"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman ve Amerikan Demokrasisi...(I)

Şükrü BULUT
28 Kasım 2024, Perşembe
Ahirzaman’ın tahripkâr dinsiz cereyanlarına karşı, Kur’ân ile mücadele eden Bediüzzaman’ın Amerika telakkisini, genel olarak Avrupa telakkisiyle birlikte (değerleri, menşeleri ve paradigmaları itibarıyla) ele alabileceğimizi okuyucularımız hatırlatacaklardır. Ekseriyetle öyledir.

Lâkin Türkiye demokrasisine katkıları, Türkiye Ahrarları’na İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dayanak olmaları, Komünist Bloğa karşı Türkiye’nin savunmasını üstlenmesi, TSK, akademi dünyamız ve sanayi gibi çok hayatî meselelerde ABD ile işbirliklerimiz gereğince, Said Nursî’nin talebelerine yazdığı bazı mektuplarında, mahkeme müdaafalarında ve 1950’den sonra yeni ilâveli Hutbe-i Şâmiye ese-rinde; Amerika Devleti’nin bazı cihetleriyle müsbet olarak öne çıktığını müşahede ediyoruz.

İngilizlerin, üzerinde güneşin batmadığı coğrafyasını kısmen hürriyet ve kapital ile kendisine bağlayan Amerika’nın sermaye, bilim, gelişmiş teknoloji itibariyle dünya medyasındaki yerini biliyoruz. Veya İkinci Dünya Savaşı’nın asıl mağlubu sayılan İngiltere’nin, dünya siyasetindeki tahtına ABD oturdu denilebilir.

Risale-i Nur’daki Amerikayla ilgili bahislere girmeyeceğiz. Demokrasiyi ilgilendiren iktibasların çerçevesinde kalacağız. Yalnız sizin de dikkatinizi çekecek Üstasın iki ön-emli tevafuk, öngörü veya kerametinde bahsedeceğim.

İlki; 1945’te San Francisco Konferansı’ndan sonra ABD’de kurulan Birleşmiş Milletler’in teşkilinden yıllar önce, Said Nursî’nin ahireti anlatan bir eserindeki tevafuk…

“Nasıl ki, meselâ Amerika’da, bütün milletler umumî bir kongreye davet edilse, her millet büyük gemisine biner, oraya gider.”1 Evet, bu bahsin yazıldığı 1930’un başında BM henüz kurulmamıştı.

İkincisi ise; dünya demokrasi düşmanları olan küresel dinsizlik cereyanlarının da içlerine karıştığı kadın veya feminizm hareketinden bahsediyor, Bediüzzaman Hazretleri. Kadın üzerinden yapılacak sosyal ve ahlâkî tahribatların başlayacağı yerden haber veriyor. Avrupa’nın kuzeyinden çıkan dinsizlik hareketinin henüz kıvılcımları savaşla birlikte ABD’ye sıçramadığı zamanlardan… Bu dinsizlik hareketinin son seçimlere Kamalla Harris ile yansıması da ayrı bir tevafuk olsa gerek.

“Avrupa komiteleri içinde en şiddetlisi ve en tesirlisi ve bir cihette en kuvvetlisi, cins-i lâtif ve zayıf ve nazik olan kadınların Amerika’daki Hukuk ve Hürriyet-i Nisvan Komitesi olduğu, hem milletler içinde az ve zayıf olan Ermenilerin komitesi, gösterdikleri kuvvetli fedakârâne vaziyetle bu müddeâmızı teyid ediyor.”2

Erkek istibdadının ifratından doğan bu hürriyet hareketinin Marksistlerce istismarı ve bu düşünce ile 1950’lerden sonra giriştikleri tahribatlar elbette farklı çalışmanın konusudur.

