AKP hükûmetinin başarısız olduğu alanların başında ekonomi geliyor.
Vatandaş hayat pahalılığı karşısında inim inim inliyor. “Faiz sebep enflasyon sonuç” diye çıktıkları yolda faizleri yüzde 8,30’a indirdikten sonra Nurettin Nebati’nin bakanlığı bırakmasından sonra faiz yüzde 50’lere çıkarılırken, ekonomist ve ekonominin tek sorumlusunun kendisi olduğunu söyleyen Erdoğan’ın bu tezi bizzat kendi hükûmeti tarafından çürütülmüş oldu.
Eski Bakan Nebati’nin “Kur Korumalı mevduat çağın buluşu” diyerek icat ettikleri KKM ile ülke, 1.2 trilyon lira zarar etti, şimdi de hiçbir şey olmamış gibi 2025 yılında KKM’den çıkılacağını söylüyorlar. Emeklinin ve çalışanın hakkını zengine altın tepside sunan bu sistemin faturasını kim ödeyecek, yola girerken bütün sorumluluğu alanlar şimdi de aynı mesuliyet duygusu ile hareket edecek mi?
Şimdiki bakan yüzde 38’le aldığı enflasyonu 1.5 sene sonra yüzde 47’ye indirmekle övünürken, bir yandan da “Türkiye’de ciddî bir enflasyon ve hayat pahalılığı var” diye itiraf ediyor. Peki, bunun sebebi kim? Ekonomiyi kötü yöneten siz değil misiniz?
Bir itiraf da Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi.
Erdoğan, 2025 yılında sosyal yardımlara ayrılan payın 651 milyar olduğunu söylüyor. Milyonların sosyal yardımlara muhtaç duruma getirilmesi, yoksulluğun iyice derinleştiği ve ekonomik politikaların çöktüğü anlamına gelmiyor mu?
Burada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2022 yılında 4 Milyon 419 bin haneye sosyal yardım gerçekleştirirken bu sayının 2023 yılında 4 milyon 989 bin haneye çıktığını açıkladığını da not edelim.
Bu itiraflardan sonra çıkıp, “Sözümüzü tuttuk. Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik” sözlerine kim inanır? Çünkü, bırakın ezdirmemeyi inim inim inletiyorsunuz...
***
ASIL YUTKUNAN ASGARÎ ÜCRETLİ
İlk toplantısını 10 Aralık’ta, ikinci toplantısını 16 Aralık’ta, üçüncü toplantısını 19 Aralık’ta yapan Asgarî Ücret Tespit Komisyonu, dördüncü toplantısını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın başkanlığında, Perşembe ya da Cuma Bakanlığın ev sahipliğinde yapılacağı belirtilmesine rağmen Salı Gecesi taraflardan birisinin katılmamasıyla işveren ve hakem konumundaki hükümetle toplandı ve yüzde 30 artışla 2025’te uygulanak asgarî ücret 22.104 lira olarak belirlendi.
Tepkiler çığ gibi büyüdü.
Nasıl büyümesin ki, enflasyonun yüzde 47, devletin alacağı vergi, harç ve cezalar yüzde 44 artış yapılmışken…
Bakanın açıklamasında iki şey dikkat çekiyordu. Bakan yeni asgarî ücreti açıklarken bir an durakladı, yutkundu ve yeni asgarî ücreti açıkladı. Aslında bu durum işin özeti gibiydi. Ama asıl yutkunan çalışanların yüzde 44’ünü oluşturan asgarî ücretlinin ekran karşısındaki yutkunmasıydı.
Bir de Bakan Işıkhan’ın açıklamasında, “Peygamber Efendimizin ‘İşçinin alın teri kurumadan hakkını verin’ öğüdü, işçinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürmesini sağlamanın bir lütuf değil, zorunlu bir vazife olduğunu hatırlatır.” cümlesi dikkat çekiciydi.
İşçiler şunu soruyor: İlân edilen asgarî ücret alın terimizin karşılığı mı, bu ücretle insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürebileyecek miyiz?
Yutkunmadan da anlaşılıyor ki, ikisi de değil.
***
“ASGARÎ ÜCRETLE NASIL GEÇİNİLECEK?”
Asgarî ücretin açıklandığı saatte Meclis görüşmeleri devam ediyordu. Açıklanır açıklanmaz, muhalefet vekilleri ve grup başkan vekilleri tepkilerini dile getirdiler.
Devam eden kanun tasarısı görüşmelerinde vekiller hem kanun hakkında hem de asgarî ücret hakkında soruları peş peşe sıraladılar.
TBMM Plân ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş’a bazı soruların cevaplanmadığını hatırlatırken, “Asgarî ücretle nasıl geçinilecek?” diye de sordular.
Ticaret eski Bakanı da olan Mehmet Muş, “Herkes asgarî ücretle alâkalı değerlendirmelerini yaptı. Hükûmetimiz yaptığı değerlendirmelerde önümüzdeki dönemle alakalı yüzde 30 oranında bir artış yapılacağını açıklamıştır. Ülkemize hayırlı olsun” diyerek soruyu geçiştirdi. Yani bir bakıma o da yutkundu…
AKP’de hiçbir yetkili “Asgarî ücretle nasıl geçinilecek?” sorusunun cevabını veremiyor, sadece yutkunuyor.
Esas yutkunan ise millet oldu.