"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Amerikan demokrasisinin AB demokrasisinden farkı ne olabilir?

Şükrü BULUT
25 Kasım 2024, Pazartesi
Bu soruyu elbette, demokrasiyi doğru tarif eden ve yakın tarihimizdeki demokrasinin tekâmülünden haberdar olanlara soracağız.

İstibdat ile hürriyetin farkını bilemeyenler, İslâmiyet’i –hâşâ– istibdada müsait zannedenler, meşrutiyetçi demokrasileri cumhur demokrasilerinden ayırt edemeyenler ve klassik bolşevizmi otoriter idare kabul edenlere, başlığımızdaki soruyu zinhar soramayız.

Dünyamızın bir köye dönüştüğü ve mütemadiyen globalleşmeyi konuştuğumuz şu zamanda, iki kıta arasındaki demokrasi farklarının azalmasından bahsedenler de olacaktır. Belki de bu yazımızda; dünya siyasetini etkileyen küresel hareketleri dikkate alarak, zamanımızdaki demokrasi düşmanı global sermaye karşısında ABD ile AB’nin duruşlarını karşılaştıracağız. Yaşlı küçük kıtanın fıtrî şartları, insanî dağılımı, bugününü kısmen yönlendiren tarihi, Asya-Avrupa ile iç içeliği, İngiltere’nin yakın zamana kadar AB üyesi olması, fonlar üzerinden AB sermayesinin neoliberallerce Çin’e aktarılarak AB’nin küresel sosyal Marksistlere muhtaç hâle getirilmesi ve aynı zamanda AB’nin demokrasinin ana vatanı olması gibi çokça avantajlara/dezavantajlara sahip Avrupa, elbette bazı temel paradigmalar itibariyle ABD’den farklı olacaktı. Küresel Marksizm ve Amerikan Yüzyılcıları projesinde bir araya gelen Troçki’cilerin hazırladıkları BOP ve bu projenin hayata geçirilmesi için gerçekleştirilen 11 Eylül İhtilâli olmasaydı, belki de uzun uzadıya ABD-AB demokrasilerinin farklarından bahsetmeyecektik.

AB’nin bir barış ve demokrasi projesi olduğunda, araştırmacılar ve bilhassa siyaset tarihçileri ittifak ediyorlar. Lâkin Neoliberallerin; programlarını, Enternasyonalciler (Yeni Muhafazakârlar) olmadan global düzeyde gerçekleştiremeyeceklerini bildiklerinden, bu iki saldırgan Marksist hareketi Henry Kissenger ile Karl Popper’in müritleri Avrupa’da; Dünya Ekonomik Forumu (WEF) çatısı altında, İsviçre’nin Davos şehrinde koordine edeceklerdi. Başına da Yahudî asıllı ve Harvard’da Kissenger’e talebelik yapmış Klaus Schwab getirilip; demokrasi karşıtı ve sermaye kontrolündeki müstebit sivil küresel yapılanma dünya demokrasilerinin içini çürütmeye başlayacaktı. Dünya sermayesini entrika, korku ve iğfalle kısmen yönetenler, Çin yönetimini de yanında tutacaktı.

AB demokrasilerinin artıları arasındaki millîlik, tarih şuuru, rekabet, demokrasi bağlamında üçüncü ülkelerle işbirlikleri ve Rusya’ya komşuluk; AB’deki demokrasiyi daha hassas sınırlara mecbur bırakıyor. Yaklaşık doksan milyon insanın hayatına mal olmuş iki büyük dünya savaşından çıkarılan tecrübeler ile Eski Sovyetler’in geride bıraktığı acı tecrübeleri de bu daireye dahil etmeliyiz.

ABD demokrasisi; coğrafyası, farklı ırklardan/ dinlerden insanları barındırışı, adalet ve hürriyet ile başaramadığını kuvvetle yapması, Avrupa’dan buraya getirdiği sermayeyi kullanarak modern emperyalizmi tesisi, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, NATO ve diğer önemli küresel yapılanmalara ev sahipliği yapması cihetleriyle de, AB demokrasileri kadar sorumluluk üstlenmemiştir. Yakın tarihinde, bilhassa İngilizlerle birlikte karıştığı savaş ve çatışmaları incelediğinizde, bu husus daha açıkça görünür. İngilizlerin İkinci Dünya Savaşı öncesindeki devasa kuvvet, kaynak ve tarih tecrübelerini menfaatleri gereği Amerika ile paylaştıklarını ve dünkü Arap Baharı’na kadar bu ortaklıklarını (Neoconlar-Neoliberaller düzeyindeki ittifak) devam ettirdiklerini hatırlamalıyız. Menfî de olsa, bu imkânı Amerika demokrasisi kullanmıştı.

Marksist Neoliberallerin demokrasi münafıklıklarında kullandıkları hürriyetler, farklı kültürleri tek bir kültüre dönüştürme çabaları, tarihe düşmanlık veya tarihi itibarsızlaştırma, mülteciler ve yabancıları ırkçılığa karşı kullanmaları, millî kimlikleri tek Avrupa kimliğine indirgemek gibi icraatların; kıtadaki siyasetçilerini mağlubiyete götürdüğünü de belirtelim. Tek üye ülkesinin; millî ve dinî değerlerinde ısrarcı olması, içerdeki neoliberallerin organizeli hareketlerini boşa çıkarmıştır. Macaristan gibi…

Denebilir ki; barış ve demokrasi projesi olarak doğan AB’nin misyonu ve tekâmül seyri, bu demokrasi münafıklıklarına imkân vermiyor. Adaleti önceleyen ve bütün meselelerinde meşveret ile neticeye varmak isteyen AB’nin DAVOS’un elemanlarınca işgalini, bir başka yazıya bırakalım. İşte bu işgal sırasında, ABD’nin Neoliberal sermaye ile kavgaya tutuşmuş demokrasisi devreye giriyor. Dikkat ederseniz ABD demokratları (Demokrat Parti’li değil, demokrasiyi dava edinmiş olanlar) düşmanlarının silâhlarıyla silâhlanmışlar. Başkanları zengin bir milyarder… Etrafındaki icracılar da milyarderlerden oluşuyor. Sermayeyi demokrasinin murakabesine dahil etmek isteyenler görünümü veriyorlar. Elon Musk’tan dışişleri bakanına ve diğer bakanlara kadar… Yani Neoliberallerin satın alamayacakları zenginlikte bir ekiple demokrasi savaşına girmişler…

Bunu AB şartlarında düşünmemiz bile mümkün değil… Devam edelim…

Okunma Sayısı: 1215
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin T

    25.11.2024 21:36:28

    Amerikan demokrasisi ve Avrupa Birliği (AB) demokrasisi arasında önemli farklar vardır. Bu farklar, tarihsel gelişim, sistem yapısı, yetki dağılımı ve vatandaş katılımına yönelik farklı yaklaşımlardan kaynaklanır. AB, bir anayasa yerine antlaşmalarla yönetilir (örneğin Maastricht ve Lizbon Antlaşmaları). Üye ülkelerin kendi anayasal sistemleri AB kararları üzerinde etkili olabilir. Özetle, Amerikan demokrasisi daha merkeziyetçi ve vatandaş odaklı bir yapı sergilerken, AB demokrasisi çok katmanlı, uluslarüstü ve kolektif karar alma modeline dayalıdır.

  • Demokrat Avrupa

    25.11.2024 19:48:57

    Demokrasinin anlaşılması için eğitim gerektiğini biliyorduk, zira bu makale ile demokrasilerdeki farkları anlamak için tarihi bilgilere de ihtiyacımız olduğunu anlamış olduk…Ayrıca demokrasinin bir elbise misali kıtalara göre veya milletlere göre farklı şekilde olacağını da öğrenmiş olduk…

  • Ali ihsan

    25.11.2024 17:48:45

    Demokrasi meselesini dinimizle irtibatlandırıp bilemiyoruz. Herkesin kafasında farklı bir anlayış var. Doğrusu ölçümüz yok.

  • Mehmet

    25.11.2024 17:28:07

    Küresel marksist zihniyetin tahribatında alet ettiği ABD’yi Truva atı olarak kullanması dünyaya zamanında yaptığı ABD’nin gerçek misyonu olan barış ,demokrasiye yaptığı katkı geleneğini milli demokrasisini harekete geçirdi asli vazifesine de döndürecektir.

  • Necati

    25.11.2024 14:32:02

    Yani ABD de kurulacak yeni çok zengin üyelerden oluşan hükümet, çok zengin oldukları için satın alınamazlar ve demokrasiye çok büyük hizmetler ederler öyle mi? İlginç bir görüş. Bence bunun tam tersi de olur, bu adamlar daha da çok zengin olmak için, yada sermayelerini korumak için demokrasiden rahatlıkla büyük tavizler verebilir. Üstelik Trump yeni kabinesini Yahudi İsrail'in çok yakın dostlarından oluşturduğu biliyor.

  • Ali Rıza

    25.11.2024 12:52:50

    Demokrasi toplumu hakiki insaniyete götüren bir değerdir. Tıpkı din gibi. Hiç bir kişisel veya tüzel yapı onu tekeline alamaz. Irklar, milletler, kültürler ve sınıflar üstü insani bir değerdir.

  • Mehmet

    25.11.2024 12:31:55

    AB-ABD demokrasileri birbirlerine kuvvet vererek,güçlü ve farkındalığı artmış bir şekilde ittifaka girişerek bu yeni dönemde küresel neoliberal marksist cereyana geçit vermeyecektir bu sefer inşaallah

  • HASAN DOĞAN

    25.11.2024 10:42:06

    yani diyorsunuz ki milyarder Elon Mask ile milyarder yeni başkan D.Tump ABD'de demokrasi kurup Avrupa'yı dize getirecek öyle mi.Tıpkı geçen döneminde kudüs'ü İsrai'in başkenti yapıp tüm arap dikta devletlerini Abraham anlaşmaları ile kendisine bağladığı gibi yapacak di mi.....

  • Mustafa-kemal

    25.11.2024 05:25:58

    Demokrasi yürüyüṣünde düṣmeler ve kalkmalar olacaktir.bazen yanlıș yola sapmalar olacaktir.meṣveret oldukça bunlar așılacaktir.

  • S.topuz

    25.11.2024 04:36:39

    ..."Şimdi umum beşerde sulh-u umumî için yani beşerin ifsad edilmemesi için çareler aranıyor, paktlar kuruluyor. Ve madem bu hükûmet-i İslâmiye musalahat-ı umumiye ve hükûmetin selâmeti için Yugoslavya'ya tâ İspanya'ya kadar onları okşayarak dostluk kurmaya çalışıyor. İşte bunların çare-i yegânesinin bir delili olarak gösteriyoruz ki, tesis edilecek Şark Dârülfünununun ilk müteşebbisinin bir ders kitabı olan ve ulûm-u müsbete ve fenniye ile ulûm-u imaniyeyi barıştıran ve bu otuz seneden beri bütün feylesoflara meydan okuyan ve resmî ulemaya dokunduğu ve eski hükûmetle resmen mübareze ettiği halde bütün bunlar tarafından takdir ve tahsine mazhar olan ve mahkemelerde beraet kazanan Risale-i Nur'un bu vatan ve millete temin ettiği asayiş ve emniyettir ki; İslâm memleketlerinde, hususan Fas'ta, Mısır ve Suriye ve İran gibi yerlerde vuku' bulan dâhilî karışıklıkların bu vatanda görülmemesidir."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Emirdağ-2 - 185

  • S.topuz

    25.11.2024 04:12:48

    ..."Şeyh Bahit Efendi, Bedîüzzaman Said Nursî'ye hitaben: مَا تَقُولُ فِى حَقِّ الْاَوْرُوبَا وَ الْعُثْمَانِيَّةِ Yani: "Avrupa ve Osmanlı Devleti hakkında ne diyorsunuz? Fikriniz nedir?"... ..."Avrupa bir İslâm Devletine, Osmanlı Devleti de bir Avrupa Devletine hâmiledir. Bir gün gelip doğuracaklardır. Bu cevaba karşı, Şeyh Bahit Hazretleri: "Bu gençle münazara edilmez, ben de aynı kanaatta idim. Fakat bu kadar veciz ve beliğane bir tarzda ifade etmek, ancak Bedîüzzaman'a hastır." demiştir. Nitekim Bedîüzzaman'ın dediği gibi, ihbaratın iki kutbu da tahakkuk etmiş. Bir iki sene sonra Meşrutiyet devrinde, şeair-i İslâmiyeye muhalif çok âdât-ı ecnebiyeyi ahzetmek ve gittikçe Türkiye'de yerleştirmekle; ve şimdi Avrupa'da Kur'an'a ve İslâmiyet'e karşı gösterilen hüsn-ü alâka ve bilhâssa bahtiyar Alman Milletinde fevç fevç İslâmiyeti kabul etmek gibi hâdiseler; o ihbarı tamamıyla tasdik etmişlerdir." Sözler - 754 - 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😪😭😢😡😤🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Harun

    25.11.2024 00:15:23

    Bu iki demokrasi çeşidinin kaynakları hakkında risaleden bilgi verebilirmisiz?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı