"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Peygamber Efendimizin(asm) hayatında uhuvvet - 10

Müşerref Ünal
18 Kasım 2024, Pazartesi
Yeni Asya Neşriyat tarafından yayınlanan olan Mehmet Oğuz Reha Umurca’nın kaleme aldığı Âlemlere Rahmet Peygamberimizin Hayatı kitabı ve Uhuvvet Risalesi’nin taranması neticesinde oluşan yazı dizimiz boyunca Allah’ın ve Resullullah’ın bizlere şefkatle ve merhametle muamele ettiğine, Sahabelerin arasındaki uhuvvete, bizlerin de aynı hâl ile birbirimizle olmamız gerektiğine şahitlik ettik.

Haydi gelin bir kere daha kapılarını çalalım, Resullullah’ın sesine kulak verip son hutbesini, çağrısını anlamayıp kabul edip yaşamaya çalışalım.

Hz. Muhammed (asm) Mekke’nin fethinden sonra Medine’ye dönmüştür. Son hutbesini tüm insanlığa duyurmak üzeredir. Ancak Resullullah (asm) çok şiddetli bir humma hastalığına yakalanmıştır. Mübarek vücudu ateşler içindedir. Titremeleri içinde son hutbesine başlar. Resulullah (asm) Allah’a hamd ü sena edip şehadet ve tevhid kelimelerini okur. Her zaman yaptığı gibi Uhud şehitlerine de dua ettikten sonra şöyle devam eder: “Ey insanlar! Vefatımı düşünüp telâşa kapılmayın. Hangi peygamber ümmeti içinde ebedî yaşadı ki ben yaşayayım? Yakında Rabbime kavuşacağım. Siz de O’na kavuşacaksınız….” Ensar ve Muhacirlerin kardeşliklerine vurgu yapar. Karşılıklı fedakârlıklarından ve fazilet- lerinden bahseder. Ayrılığa düşmemeleri, birlikte hareket etmelerini ister. Ve devam eder. “Ey insanlar! Her şey Allah Teâlâ’nın ezelî iradesi içindedir. O’nun kaza ve kaderine rıza gösterin. Cenab-ı Hakk’a hile yapılamaz. Aksi takdirde zarara uğrayan sizler olursunuz. Ben size şefkatli ve merhametliyim. Sizler de bana kavuşacaksınız. Sizi Kevser Havuzunun kenarında bekliyor olacağım. Kim benimle orada olmak isterse elini ve dilini gereksiz işlerden sakınsın. Nimet ve kısmetlerin değişmesine sebep olan şey günah işlemektir. Âdil idareciler, insaflı yöneticiler ancak çoğunluğu salih toplulukların başında bulunur. Çoğunluk isyan edip günaha yönelirse idareci ve yöneticileri de zalim ve insafsızlardan olur.”1 Evet ilk nefeslerinde “ümmetî ümmetî” diyen, âlemlere Rahmet Hz. Muhammed (asm) son nefeslerinde de ümmetinin dünya ve ahiretlerini düşü- nüyordu. Onları yani bizleri ikaz edip sırat-ı müstakime çağırıyordu. Ensar ve Muhacir’i ve Sahabelerini bize örnek gösteriyordu. Sahabelerinin uhuvvetinin devamını istiyordu. Bizlerin uhuvvetinin devamını, beraberce hizmet etmemizi istiyordu. Sevmemizi, dilimizi ve elimizi gereksiz işlerden sakınmamızı, O’na Kevser Havuzunda kavuşmamızı istiyordu. Peygamberimize (asm) Kevser Havuzu’nda kavuşmak için; değmez mi nefislerden vazgeçmeye? Değmez mi gururumuzu susturmaya? Değmez mi hubb-u cahımızla savaşmaya? Değmez mi öfkemizi din- dirmeye? Değmez mi? Bizler sefalet ve dalâlet asrının müdakkik Risale-i Nur hâdimleri, inşallah hilâfet makamındaki Risale-i Nur’un nurunun altında sapasağlam uhuvvetimizle, beraberce Peygamberimize (asm) kavuşacağız.

Evet, Risale-i Nur mesleği Sahabe mesleğidir. Sahabeleri kardeş ilân eden Peygamber Efendimiz (asm), Sahabe mesleğini devam ettiren bizleri de kardeş ilân etmiştir. Allah’ın bizleri birbirimize kardeş olmayı emrettiği gerçeğini kabul etmek ile mecburuz. Yazı dizimizin sonunda son sözleri asrın müceddidi Bediüzzaman Said Nursî’nin ikazlarına bırakalım:

“‘Eyvah, eyvah! El-eman, el- aman! Ya Erhamü’r-Rahimîn, medet! Bizi muhafaza eyle, bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar, kardeşlerimizin kalplerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur’ diye hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryat edip ağladılar.

Ey demir gibi sarsılmaz kardeşlerim! Bana yardım ediniz. Meselemiz çok naziktir. Ben sizlere çok güveniyordum ki, bütün vazifelerimi Şahs-ı manevînize bırakmıştım. Siz de bütün kuvvetinizle benim imdadıma koşmanız lâzım geliyor. …”2 

“Kardeşlerimden rica ederim ki: sıkıntı veya ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuur- suzluktan arkadaşlarından sudur eden fena ve çirkin sözleriyle birbirlerine küsmesinler ve ‘haysiyetime dokundu’ demesinler. Ben o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim.”3

Dipnotlar:

1- Âlemlere Rahmet Peygamber Efendimizin Hayatı s. 884. - Mehmet Oğuz Reha Umurca- Yeni Asya- İstanbul - Nisan 2017.

2- Şualar, s. 523.

3- Lem’alar, s. 439.

Okunma Sayısı: 239
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı