"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neden Amerika demokrasisi?

Şükrü BULUT
18 Kasım 2024, Pazartesi
Yiğit düştüğü yerden kalkacaksa, kırk küsur seneden bu yana doğrulayamayan Türkiye demokrasisine paralel, sendeleyip duran Avrupa demokrasilerinin de maruz kaldığı darbeleri, mekânları, zamanları ve hâdiseleri dikkatlice gözden geçirmemiz gerekiyor.

Veya öncelikle, günümüz demokrasilerinin en büyük baş belası olan organizeli küresel Marksist kapitalistlerin veya demokrasi münafıklarının mahiyetlerinden kısaca bahsedelim. Küresel sermayeyi, “enternasyonalistler”in yardımıyla gizlice kontrollerine alan bu global cereyanın uydurduğu “Pazar Ekonomisine” müdahalelerle yardımcı olan Yeni Muhafazakârların düğmeye bastıkları “Amerikan Yüzyılı”ndan bahsediyoruz. 11 Eylül ihtilâlini, BOP’un mahiyetini, Arap Baharı’nı ve AB’yi çökertme projesi olan Ukrayna savaşının başladığı 2014 renkli devrimlerin mahiyetleri bilinmeden, Amerika demokrasisinin farklılığını öğrenemeyiz.

Hâdiseye hem demokrasimiz hem de AB demokrasileri cihetleriyle bakacağız. Türkiye’miz için Amerika demokrasisinin önemi tartışılmaz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında çok partili demokrasiye geçişimiz, hür Batı’yla hareket ederek komünizm musibetinden korunmamız, Marksist-Kemalist ihtilâllere rağmen demokrasimizi 1980’lere ulaştırabilmemiz gibi onlarca müspet neticesini burada sayabiliriz.

Bazı araştırmacılara göre, AB demokrasilerinin, küresel Marksistlerin tuzağına düşmelerine Türkiye sebep olmuş. Ronald Reagan-Margaret Thatcher-Helmut Kohl-Turgut Özal dörtlüsünün Marksist küreselcilerin kulüplerine dâhil olmaları, başta Almanya olmak üzere AB demokrasilerine ciddî zarar vermiştir, diyorlar. Türkler de diyebilirler ki, “Avrupa’da Helmut Kohl ile Margaret Thatcher gibi neoliberal politikacıların olduları yerde Özal’ın kıymeti mi olur?” Fakat 1970’lerin başında Dünya Bankası bünyesinde Kemal Derviş ile birlikte Neoliberallere katılan Özal’ın, ABD ve Asya ekonomileri (İslâm ülkeleri) arasında önemli bir köprü olduğu inkâr edilemez.

ABD’nin ve İngiltere’nin pazar ekonomicileri ve “Açık Toplumcu”ları, Özal ile ülkeye gönderdiği kadrolarla, yarım asra yakın sürecek bir sivil istibdadı inşa etmişlerdi. (Askerlerin “Bin sene devam edecek” dedikleri istibdat) Özal sayesinde Orta Doğu’ya taşınan çatışmalar, bilhassa Kuzey Irak problemleri, Türkiye merkezli Marksist Kürt yapılanması ve dinî cemaatlerin şiddetli bir istibdat altında paramparça edilmeleri, demokrasi düşmanı Kemalizm-Sosyal Marksizm’in işini harika biçimde kolaylaştırdı. Dindar siyasetçilerin eliyle dinî ve millî değerlerin katliamı bu dönemde gerçekleşti. Programın hazırlandığı merkezin ABD’deki Neoliberal enstitüler olduğunu bilmeyen araştırmacımız yoktur. Özal ile birlikte Türkiye’de ve diğer bazı Müslüman ülkelerde açılan özel okullardan Amerika’ya ve İngiltere’ye gönderilen elemanların kısa bir sürede dönüp demokrasi karşıtı projelerde vazife almaları hatta bazı yerlerde renkli devrimlerde öne geçmeleri, mutlaka araştırılması gereken bir unsurdur. Bu geleneği AKP aynen devam ettirdi. Hangi elemanların hangi okullardan Neoliberallerin entegrasyon programlarına gönderildiğini, AKP’nin bütün kurmayları biliyorlardı. Ta ki Neoliberallerle Neoconların yollarını ayırdıkları 2016 Temmuz’una kadar…

