Ekonomide pompalanan “pembe tablolar”ın fos çıkmasıyla ülkeyi yönetemeyen “tek adam otoriter rejim”i artık inandırıcılığını kaybetmiş, bayatlayan vaadleri kamuoyunda makes bulmuyor.
Anlaşılan, devlet imkân ve araçlarının tepe tepe kullanıldığı Cumhurbaşkanı’nın ikrarıyla “terör örgütü elebaşlarının ağzıyla ‘millet ittifak’ adayını desteklediği” sahte videolu iftiraların atıldığı 14-28 Mayıs seçimleri kampanyasındaki gibi hile ve sahtekârlıkların bir başka perdede devamı isteniyor.
Kanunen “geçersiz” iki buçuk milyon “mühürsüz oy”un sandıkların kapanmasına on beş dakika kala YSK’nin “son dakika kararı”yla “geçerli” sayıldığı 16 Nisan 2017’deki “tek kişilik ucûbe sistem” referandumundakine benzer “Atı alan Üsküdar’ı geçti!” skandal oldubittilerine başvuruluyor.
Ya da 2019 mahalli seçimlerinde “millet ittifakı” adayının on üç bin oy farkıyla kazanması üzerine “bir şey olmadıysa mutlaka bir şeyler olmuştur” çarpıklığıyla bütünüyle asılsız ve boş çıkan “uyduruk iddialar”la seçimlerin YSK’ya iptal ettirilmesini andıran katakullileri kurmaya yelteniliyor.
HER TÜRLÜ HİLEYE VE SAHTEKÂRLIĞA AÇIK
Aslında daha “sandık seçimi”nin doğru dürüst yapılmayıp seçimlere her türlü hile ve şâibenin karıştırıldığı vartada konunun uzmanlarının “elektronik seçimler”in bir yığın teknik sorunlar, hatalı kullanımlarla bir dizi hileye açık oluğunu uyarmaları vahameti ele veriyor.
Bu yüzden, kayıt sisteminde meydana gelen geçici ve kalıcı arızalarla oyların eksik ya a hatalı sayımıyla bir kısmının veya tamamının kaybedilebileceği uyarıları, özellikle demokrasinin ve hukukun rafa kaldırıldığı, oyların tutanaklara geçirilmesinde kısmen veya tamamen silindiği, istenen partiye istenen oyun “verildiği” “otoriter sistem”de “dijital seçim”in her türlü hileye ve sahtekârlığa teşne olduğunu uyarıyorlar.
“İnternet üzerinden oylama sistemi”nin donanımı ve yazılımının oyların seçmen irâdesinden farklı gösterecek, tasarımlara ve manipülasyonlara yatkın olmasıyla seçim güvenliğinin berhava edilmesiyle ciddi güvenlik açıklarının olduğu tesbitleri “dijital seçim”in siber güvenlik zaaflarıyla seçim güvenliği açısından vahim açıkları olduğunu ortaya koyuyor.
Bu hususta “Elektronik seçimde hile hurda konusu da ilk akla gelen konulardan biri. Hile yapmaya niyetiniz varsa bu platformlar, bu altyapı buna da müsait elbette” açıklaması dikkat çekici. (Anka, 24.11.24)
Bu bakımdan, her ne kadar bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişse de, “oy sandığının da dijitalleştirilmesi”nin “sisteme dışarıdan ve içeriden müdahale ihtimalinden bahisle, muktedirlerin dijital sandık verilerini değiştirebileceği riskine dair şüpheler” ileri sürülen “belge güvenliği”ne karşılık geniş seçmen kitlelerince derin kaygılarla sorgulanıyor. (Şeref Oğuz, 14.11.24)
Bundandır ki YSK Başkanı’nın “Elektronik oylama sistemi için tüm hazırlıklarımızı tamamladık” deyip topu parlamentoya atması, son birkaç seçimdeki katakullilere bakıldığında ciddi endişelere sebebiyet veriyor.
Diğer yandan seçmenin oyunu kullandığı bilgisayar, oyların iletildiği ağ sistemi, oyların saklandığı sunucuların yanısıra teknolojiye erişim, internet teknolojisinin bölgeler-mahaller arasındaki eşitsizliğiyle herkes tarafından eşit bir şekilde kullanılmamasının birçok sıkıntıya ve sahtekârlığa müheyya olduğunu ifade ediyorlar.
Yirmi iki yıllık AKP iktidarında, özellikle “tekkişilik hükûmet”te katakullilerle karambola getirilen hileli ve hurdalı seçimlere dikkat çeken uzmanlar, denetiminin güç olan “elektronik oylama”nın ciddî sakıncalarına dikkat çekiyorlar. Her ne kadar iddia edildiği gibi “sistem hackerların dış müdahalesine kapalı hale getirilse de oylama ve sayım sürecinde sisteme müdahale yolları daima var olduğu” tesbiti dikkat çekici. (Savaş önemli, 2.5.23)
EN ŞAİBELİ, EN HURDALI SEÇİM OLUR
Bu durumda seçime katılımlın yüzde 99’ları bulduğu, otoriter liderlerin her defasında “yüzde 80-90 oy aldıkları” hatta yüzde demokrasinin olmadığı, yargının tamamen Sarayın-iktidardakilerin güdümünde ve emrinde olduğu “otoriter ülkeler”deki seçimleri sözkonusu ediyor.
Bundandır ki “sandıklı seçim”e karşı “çok daha hızlı, etkin ve düşük maliyetli” gerekçesiyle gündeme getirilen “dijital seçim”den bahisle, geçmişte Sovyetler Birliği’ndeki seçimlere atıfla Stalin’in söylediği “sandıkta kime oy attığın önemli değil, önemli olan oyları kimin saydığıdır” sözünün hatırlatılması gerçeği ortaya koyuyor.
Doğrusu Almanya’dan Norveç’e, İrlanda’dan Hollanda’ya birçok gelişmiş ülkede “seçimlerin şeffafiyeti, serbestliği, dışarıdan müdahalelere açıklığı, hile ve şâibe karıştırılması, denetlenememesi, dürüstlüğü ve güvenliği açısından birçok mahzurlarının olduğu ve demokratik meşruiyeti zedeleyip tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle “elektronik oylama”dan vazgeçilirken daha “sandıklı seçim”i doğru dürüst yapamazken parmak boyasını bile bile kaldıran mevcut sisteme yaptırılacak “djital seçim”in “en şâibeli, en hile-hurdalı, en yasa tanımaz seçim olarak tarihe geçeceği ve çok ciddi meşruiyet krizini doğuracağı” kaydediliyor.
Halbuki bu tür seçimlerle âdil ve kapsayıcı bir demokrasi inşa etmenin mümkün olmadığı peşinen belirtiliyor.
Özetle, millet nezdindeki topyekûn çürümeye ve iflasa karşı “iktidar cephesi” yeni tezgâhlar peşinde; son “tezgâh”” “dijital seçim”; bunun temrinleri yapılıyor; kamuoyu alıştırılmaya çalışılıyor…