ÇEVRESİNDEN YETERLİ İLGİ VE ŞEFKAT GÖRMEYEN ÇOCUKLAR HER TÜRLÜ DIŞ TESİRE AÇIK HALE GELİYOR.
Yalnızlaşan çocuk medyanın tuzağına düşüyor
Medya tuzağına nasıl düşüyorlar?
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu: “Çevresinden koptukça yalnızlaşan çocuk, medyayı arkadaşı sanıyor ve kendini ona göre konumlandırıyor. Medya da onu evirip çevirip başka bir şeye dönüştürüyor” dedi.
Duyarlı Medya Derneği tarafından Rami Kütüphanesinin ev sahipliğinde düzenlenen “Medyada Çocuk Hakları: Tehditler ve Fırsatlar” panelinde, medya içeriklerinin çocuklar üzerindeki etkileri ele alındı.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu, çocuk merkezli bir dünyaya doğru ilerlendiğini, bunun sonucu olarak ortaya çıkan “çocuksulaştırılmış medya” teriminin en büyük tehditlerden biri olduğunu belirtti. Çocukların yanlış içeriklere çok kolay maruz bırakıldığına vurgu yapan Pembecioğlu, “Bu durum onların bağımlılıktan erken ergenliğe veya yılgınlığa kadar varan bir döngünün içerisinde sıkışıp kalmalarına sebep oluyor. Çevresinden koptukça yalnızlaşan çocuk, medyayı arkadaşı sanıyor ve kendini ona göre konumlandırıyor. Medya da onu evirip çevirip başka bir şeye dönüştürüyor. Medya çocuklarımızın zamanını, emeğini ve becerilerini, hatta sağlığını çalıyor. Çocuklar medya veya dijital oyunların kullanımı sırasında bilgilerini bilinçsiz şekilde paylaşabiliyor. Yani medya hırsızlık da yapıyor ve hukuken bizi geri dönülemez şekilde köşeye sıkıştırıyor.” ifadelerini kullandı.
Fikri olmayan çocuklar yetişiyor
Etrafındakileri taklit ederek büyüyen çocuklarda 7 yaşına kadar olan evrenin çok önemli olduğunu vurgulayan Pembecioğlu, bu süreçte çocuğuna yoldaşlık etmeyen ve bakış açısını geliştirmek için çaba göstermeyen ebeveynlerin ömür boyu zehirlenmiş bir çocukla yaşamak zorunda kalacağını vurguladı.
Pembecioğlu, “Gelecekten bahsetmeyen çocukta sorun vardır. Medya çocuklarımızın düşlerini ele geçirdi. 40 ülkede bir araştırma yaptık. Çocuk artık kendisi bir şey üretemiyor. Kendine ait cevabı bile yok. Duymayan görmeyen fikri olmayan çocuklar yetişiyor. Bu çok büyük bir tehlike. Tren kaçıyor, bize de el sallamak düşecek.” değerlendirmesini yaptı. Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Tülay Kitapçıoğlu ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Ebeveynler çocuklarının dijital izlerini bırakıyorlar. Çocuklar hem hukuki olarak tehdit altındalar hem de pedofili tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorlar. Pedofili suçluları tüm verileri ailelerin sosyal medyalarından topladıklarını itiraf ediyor” İstanbul - aa
***
Cezaevleri ıslah etmiyor
Çocukların tutuklu yargılanma oranı yetişkinlerin tutuklu yargılanma oranının yaklaşık 4.9 katı. Ceza infaz sistemi, çocukların ıslahından ziyade suç çeteleriyle ilişkilerinin gelişmesine yol açıyor.
Türkiye’de çocukların cezaevlerindeki durumu, yetişkinlerin yaklaşık beş katı oranda tutuklulukla dikkat çekiyor. Adalet Bakanlığının 2 Eylül’de yayımladığı verilere göre Türkiye’deki toplam 356 bin 865 mahpusun 3 bin 432’si çocuk. Yetişkin mahpusların yüzde 14’ü tutuklu, buna karşın çocuk mahpuslar içerisindeki tutukluluk oranı yüzde 68. Yani çocukların tutuklu yargılanma oranı yetişkinlerin tutuklu yargılanma oranının yaklaşık 4.9 katı.
Bir standart sağlanamadı
Evrensel’e konuşan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneğinin Hapiste Çocuk Teması Sözcüsü Avukat Cansu Şekerci, “2005’ten itibaren ceza mevzuatı ve Çocuk Koruma Kanunu’na gelen birtakım değişikliklerle çocuk adaleti odaklı adımlar atılsa da bunca seneden sonra hâlâ bir sistem haline gelmemiş ve bir standart sağlanmamış durumda. Ülkedeki çocuk mahkemelerinin sayısına, çocukların hapsedilme istatistiklerine, ilgili birimlerde çalışan kamu görevlilerinin çocuk hakları bilincine yönelik çalışmalara, çocuk haklarının izlenmesinin önünde her geçen gün artan engellere bakıldığında özellikle adalet sistemi içindeki çocuklar için çocuk haklarına dair bir stratejik plan benimsenmediğini kolaylıkla söyleyebiliyoruz” dedi.
Cezaevine geri dönme oranı çok yüksek
Çocukların, ilk tutuklulukları sonrası tahliyelerinin ardından cezaevine geri dönme oranları yüksek. Bu durum, çocuk adaleti sisteminin suça sürüklenmiş çocukları toplum içinde sağlıklı yaşayan birer bireye dönüştüremediğini, aksine çocukların cezaevinden daha köklü bir suç ağının kalıcı birer parçası olarak çıktıklarını gözler önüne seriyor. Avukat Şekerci, “En temel sebebi, hapishanenin işlevi. Bir kişiyi hapsettiğimizde ondan ne bekliyoruz? Bir daha çıkamamasını mı yoksa suç tekrarına ve şiddete geri dönmemek üzere topluma uyum sağlamasını mı?” ifadelerini kullandı.
Haber Merkez