Asgarî Ücret Tespit Komisyonu değişik tarihlerde toplandı, dağıldı ve netice olarak Çarşamba günü (24 Aralık 2024) akşamı 2025 yılı için Türkiye genelinde uygulanacak ‘asgarî ücret’i açıkladı. Açıklamaya göre Türkiye’de 2025 için asgarî ücret 22.104 TL olarak belirlendi.
Tespit edilen bu rakam hakkında çok şey söylenebilir. Fakat bu sözlere ihtiyaç var mı? Bu rakamı tespit edip açıklayanlar “Türkiye gerçekleri”ni bilmiyorlar mı? Açıklanan bu rakamın değil bir aileye, neredeyse tek başına yaşayan bir kişiye bile yetmeyeceğini idareciler ve siyasetçiler bilmiyor mu?
Türkiye, daha doğrusu ülkemizde yaşayan ‘dar gelirliler’ içinden çıkılması çok zor bir ‘süreç’e itilmiş durumadırlar. Son 10 ya da 15 yılda bile bile yapılan yanlışların ve hataların ağır faturası şimdi ödeniyor.
Asgarî ücret rakamı açıklandığında, bundan iktidar muhibleri bile memnun olmadı. Bu kadarını onlar da beklemiyordu. Asgarî ücret neye göre arttırılır? Bir yıl içerisinde her şeyin yüzde yüz değil de, yüzde 50 zamlandığını kabul edelim. Ki, açıklanan resmî enflasyon rakamı neredeyse yüzde 50 civarındadır. Milletin hissettiği, yaşadığı ve çarşı pazarda karşılaştığı enflasyon rakamı ise yüzde 80 civarında. Çarşı, pazar ve marketlerdeki rakamları gören ve bilen vatandaşa, dar gelirliye “Bunları dikkate almayın. Enflasyon yüzde 40 civarındadır. Önümüzdeki aylarda enflasyon daha da düşecek” demek bir fayda verir mi? Bu sözlere kim inanır?
Açıklanan asgarî ücret rakamı o kadar savunulamaz ki, bir defa devletin açıkladığı enflasyon rakamından daha düşük bir artış nasıl kabul görür? Diyelim ki “geçmiş yıl enflasyonu”na göre değil de, “gelecek yılda beklenen enflasyona göre” asgarî ücret belirlendi. Peki, devletin kendi yaptığı ‘zam’lar niçin geçen yıl gerçekleşen enflasyon rakamlarına göre yapıldı? Vergi ve harçlara yapılan zamlar niçin önümüzdeki sene gerçekleşmesi beklenen enflasyona göre tespit edilmedi? Bu kadar tutarsız, bu kadar Türkiye gerçeklerinden uzak bir ücret tespitini ancak ‘hayatın gerçeklerinden kopmuş bir iktidar’ yapabilirdi ve yaptı.
Şu da var ki, ilân edilen rakam 22 bin değil de 25 bin olsaydı yine itirazı hak ederdi. Çünkü artık bu rakamlarla bir ailenin geçinmesi iyice zorlaşmıştır. Hele hele büyük şehirlerde yaşayan ve hele hele kira veren bir çalışanın durumunu tahmin etmek zor değil. Dolayısı ile hadiseye daha geniş pencereden bakmak ve ‘kalıcı çare’ler bulmak mecburiyeti vardır.
Asgarî ücret açıklandıktan sonra emekliler de zam beklentilerini iyice aşağıya doğru çektiler. Sosyal medyadaki yorumlara bakınca umutlar iyice azalmış gibi görünüyor.
Netice olarak bu tablo, Türkiye’yi idare eden iktidarın ehil olmadığını göstermiş oldu. İsrafta yarışan, bir gün ‘iyi’ dediğine ikinci gün ‘kötü’ diyen, sadece kendilerini düşünenlerin yapacağı bir şey kalmamış diyebiliriz.
Oysa Türkiye’nin imkânları hem emekli, hem de çalışanın huzurlu ve mutlu bir hayat sürmesine zemin sağlayacak şartlara sahiptir. İlk adım olarak devletteki israfı bitirelim ki emekli ve çalışana aktarabilecek imkânlar olsun...