Merhaba sevgili çocuklar. Bu köşede sizinle bol bol tefekkür edeceğiz. Tefekkür de mi ne? Tefekkür, varlıklara ne anlam ifade ettiği üzerinde ayrıntılı ve derin düşünmemizi sağlar. Çok da zevklidir aslında, tıpkı oyun gibi ama hakikat. Tefekkür ile baktığımız zaman bir elma sadece elma değildir. Diyelim ki, güzel bir elmayı elinize aldınız. “Bu elmayı nereden aldın?” desem, “Marketten ya da pazardan” diyeceksiniz. “Peki oraya nereden gelmiş?” desem, “Toptancı getirmiş” dersiniz. Peki “O nereden almış?” desem, “Bahçeden ve ağaçtan” diyeceksiniz. Peki ağaç bizi tanıyor mu ki bize böyle bir iyilik yapmayı düşünebilsin? Bu çok komik olurdu. Ağaç diyemez ki “Ya ben bu çocuğu çok sevdim ona elma vereyim yesin sevinsin.”
Öyle ise elmayı bize gönderen biri var. Hem elmaya baktığımızda, rengi, kokusu, tadı ne kadar güzel. Onu koruyan, bozulmasını önleyen ince bir kabuğu var. İçi sulu, tatlı, ekşisi de var ama çok lezzetli ve faydalı. Ortada bu kadar güzel, sanatlı ve faydalı bir varlık varsa, onu meydana getiren biri var demektir. Onun kendi kendine böyle güzel var olması düşünülebilir mi? Elma, bizim ihtiyaçlarımızı bilen, bize kendini tanıtmak ve sevdirmek isteyen Rabbimizin ikramlarından sadece biriydi. Bir sonraki tefekkürde görüşmek üzere.