Konumuza dönelim… Bediüzzaman’ın siyaset, tarih, sosyoloji ve iktisat telakkilerini Risale-i Nurlar’dan araştıranlar, Üstad’ın kendi zamanını dikkatlice, titiz ve tüm boyutlarıyla okuduğunu göreceklerdir. Hürriyet ve demokrasiye bağlı olarak siyaseten iki bloğa ayrılmış bir dünyayı, ilk olarak eserlerinde o tahlil ediyor. Hürriyet ve demokrasinin gereği olan din ve vicdan hürriyetinin Batı Bloğu içinde oynadığı rolden bahsederken;

“... hakaik-i Kur’âniyeye dayanmak ve bütün âlem-i İslâm’ı arkasında ihtiyat kuvveti yapmak ve uhuvvet-i İslâmiye ile 400 milyon kardeşi bulmak ve Amerika gibi din lehinde ciddî çalışan muazzam bir devleti kendine hakikî dost yapmak, iman ve İslamiyet’le olabilir.”3 Demokrat Parti’nin kurmaylarına stratejik siyaset dersleri veriyor.

Amerika’nın müstebit Kemalizm’e bedel din lehinde olacağını, bütün Müslümanları kucakladığını ve Amerika ile birlikte dört yüz milyonluk İslâm dünyasını da yanına almalarının yolunu gösterirken; elbette ki ABD’nin esas aldığı hürriyet ve demokrasi üzerinden hareket ediyordu.

Sakın şu yanlışa düşmeyelim. Bediüzzaman’ın siyasetle alâkasız olduğunu ve hatta mümkün olduğunca siyasetten uzak durduğu biliyoruz. Burada, dünyanın süpergücünü, insaniyeti mahveden küresel dinsizlik cereyanlar karşısında Müslümanlarla aynı safa davet ediyor, ki bu davetin orijinali hadis-i şeriflere dayanır.

“İşte, bu günde meydana çıkan bu dehşetli cereyanı, ancak ve ancak Hıristiyanlık aleminin Müslümanlıkla ittihadı, yani İncil, Kur’ân ile ittihad ederek ve Kur’ân a tâbi olması neticesi elde edilecek semavî bir kuvvetle mağlup edileceği iş’ar buyuruluyor ki, Hazret-i İsa Aleyhisselamın da vüruduna [gelişine] intizar etmek zamanının geldiğini mana-yı işarî ile ihtar ediyor. Mesmuata [işitilene] göre, bugünkü Amerika, aktar-ı âleme tetkikat için gönderdiği dört heyetten birisini, bugünkü beşeriyetin saadetini temin edecek salim bir din taharrisine [arayışına] memur etmişti.”4

Amerika, çocuklarını din ve geleneklerinden koparan ,Avrupa’nın kuzeyinden dünyaya yayılan dinsiz Marksizm felsefesine karşı çare arıyor. Ülkesini ve millî birlik-beraberliğini; Çingiz kadar çapulcu, Hülagu gibi tahripkâr ve insan hayatına düşman bir belaya karşı, dünya düzeyinde araştırma yaptırıyor. Keyfinden dünyanın dört bucağına heyetler göndermiyor, ABD hükümeti.

Türkiye’yi müstebit Kemalizm’den kısmen kurtaran, komünizme karşı hürri-yet/demokrasiyi savunan ve İngiliz/Fransız sömürgeciliğine engel olmak isteyen Bir Amerika Demokrasisine Demokratları teşvik eden Bediüzzaman’ı, hakiki demokratların dikkatlice okumaları gerekiyor, kanaatindeyiz.

Dipnotlar:

1- Mektubat, s. 29.

2- Lem’alar, s. 267.

3- Emirdağ Lâhikası, s. 538.

4- Emirdağ Lâhikası, s. 96.

Okunma Sayısı: 1432
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Doğu Batı

    30.11.2024 11:21:53

    @mustafagüreldi: İlimden, aktüaliteden, dünya siyasetinden, risale-i nurdan kopuk bir yorum yazmışsınız. Siz de Risale-i Nuru referans göstererek cevap yazabilirsiniz. Fakat bu yazı neden yazıldı demeniz, sizi medeni ölçülerin dışına çıkartmaz mı?

  • Mehmet

    29.11.2024 17:38:06

    Müsbet (demokrasi, hürriyet,barış taraftarı) olan 1’nci Amerika,1’nci AB misyonları gereği hristiyanların şahsı manevisi İslamiyetin şahs-ı manevisiyle omuz omuza verip ancak bu güçlü ve sağlam birliktelik ile, küresel deccaliyeti dinsizliği tahribi temsil eden bozuk 2’nci Avrupa anlayışındaki yapıyı yenebilir baş edebilir.

  • Mustafa Güreldi

    28.11.2024 20:51:02

    Yapılan yorum Risale-i Nura dayandırılarak yapılan şahsi bir yorumdır.kişisel bir yorumdur.Risale-i Nur böyle diyor denemez.Şahsi yorumlar genelleştirilemez.Arkası ne gelecek bilemiyoruz.Görmeden bir şey söylemek doğru olmaz.Ama Risale-i Nurun tamamı nazara alınmadan ve ehliyetli bir ekip tarafından kaleme alınmadan Risale-i Nur böyle diyor denemez denilmemeli.şahsi yorumdur dogruda yanlışta olabilir.şunlarıda söylemek isterim.sefih medeniyeti daha tehlikeli gören,dünyanın her yerine menfaati için parmak sokan,Türkiye'deki kemalislerin ve ihtilallerin arkadında olan,bugün bütün dünyanın gözü önünde İsrail'e destek vermeye devam eden bir devletin bu haliyle tramp gelse Harris gelse değişmeyeceği bir gerçek.zamanla birinci Avrupa manasındaki müsbetlerin hakim olması inşallah.bu gün bu yazının niçin yazıldığınıda anlayamadım.ne ihtiyaç vardı.temenni ayrı realite ayrı.bekleyip görelim.

  • Demokrat Avrupa

    28.11.2024 14:36:29

    Ikinci Avrupa menşeli global dinsiz marksist cereyanın Londra`nin yanısıra ayni zamanda da merkezinin New York oldugu unutulmamalı. Bu yapılmadığı takdirde yanlış kıyaslamalarla beraber yanlış sonuçlara varılıyor. Bu yanlış sonuçlardan kaynaklanan durumdan da Amerika`dan gelen herseyi müsbet görme meyli uyanıyor. Bu da insanların analiz kabiliyetlerini körelterek yanlış tarafta yer almalarına sebep oluyor maalesef...

  • Ali Üç

    28.11.2024 14:35:40

    Daha devamı gerekiyor efendim

  • Hikmet

    28.11.2024 14:34:34

    Orjinal yaklaşımlar. Lakin isbata muhtaç noktalar çok.

  • Hüseyin T

    28.11.2024 14:26:55

    Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur’da vurguladığı “adalet-i mahza” ve “adalet-i izafiye” kavramları, evrensel değerlerin İslami bir yorumudur. Amerikan demokrasisi ise evrensel insan hakları ve özgürlükler üzerinden şekillenmiştir. Her iki sistem de, farklı temellere dayanmasına rağmen, çok kıymetli hocamızın da ifade ettiği gibi, insan haysiyetini koruma konusunda benzerlik taşır. Bediüzzaman Said Nursî’nin özgürlük, adalet ve toplumsal barış hakkındaki görüşleri de, Amerikan demokrasisiyle bazı yönlerden benzerlikler taşır. Ancak Üstad Said Nursî’nin anlayışı, İslamî bir perspektifle şekillenmiş manevi bir boyut içerirken, Amerikan demokrasisi daha çok seküler ve bireysel bir temele dayanır. İkisinin ortak noktası, insan hakları ve özgürlüklerin korunmasına verdikleri önemdir. Bu da, farklı sistemler arasında köprüler kurulabileceğini gösterir.

  • Lazgin Demir

    28.11.2024 13:53:46

    Üstad hazretlerinin ABD lehindeki ifadeleri gereksiz yere çok tenkid ediliyor. Anakronizme düşen bu tenkid hastalarının, bu ifadeleri anlaması için o döneme hayalen gitmesi ve üstadın şu ifadelerini de nazara alması elzemdir. " Meselâ: Bir hınzır seni boğuyor, bir ayı da onu boğuyor. Ayının bağrına dürtmekle kendine musallat etmek, akıldan ziyade cünundur. Zâten bir cinnet-i müstevliye dünyaya dağılmıştır. (Rumuz)"

  • Hüseyin İlhan

    28.11.2024 13:52:58

    Aziz üstadımızın verdiği içtimai dersleri olan lahikaları iyi tahlil ettiğimizde neyin ne olduğunu anlar ve şaşırmayız.Amma siyasal islamcı taifesinin hadiselere bakışı gibi bakarsak dostta,düşmanda sıksık değişir.Kısaca 'Şahın zulmü,Hz.Ömer'in zulmünü geçti,diyen Humeyni için islam kahramanı diyerek bizlere fazilet dersi verenlerin geldiğ noktaya kir bakalım.'İsrail bize,biz İsrail'e muhtaç,mışız. Sizce de öylemi ehli iman kardeşlerim.

  • Lazgin Demir

    28.11.2024 13:47:43

    Üstad hazretlerinin Amerika lehine olan ifadeleri "Düşmanın düşmanı, düşman kaldıkça dosttur; düşmanın dostu, dost kaldıkça düşmandır.(Hakikat Ç.) kaidesine binaendir. Kızıl ejderha her tarafı istila ederken elbette Amerika taraftari olmak elzemdi. Çünkü ABD milletleri madden sömürürken, sscb hem madden sömürüyor hem de manevi değerlerini tahrip edip parçalıyordu. Sscb yıkıldı, stalinden kaçan Troçkistler de ABD ve AByi uzun bir süreç içersinde fikren dönüştürdu. Ve nihayetinde ABD ve Avrupa ekseriyetle neobolseviklerin tahakkümü altına girdi. Şimdi ise Rusya ve bazı Avrupa ülkeleri bu tahakkümden kurtuldu. ABD ise kurtulmak üzere.

  • Lazgin Demir

    28.11.2024 13:40:58

    Bu endişeyi teselliye medar; Âlem-i İslâm'ın tam intibahıyla ve Yeni Dünya'nın (Amerika'nın), Hristiyanlığın hakikî dinini düstur-u hareket ittihaz etmesiyle ve Âlem-i İslâmla ittifak etmesi ve İncil, Kur'ana ittihad edip tâbi' olması, o dehşetli gelecek iki cereyana karşı semavî bir muavenetle dayanıp inşâallah galebe eder. Emirdağ Lahikası-1

  • Ali

    28.11.2024 13:27:40

    Zamanımızdaki araştırmacıların bilmeleri gereken önemli bilgiler. Toplumumuz ne ABD yi ve ne de Avrupa’yı bilmiyor. Yazılan çizilenler hayali şeyler.

  • Ali ihsan

    28.11.2024 13:24:49

    Bu dinsizlik hareketinin son seçimlere Kamalla Harris ile yansıması da ayrı bir tevafuk olsa gerek. “Avrupa komiteleri içinde en şiddetlisi ve en tesirlisi ve bir cihette en kuvvetlisi, cins-i lâtif ve zayıf ve nazik olan kadınların Amerika’daki Hukuk ve Hürriyet-i Nisvan Komitesi olduğu, hem milletler içinde az ve zayıf olan Ermenilerin komitesi, gösterdikleri kuvvetli fedakârâne vaziyetle bu müddeâmızı teyid ediyor.”2 Çok garip ve düşündürücü… Kaleminize sağlık.

  • Mehmet

    28.11.2024 12:03:09

    Dünyaya ve özellikle Türkiye’ye 1945/50 ‘lerdeki gibi müsbet Amerika, demokrasisini ve hürriyetini yayarken , 21 yüzyılda tekrar,dünyaya ve kendisine musallat olan 2.Avrupanın küresel Marksizmi, dinsizliği temsil edenlerin zincirinden kurtaracak demokratlar asli olması gereken demokrasi hürriyet barış/güven vazifelerine dönecek, döndürmek için mücadele edecektir.

  • S.topuz

    28.11.2024 10:22:57

    ..."İkinci vechi şudur ki: Şahs-ı İsa Aleyhisselâm'ın kılıncı ile maktûl olan şahs-ı Deccal'ın teşkil ettiği dehşetli maddiyyunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevîsini öldürecek ve inkâr-ı uluhiyet olan fikr-i küfrîsini mahvedecek ancak İsevî ruhanîleridir ki; o ruhanîler, din-i İsevî'nin hakikatını hakikat-i İslâmiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağıtacak, manen öldürecek. Hattâ "Hazret-i İsa Aleyhisselâm gelir. Hazret-i Mehdi'ye namazda iktida eder, tâbi' olur." diye rivayeti bu ittifaka ve hakikat-i Kur'aniyenin metbuiyetine ve hâkimiyetine işaret eder." Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 587 🙌🌹🤲🌹☝️🌙😪😭😥😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    28.11.2024 10:21:58

    ..."ONÜÇÜNCÜ MES'ELE: Kat'î ve sahih rivayette var ki: "İsa Aleyhisselâm büyük Deccal'ı öldürür." Vel'ilmü indallah, bunun da iki vechi var: Bir vechi şudur ki: Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidracî hârikalarıyla kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden o dehşetli Deccal'ı öldürebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak hârika ve mu'cizatlı ve umumun makbulü bir zât olabilir ki: O zât, en ziyade alâkadar ve ekser insanların peygamberi olan Hazret-i İsa Aleyhisselâm'dır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 587 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😪😭😥😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Pelin Kurukahveci

    28.11.2024 09:04:24

    1950'de Türkiyeye yapılan Marshall yardımını da iyi irdelemek gerekiyor. Neden yapıldı? Türkiye böylece bir Amerikan pazarı haline mi getirildi?

  • Pelin Kurukahveci

    28.11.2024 09:01:49

    Şimdi bu ABD nasıl oluyor da dünyaya özgürlük getirmiş oluyor? Bu söylem amerikanın resmi propagandasıdır.

  • Pelin Kurukahveci

    28.11.2024 09:00:57

    2. Dünya savaşında atom bombasını kullandılar. Vietnam da, Afganistan ve Irak'ta insanlık dışı vahşeti yaşattılar.

  • Pelin Kurukahveci

    28.11.2024 08:57:36

    ABD 1. Dünya savaşına İslam dünyası aleyhine müdahale etmiş, hilafet ortadan kaldırılmış, islam coğrafyası perişan vaziyete düşürülmüştür.

  • Pelin Kurukahveci

    28.11.2024 08:54:06

    Wilson ilkelerine göre Anadolu çok daha küçük bir alana sıkıştırılmış durumdaydı.

  • Pelin Kurukahveci

    28.11.2024 08:53:30

    2. Dünya savaşı biterken Wilson ilkeleri ile İslam dünyası paramparça edilmiştir. İslam dünyasının kalbinde Ermenistan ve İsrail gibi 2 hançer Wilson ilkelerinin eseridir.

  • Necati

    28.11.2024 05:47:08

    Evet ABD gibi bir gücü İslâmiyet lehine ciddi olarak sevk edebilmek, Türkiye demokratlarının bu güç ile Demokratik, ahlâkî, ekonomik hatta askeri ve sosyal sağlam ilişkiler kurmasından geçiyor. Eskiden beri ABD tüm dünyadan müslümanlara kucak açarak Kendi ülkesinde rahatça iş bulmasına, iş kurmasına, dinini hür bir şekilde yaşamasına imkan sağladı, Ahir zamanın dehşetli dinsizlik, kominizmin dünyayı istilâ etmesine engel olunmasında çok büyük faydaları oldu.Üsdat hazretleri bütün bunları görerek, bilerek ABD'nin ciddi dostluk kurulmasına vurgu yaparak müslümanlara ve demokratlara da yol gösteriyor. Fakat bütün olması gerekenler geçtiğimiz dönemlerde ABD demokrasi sinde ve Türkiye Demokrasisinde yeterince olmadı. Bundan sonra daha güzel gelişmeler olacak gibi bir şey anladım bu yazıdan fakat nasıl olacağı açık net yazılmamış. Tramp bunu yapar mı demek istiyor acaba yazar?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı