyacım yok!” dedi. Cebrail Aleyhisselam: “Öyleyse, ihtiyacını Rabbinden dile!” buyurdu. İbrahim Aleyhiselam, o sırada “Hasbiyallahü ve nime’l-vekil” zikrini çekiyor, Allah’a tam iltica ediyordu. “Rabbim beni görüyor mu?” dedi. Cebrail Aleyhisselam: “Elbette!” buyurdu. İbrahim Aleyhiselam: “Benim de bundan şüphem yok. Öyleyse hiç kaygım yok! Rabbim bana yeter! O ne güzel vekildir.” Dedi ve devam etti: ‘O’nun hâlimi, dileğimi bilmesi bana yeter!”
Sen Gökte ve Yerde Teksin!
İbrahim Aleyhiselam başını gökyüzüne kaldırdı ve şöyle dedi: “Ey Allah’ım! Sen gökte ve yerde teksin! Ben de yerde tekim! Yerde benden başka sana ibadet edecek kimse yok! Yanan aslında insanların imanları. İmanları tutuşmuş yanıyor. Allah bana yeter! O ne güzel vekildir!”
İbrahim Aleyhisselam’ın son sözü bitmeden, Allah’ın sözü ateşe yetişti. Allah ateşe buyurdu ki: “Ya nâru kûnî berden ve selâmâ alâ ibrâhîme” (Ey Ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlikli ol!)5 Sonrasını Kur’ân şöyle anlatır: “Onlar bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları daha çok hüsrana uğrayan taraf yaptık.”6
İbrahim Aleyhisselam diğer peygamberler gibi, tevhid hakikatlerini yere göğe tek olarak haykırdı. Orada kastı, insanların iradesiyle Allah’ı bilmesidir. Yoksa yerlerin ve göklerin fıtrat diliyle Allah’ı zikrettiğini elbette bilmekteydi. Bu bahsimizden hariçtir.
Dipnotlar:
1 Tegâbun Suresi: 1.
2 Haşr Suresi: 1.
3 İsra Suresi: 44.
4 Nur Suresi: 41.
5 Enbiya Suresi: 69.
6 Enbiya Suresi: 70.