Yukarıdaki anahtar bilgileri internet ortamında teyid edebilirsiniz. Maksadımız, demokrasimizi önce 12 Eylül 1980’de Kemalizm’in eliyle mahkûm eden Neoliberallerin, 11 Eylül ihtilâliyle birlikte renkli devrimleri dünyamızın diğer kıtalarına nasıl taşıdıklarına işaret etmekti. Türkiye vasıtasıyla İslâm âlemi’ni ve Türkî ülkeleri yakalayan Neoliberaller, ellerindeki ticarî imkân ve sermaye ile de Avrupa siyasetini de parçalamaya başladılar. Ticaret ile AB’yi karıştırma işinin Çin üzerinden yapıldığını da unutmayacağız. Günümüz Çin’inin sermaye ve bağımsızlık cihetiyle ABD Neoliberallerinin emrine nasıl girdiğini merak edenler, Yeni Asya Araştırma Merkezi’nce yayınlanmış “Neoliberaller” kitabını okuyabilirler.

Avrupa’daki partileri parçalamada kullanılan Kızıl Yeşiller hareketinin mucidi Helmut Kohl olduğu gibi, PEGİDA’nın ve AfD’nin de mûcidleri Angela Merkel ve George Soros’un internetteki Avrupa vakıf ve enstitü çalışmalarından çıkarabilirsiniz.

Dünya demokrasi savaşının iki noktada başlama ihtimalini bekliyorduk: Brüksel veya Washington. Büyük Ortadoğu Projesi, kıta imalatının gizlice Çin’e taşınması ve nihayet Arap Baharı ile AB’yi istikrarsızlaştırabilen Neoliberaller, Ursula von der Leyen ile zafer bayraklarını Brüksel’e diktiler. Küresel müstebit cereyana karşı geriye Amerika kalmıştı. Millî ve demokrat Amerikalıların başlattıkları demokrasi savaşı kalmıştı. Yüzlerce mahkemeye ve iki-üç kez suikastlara rağmen ABD halkı, küresel istibdada veya demokrasi münafıklarına geçit vermedi. Tıpkı Andrew Jackson’ın zamanındaki gibi… Veya İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarındaki başkanlar gibi… Veya John Kennedy gibi…

Amerikan demokrasisine, inşallah devam edeceğiz...

Okunma Sayısı: 1898
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Yılmazcan

    19.11.2024 04:40:03

    Arap baharına "aslında Arap kışı " diyerek önemli bir tesbiti hadiseler yeni lken ortaya koyan yazarımız , Trump Amerikasının; gidişatı dünyada demokrasi lehine ve dini değerlerin yüceltileceği bir başlangıç olacağını anladım son makalelerinden. İnşallah. Ahir zamanın Kur'ani haberleriyle de örtüşüyor. Mevla görelim neyler.

  • Hüseyin T

    18.11.2024 17:44:34

    Demokrasi, herkes biliyor ki temelde kuvvetler ayrılığına dayanır. Çünkü bir kuvvetin yanlış yapmasını ancak başka bir kuvvet önler. Yoksa kuvvet söz ve nasihatten anlamaz. Amerika ve Avrupa'da yaşayan halklar bir kuvvetin aşırı güçlenip diğerlerini susturmasının nasıl büyük kötülükler doğurduğunu gördüler. Sosyal ve siyasal düzenlerini kuvvetler ayrılığı üzerine tesis ettiler. Bu önce fikir planında, sonra fiilen var oldu. Bizde ne fikir planında ne fiilen kuvvetler ayrılığı vardır. Tarihi uzun geçmişimiz hep bir kuvvetin daha doğrusu bir despotun yönetimi altında geçmiştir. Devlet veya devletin başı tanrının gölgesi sayılmıştır. Şimdi kâğıda yazsak da bir faydası olmayacaktır.

  • Burhan

    18.11.2024 14:45:11

    Neocon ve neoliberaller tekrardan ittifak etmişler diyebilirmiyiz? Ayrıca mahşerin 4 atlısı dediğimiz biden,macron,von der lehen ve zelenski Bunların abd deki seçimle beraber ittifaklarının bozulduğunu düşünmelimiyiz yoksa hala yeni kurulacak olan abd hükümetinin içinde yerleştirdikleri elemanlar mevcutmu?Bunu sormama sebep olan şey şudurki ,halen daha mahşerin 4 atlısının pervasızca ve yıkıcı açıklamaları .saygılar hocam yazılarınızı büyük bir heyecanla takip ediyorum inşallah bu yazılarınıza devam ediniz.

  • Ali Rıza

    18.11.2024 13:07:10

    AB demokrasisi İslami yaşayışa daha müsamahakar ve yakın biliyordum. Yanlış mı öğrenmişim.

  • Demokrat Avrupa

    18.11.2024 13:04:31

    11 Eylül, 12 Eylül, Arap baharı, BOP ve Ukrayna’da yapılan ihtilallerin mahiyeti anlaşılmadığı bir ortamda doğru demokrasilerin anlaşılması mümkün gibi görünmüyor…Demokrasiler başta eğitim olmak üzere, ilgi, çaba ve gayret istemekte. Bir de unutulmamalı ki demokrasiler kolay elde edilmediği için bedel gerektiriyor. Peki millet olarak bedel ödemeye hazır mıyız?

  • Hikmet

    18.11.2024 13:01:22

    Dünyada olup bitenler bileşik su kapları prensipleriyle meydana geliyor. Ne Amerikayı Avrupasız ve ne de Türkiyeyi Bayısız düşünmek çıkarımlara terstir.

  • Süleyman

    18.11.2024 12:51:25

    Said Nursinin İnsaniyet düzleminde, hristiyan Amerika Müslümanlara yardımcı olabilir. Geçmişte olduğu gibi.

  • Mustafa Said Kara

    18.11.2024 12:16:20

    En iyi ABD gücünü kaybeden ABD'dir. En iyi başkan da Amerikayı yıkıma götürecek olandır. Allah bize elinden Müslüman kanı eksik olmayan ABD'nin yerle yeksan olduğunu da göstersin. Amin.

  • Ahmet

    18.11.2024 11:05:44

    Bediüzzaman Amerika’dan müsbet bahsetmiştir. Türk demokrasisini Süfyanın pençesinden kurtaran da Amerika olduğuna göre. Nurcuların bu konuyu iyi belleyip ehliimana anlatmaları şarttır.

  • Mehmet

    18.11.2024 10:50:04

    Neoliberaller (sivillilik görünümde marksist darbecilik anlayışını devamını isteyenler) 1980 ihtilali sonrası ANAP-AKP (Özal -Erdoğan) eliyle ülkeyi maddi yönden ithal cennetine çevirttirerek Üretimin canına okuyup kamu özel işbirliği mega yatırımlar adı altında sermayenin küresel sermayeye akıttırılmasında ,manevi olarak cemaatleri kendi dönemlerindeki icraatlarına eklemleyerek her türlü imkanların verilmesiyle kötü fetvacı ederek içlerinin boşaltılmasına ve toplum nazarında yanlış anlaşılmalarına sebebiyet vermek gibi iki büyük yüklü günahlara teşne edilmeleri küresel cinayetçi marksist liberaller sayesindedir.

  • S.topuz

    18.11.2024 09:07:41

    ..."Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken; âlem-i semavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Külli Şey'in va'dine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem Kàdir-i Külli Şey' va'detmiş, elbette yapacaktır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 57, 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😭😢😪😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    18.11.2024 09:05:02

    ..."İşte böyle bir sırada, o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nüzul edecek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye ile birleşecek; manen Hristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılab edecektir. Ve Kur'ana iktida ederek, o İsevîlik şahs-ı manevîsi tâbi' ve İslâmiyet metbu' makamında kalacak; din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 57, 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😢😭😪😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Mustafa-kemal

    18.11.2024 05:19:10

    Aydinlandim.güzel tespitler

  • Sefer Akgül

    18.11.2024 00:22:28

    Isabetli tesbitler.

  • Salih

    18.11.2024 00:11:50

    Doğrudur. Yiğit düştüğü yerden kalkacaktır. Demokrasiye geçişimize yardımcı olmuş Birinci Amerika'ya bedel, yine ABD üzerinden gelen İkinci Amerika demokrasimize 12 Eylül ile müdahale etti. Amerika'daki müspet ve menfileri öğrenemeden, bu işleri takip iyice zorlaşıyor. Allah size kolaylık versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı