"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman ve Amerikan demokrasisi… (II)

Şükrü BULUT
29 Kasım 2024, Cuma
Amerikan Demokrasisinin farklarına değinirken; kapital sahiplerinin küresel hürriyet düşmanlarıyla olan ittifaklarından da bahsetmiştik. Amerika’nın günümüzün kapital merkezi olduğu tartışılmıyor.

Bu önemli konuyu, Yeni Asya Neşriyat’ın yayınları arasında çıkan “Doların Efendileri” kitabına havale edelim. Kapitalin bilhassa Avrupa’dan bu kıtaya geçiş serüveni, kapital sahiplerinin hürriyet ve demokrasiye karşı kurdukları bankalar ve işbirlikleri, evliliklerle kuvvetlenen küresel aileler ve birçok ilginç hususu merak edenler oradan okuyabilirler.

Bizi ilgilendiren nokta; materyalizm veya Marksizmin Amerika sermayedarları ile ittifak kurup demokrasiye karşı savaş açmalarıdır. Savaşın başladığı 1832 ile 2024 arasındaki seyri, demokrasi tarihçileri yazacaklardır. Ahlâkın çok zayıfladığı, ahirete imanın sıkıntıya girdiği ve dünya hayatının neredeyse tapınılacak noktaya gelişiyle birlikte, demokrasi karşıtları dünyanın dört bir yanında organizeli kapitalist çetenin desteğiyle büyük savaşlara girmiş durumdalar. Bu savaşın en büyükün de Çin’de başlayacağını, ruhlar çoktan hissetmeye başladılar. Globalce, Marksist felsefenin rehberliğinde, ekserisi Yahudî sermayedarların desteğinde ve teknolojinin son harikalarını kullanan demokrasi düşmanlarına karşı bir devletin veya coğrafyanın yekbaşına mücadele edemeyeceğini, Said Nursî Mektubat isimli eserinde genişçe anlatıyor. Devletler üstü, semavî dinlerin ittifakında ve fıtratı müdafaa çerçevesinde kurulacak bir beraberliğin dışında, hiçkimsenin yalnızbaşına demokrasi karşıtlarını mağlup etmeleri mümkün olmayacağına göre, günümüz Amerika ve müttefiklerinin hâlleri en uygun olanı olsa gerek…

Bediüzzaman’ın Avrupa ikidir, fikri burada da bize ölçü olacaktır. Müsbet ve menfî olmak üzere iki Amerika’dan da bahsedebiliriz. Birinci Dünya Savaşı’nı İngilizlere ve İkinci Dünya Savaşı’nı Sovyetlere kazandıran Amerika’dan bahsetmiyoruz. Haim Naum’u Türkçülük etiketiyle Kemalistlere hediye eden Amerika’dan da. Ülke idaresine hakim olan Yahudî sermayesinin dümen suyundan çıkamadığından; İsrail’in Filistin ve komşularına yaptığı zulme destek Amerika mevzumuz dışında…

Amerika’nın dünyanın en kuvvetli askerî, ticarî ve teknolojik güce sahip olduğunu unutmayarak Birinci Amerika’nın semavî dinlere, demokrasiye ve fıtrata bağlılığından bahsediyoruz. Donald Trump’ın dindarlığından bahsedenler; Hristiyanların dine taraftar başkanlarına « …belki Hazret-i İsa Aleyhisselâmın bir mukaddes vekili diye, o enaniyete bir kudsiyet verir. Onun için, dünyaca en büyük makam işgal eden Hıristiyan havasları, tam dindar olabilirler. Hatta Amerika’nın esbak Reis-i Cumhuru Wilson ve İngilizlerin esbak Reis-i Vükelası Lloyd George gibi çoklar var ki, mutaasıb birer papaz hükmünde dindar oldular.1 Mesih nazarıyla baktıklarını da unutmamalıdırlar.

Söz Donald Trump’a gelmişken şu husus da belirtelim. Bediüzzaman, büyük davaların fânî şahıslara bırakılmayacağından bahsediyor. Dava demokrasi, hürriyetler, insaniyet ve semavî dinler ise kişilerin ismi burada sıraya giremez. Ölümün pençesindeki fânî, güzel şeylere sebep olabilir. Türkiye demokrasimizin ayağa kalkamamasının bir sebebi de; Trump kadar yürekli ve halkla iç içe bir parti başkanının meydana çıkamayışı olamaz mı ? Amerikan siyaseti hem demokrasiyi bir zafer olarak görme, hem küresellerin entrikalarıyla içiçe yaşama ve hem de halklarına ihanet edenler cihetiyle Avrupa demokrasisine hiç benzemiyor.

Amerika halkı, Avrupalıların yaşadıklarını –dedeleri itibariyle- yaşamadıklarından biraz daha cesur davranabiliyorlar. İkinci Dünya Savaşı hezimeti ve ardısıra barışla geçen yetmiş sene, Avrupa’yı sosyal çatışmalarda hem tedbire ve hem de tedirginliğe itiyor, diyebiliriz. Dünyevîleşme, rahatlarının bozulma korkusu ve kendi değerlerinin tahrip edilmesine seyirci kalan bir Avrupa; maalesef millî kimliği ile birlikte sosyal marksistlere karşı demokrasi kimliğini de tehlikeye soktu. Halbuki Amerikadaki demokrasi sevdalıları; Almanların İkinci Dünya Savaşı sırasındaki medenî cesareti gösterebildiler. Bir mektubunda Bediüzzaman onları şu cümlelerle tavsif ediyor.

“[...] resmî ilânıyla, ‘Allah’a istinad edip dinsizliği kaldıracağım, İslâmiyeti ve İslâmları himaye edeceğim’ diyen bir hükümet yüz milyon küsur iken, dört yüz milyona yakın nüfusa hükmeden bir diğer devlete ve dört yüz milyon nüfusa yakın ve onun müttefiki olan Çin’e ve Amerika’ya ve onlar ise zahîr ve müttefik oldukları olan bolşeviklere galibâne, öldürücü darbe vuran o hükümetteki muharip cemaatin şahs-ı manevisiyle[...]”2

Dipnotlar:

1- Emirdağ Lâhikası, s. 104.

2- Kastamonu Lâhikası, s. 54.

Okunma Sayısı: 1236
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    30.11.2024 01:57:31

    Neden demokrasi konulu yazılarınızda hep Trump'a güzellemeler yapmadan geçemiyorsunuz." Türkiye demokrasimizin ayağa kalkamamasının bir sebebi de; Trump kadar yürekli ve halkla iç içe bir parti başkanının meydana çıkamayışı olamaz mı ?" Burda ne demek isteniyor Yani ABD de Trump yokken demokrasi işlemiyor muydu, yada Trump gelince mi ABD demokrasisi ayağa kalkmış olacak.? Daha önce de geldi İslâmiyet ve insaniyet adına hangi güzel icraatları yaptı.?????Bizim bildiğimiz en büyük Yahudi dostu olan Kudüsü İsrail'in başkenti ilan eden ve yeni kabinesini de Yahudi taraftarları ve küresel zenginlerden oluşturan Trump lehinde yazılar yazmanızın hikmetini anlamış değiliz.

  • Mehmet

    29.11.2024 17:41:53

    Müsbet (demokrasi, hürriyet,barış taraftarı) olan 1’nci Amerika,1’nci AB misyonları gereği hristiyanların şahsı manevisi İslamiyetin şahs-ı manevisiyle omuz omuza verip ancak bu güçlü ve sağlam birliktelik ile, küresel deccaliyeti dinsizliği tahribi temsil eden bozuk 2’nci Avrupa anlayışındaki yapıyı yenebilir baş edebilir.

  • Rehanur

    29.11.2024 17:21:23

    Amerika’yı yapı olarak AB den ayırsanız da, milliyet ve din olarak Avrupalıdır. Avrupa değerlendirmelerinden çok uzak tutmamak gerekir. Başarılar diliyorum.

  • Süleyman

    29.11.2024 17:07:01

    Amerika’nın önayak olduğu bunca zulümden sonra Amerika Demokrasisinden bahsetmek size zor gelmiyor mu, hocam…

  • Nurefşan Bulut

    29.11.2024 16:31:33

    Said Nursi’nin Demokrat Parti döneminde işaret ettiği Amerika’nın özellikleri önemli.

  • Salih

    29.11.2024 15:11:41

    Demokrasinin tıpkı din ve diğer insani temel değerler gibi bütün siyasetlerin merkezi olması gerekiyor. Doğru tanımlanmalı ve varlığı/yokluğu tartışılmamalı. Aynen hürriyet gibi.

  • Ali. Rıza

    29.11.2024 10:56:44

    Beşinci Notadaki Avrupa tariflerini aynen Amerika için de düşünmek şart. Eksiğimiz Amerika’nın tarihini ve şartlarını bilmeyişimiz. Kaleminize sağlık hocam.

  • Ali

    29.11.2024 10:52:32

    Çok önemli bir tahlil. Ufuk açmış. Allah razı olsun.

  • [email protected]

    29.11.2024 08:11:39

    Çok güzel bir yazı olmuş Emeğinize sağlık Şükrü bey Sağlıklı ve bereketli cumalar

  • S.topuz

    29.11.2024 06:28:28

    ..."Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken; âlem-i semavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Külli Şey'in va'dine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem Kàdir-i Külli Şey' va'detmiş, elbette yapacaktır.".. ..."Hazret-i İsa Aleyhisselâm geldiği vakit, herkes onun hakikî İsa olduğunu bilmek lâzım değildir. Onun mukarreb ve havassı, nur-u iman ile onu tanır. Yoksa bedahet derecesinde herkes onu tanımayacaktır."... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 57 - 😢🕊🕊🕊 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😥😭😪😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    29.11.2024 06:25:15

    ..."Medeniyetin günahları iyiliklerine galebe edip seyyiatı hasenatına racih gelmekle, beşer iki harb-i umumî ile iki dehşetli tokat yiyip, o günahkâr medeniyeti zîr ü zeber edip öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşâallah istikbaldeki İslâmiyet'in kuvveti ile medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi de temin edecek. Evet Avrupa'nın medeniyeti fazilet ve hüda üstüne tesis edilmediğinden, belki heves ve heva, rekabet ve tahakküm üzerine bina edildiğinden, şimdiye kadar medeniyetin seyyiatı hasenatına galebe edip, ihtilalci komitelerle kurtlaşmış bir ağaç hükmüne girdiği cihetle; Asya medeniyetinin galebesine kuvvetli bir medar, bir delil hükmündedir. Ve az vakitte galebe edecektir." Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Tarihçe-i Hayat - 94 - 😢🕊🕊🕊🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😪😭😢🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    29.11.2024 06:06:05

    ..."Hem Deccal'ın rejimine ve teşkil ettiği komitesine ve hükûmetine ait garib halleri ve dehşetli icraatı, onun şahsıyla münasebetdar rivayet edilmesi cihetiyle manası gizlenmiş. Meselâ: "O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnız Hazret-i İsa (A.S.) onu öldürebilir, başka çare olamaz." rivayet edilmiş. Yani, onun mesleğini ve yırtıcı rejimini bozacak, öldürecek; ancak semavî ve ulvî, hâlis bir din İsevîlerde zuhur edecek ve hakikat-i Kur'aniyeye iktida ve ittihad eden bu İsevî dinidir ki, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın nüzulü ile o dinsiz meslek mahvolur ölür. Yoksa onun şahsı bir mikrop, bir nezle ile öldürülebilir." Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 581 - 🕊🕊🕊😢 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😪😭😢🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Mustafa-kemal

    29.11.2024 05:50:07

    Yolumuz belli.baṣkalarindan merhamet dilenmiyecegiz.siyaseti iyi kullanacagiz.küfrü birbirine kirdiracagiz.belalari savuṣturacagiz

  • Hüseyin T

    29.11.2024 00:52:01

    Üstad Bediüzzaman Said Nursi, hürriyetin İslam'ın temel prensiplerinden biri olduğunu vurgular. Ona göre, hürriyet bir nimet olup, insanın Allah’a kulluk etmesiyle anlam kazanır. Bundan dolayı , halkın iradesine saygı, adaletin sağlanması ve zulmün engellenmesi gerektiği üzerinde durur. Bu değerler, Amerikan demokrasisinin dayandığı temel ilkelerle örtüşebilir. Bediüzzaman Said Nursi, Hutbe-i Şamiye ve diğer eserlerinde, istibdat (baskıcı rejimler) ile hürriyet (özgürlük) arasında bir karşılaştırma yapar ve istibdadın insanlığın ilerlemesine mani olduğunu savunur. Ona göre, gerçek anlamda bir demokrasi, İslam’ın ruhuna aykırı değildir, çünkü adalet ve meşveret (istişare) ilkeleri İslam’ın temel unsurlarındandır. Bu açıdan bakıldığında, Amerikan demokrasisi gibi özgürlükçü ve halkın iradesine dayalı yönetim sistemleri, İslami değerlerle çatışmaktan ziyade, onlara yakın olabilir.

  • Demokrat Avrupa

    29.11.2024 00:27:31

    Birinci Amerika ve ikinci Amerika tabiri kafa karışıklığına bir nebze açıklık getirmekte. Amerika ile ilgili bu ayrımı yapmadığımız takdirde müsbet ve menfiyi bir birinden ayırt etmeden toptancılık ederek kanaat getirmek zorunda kalıyoruz. Bu bütüncül kanaat de ifrat veya tefrit alanlarında bizleri hareket etmeye zorlamakta….

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı