Gençleşeceksiniz
Hasta değilsiniz, anladım. Ama ihtiyarsınız. Koca dünyayı terk etmek zor olacak. Ama bu bir gerçek! Size dünya kadar sevgi ile ahiret hayatını sevdiren bir risale versem, bu risaleyi, yani Yirmi Altıncı Lem’a’yı okuyun desem. İnanın gençleşecek ve yeni bir hayat kazanacaksınız.
O bir bahr-i umman, bir tevhid bahri, bir birlik denizi. Allah’ın birliği ve dostluğu ile ilgili bütün sorularınız bu risalede. Yirmi Dokuzuncu Lem’a. İhmal etmeyin.
Allah’ın bizimle alakalı altı esmasının harika bir anlatımı. Ferd, Hayy, Kayyum, Adl, Hakem, Kuddus isimleri, yaratılışın sırrı onlarda. Bu esere hayranlık duyacaksınız. Yeniden doğacak ve hayata yeniden dokunacaksınız. Bu eser Otuzuncu Lem’a’dır. Okuduğunuzda sizi otuz yaşına getirecek, gençleştirecek.
Kur’ân Yolunu Gösteren Işıklar
Işık kaynaklarımız bitmez elhamdüillah. Şualar, size dünyada ve ahirette nur sağlayacak. Işığa ihtiyacınız varsa bu eseri mutlaka okuyun. Şavkından ayrılamayacaksınız.
Birinci Şua, aman Allah’ım? Kur’ân, Risale-i Nur’dan mı bahsediyor? Nasıl yani? O da ne demek? Ahirzamanda yolunu kaybedenlere Kur’ân yolunu gösteriyor da ondan… Yolu doğrudan Allah’ın rızasına, ahirete çıkıyor da ondan… Birinci Şua’yı okuyun siz.
Harika ve derin bir anlatım! Başta anlamadığınızı sanırsınız. Ama yok; okudukça o sizi kendi derinliğine çeker. Okudukça derin bir okyanusta yüzdüğünüzü sanırsınız. Okudukça ufkunuz daha da büyür. Okudukça siz Allah’ın birliğini daha iyi anlarsınız. İkinci Şua tevhidi anlayacağımız en kuvvetli risale.
Bir münacat ki o, bir duadır ki, bir yalvarıştır ki, bir yakarıştır ki, bir ağlayıştır ki… Sanki sözcükler değil, göz yaşı dökülüyor göklere... Bir kere olsun, bu münacat Risalesi olan Üçüncü Şua’yı okuyun siz.
Allah bize her konuda yeter; ama bu gerçek bu kadar güzel mi anlatılır Allah’ım! Bu nasıl bir risale! Altın harflerle yazılsa bu kadar harika olmaz. Allah’ın bize her iş için yeterli olduğunu, hiçbir konuda ama hiçbir konuda ağlamaya gerek olmadığını size bu risaleden daha iyi anlatacak başka bir kitap yoktur. Bu Dördüncü Şua sizi yenileyecek, size enerji verecek.
Çağımızı Tanıyalım
Peki hangi çağdasınız? Bu çağın bir Nemrut’u, bir Firavun’u, bir şeddadı yok mu sanırsınız? Bu çağı bir mücrim çağı kılan, ipleri eline alan, her türlü batılı, butlanı emreden bu asrın şeddad’ını nasıl tanıyacağız? Hangi ölçü ile? İşte bu ölçüler Beşinci Şuâ’da dostum.
Hele o Ayetü’l-Kübra var mı, Kanatın anahtarı cebinde mi hey okuyucu kardeşim; seyyah mısın nesin, o da ne? Bir seyyareye binmişsin, kâinat üzerinde geziyorsun. O yıldız senin, bu yıldız benim. Eyvallah! Her şeyi konuşturuyorsun! Her şey Allah diyor. Yedinci Şua sizi bekliyor.
Ahiret akidesini tam anlamak için Dokuzuncu Şua’yı mutlaka okumalısınız. Gençler, yaşlılar, kadınlar, çocuklar, hastalar… Ahirete inanınca neler değişiyormuş, bir görün!
Denizli Hapsinde Bediüzzaman’ın kaleminin ucundan dökülen bir risale: Meyve Risalesi.. İmanın meyvelerini bahar meyveleri gibi sunuyor. İmanın dünyada ve ahirette ne eşsiz meyveleri olduğunu gelin bu risaleden öğrenin. On Birinci Şua’yı okuyun.
On İki, On Üç, On Dördüncü Şualar, üzerimize bir çamur atıldığında kendimizi nasıl savunacağız? Bu ipuçlarını yakalayabileceğimiz eserler. Bediüzzaman kendisine atılan suçları, çamurları, ithamları nasıl savmış? Bir destan okuyacaksınız.
Tevhid denizinden bir başka koy da On Beşinci Şuadır. Koy sizi alıyor, tevhidin engin sularında gezdiriyor. Tevhidle doluyorsunuz. Tevhidle oluyorsunuz. Ve gerekirse tevhidle ölüyorsunuz. Bu lezzeti tadın dostum siz.