Zeki bey: “Mehdî Hazretleri hakkında Risale-i Nur’un dışında haber veren âlim var mıdır?
Mustafa İsmet Garibullah
Mustafa İsmet Garibullah Hazretlerinin, ilham eseri Risale-i Kudsiye adlı manzum ve kıymetli bir eser vardır. Kendisi, Yunanistan sınırları içinde bir Balkan yarımadası bulunan Yanya doğumludur. Hicrî 1216’da Yanya’da doğmuş, Bediüzzaman Hazretlerinin doğum tarihinden yaklaşık 4-5 sene kadar önce 1289’da vefat etmiştir.
Mevlâna Halid Bağdadî Hazretlerinin Mekke’deki halifesi olan Abdullah Mekkî Hazretlerine intisaplı olup, Ebu Kubeys dağındaki dergâhta yetişti. Şeyhinin vefatından sonra Anadolu’ya geldi.
Garibullah Hazretlerine 1861 yılında vefat eden Sultan Abdülmecid Han da intisap etmiştir. Sonraları, önce İstanbul Koca Mustafa Paşa civarında, sonradan da Fatih Çarşamba’da hâlen kabrinin de bulunduğu İsmet Efendi Dergahı’nda hizmet etmiştir. Rahmetullahi Aleyh...
Arayan İnşallah Bulur
Mustafa İsmet Garibullah Hazretlerinin Risale-i Hamidiye’sinde bir mısra vardır ki, Mehdî Hazretlerini keşfetmiş olduğunu düşündürüyor. Mısra şudur:
“Bu zat bin iki yüz yılda müceddid olup kıldı, tarikleri bu tecdid.”
“Ki hatta bazı zat keşf itdi Halid Müceddid, gayrı yok, Mehdî müceddid.”1
Yani, “Bu zat Hicrî bin iki yüz yılında müceddid olmuş ve yolları yenilemiştir. Hatta bazı zat keşfetti ki, Mevlâna Halid Hazretlerinden başka müceddid olmayacak. Son Müceddid Mevlâna Halid Hazretleri olacak. Ancak Mehdî Hazretleri müstesna. Ardından Mehdî Hazretleri gelecek ve Mehdî Hazretleri müceddit olarak gelecektir.”
Muhyiddin İbni Arabî der ki: “Hz. Mehdî bir melek-i ilham ile hareket edecek, mezhep âlimlerinden farklı içtihatlarda bulunacak, bu sebeple özellikle mezhep mukallitleri fakihler onu tenkit edecek, yalnız elmas hakikatlerini takdir ettikleri için ona baş eğeceklerdir.”2
Mevdûdî de şöyle diyor: “Korkarım ki, Mehdî’nin getireceği yeniliklere karşı ilk feryadı basanlar; ulema ve sofîler olacaktır. Keza onun, alelâde bir adamdan farklı meziyetlere sahip bulunacağını ummaktayım3
Ashab-ı Kiram’ın dahi korktuğu ve şerrinden Allah’a sığındığı ahirzamandaki müceddid olan Hz. Mehdî dini hurafelerden arındırıp, dinin özü olan imana “Nebevî metotlar” ile hizmet edecektir.
En Fazla Yara Alan Dinî Değer
Ümmet Mehdî’yi son gelen âlimler arasında aramalıdır. Boyu şu kadar, endamı bu kadar olan bir kişiyi aramaktan çok; ilmi, edebi, irfanı ahirzaman yaralarına deva olan; insanı dinden çıkaran imansızlık meselesinde söz söylemiş, imanı asrın getirdiği enkazlardan temizlemiş ve imanı kurtarmış bir âlimi aramalıdır. Çünkü bu ahirzamanda en fazla yara alan dinî değer, iman olmuştur.
Nitekim Bediüzzaman da, “Rivayet-i Hadisiyede tecdid-i din hakkındaki ziyade ehemmiyet ise, imanî hakaikdeki tecdid itibariyledir.”4 diyerek bu meseleye ısrarla vurgu yapmıştır.
Mehdî Hazretleri, Hazret-i Resul-i Ekrem Efendimiz’in (asm) ahirzamanda geleceğini haber verdiği en ilgi çekici haberlerdendir. Haber kapalı verilmiştir. Teşbihli, mecazî ifadeler içerisinde bildirilmiştir. Açık metin yoktur. Dolayısıyla herkesin görebileceği netlikte bir haber değildir. İmtihan gereği inkâra da, sehve de kabiliyeti vardır.
Yani kişi Mehdî’yi yanlış da görebilir, inkâr da edebilir. Dinden çıkmaz. Bu mesele, peygamberlik meselesi gibi açık bir haber değildir. Dolayısıyla, onu gören, hizmetine yardımcı olan, onun nurunu mükâfaten fark edebilir. Başkaları fark edemeyebilir.
Gören söylerse başkalarına da yardımcı olur.
Ama esas olan hizmettir. Haber değildir. Yarın mahşerde hizmet varsa, imanını kurtarmışsa mizanı dolduracaktır. Hizmet yoksa Mehdî’ye ulaşmış olsa bile, mizanı boş kalırsa, dünyadaki bir iddianın hiç değeri olmayacaktır.
Dipnotlar:
1- Risale-i Hamidiye, 331. Beyit.
2- Futuhat el-Mekkiye, 66. Bab, 3/327- 328.
3- İslâm’da İhya Hareketleri
4- Kastamonu Lâhikası, s. 197.