Bir giyim markasının 1997 yılında hazırlayıp paylaştığı reklam filmi o dönem fazlaca meşhur olmuştu. Daha çok TV’lerde yayınlanan reklamda, yabancı bir markanın gözünden reklam veren firmanın ürünlerinin pazardaki durumu gündeme getiriliyordu. Dönemi içinde çok ilgi gören bu reklam filminde Türkiye’deki firma ile rekabette zorlanan ‘yabancı firma’nın yöneticisi kendi müdürüne biraz da kızgınlıkla, “Bu Türkler de çok oluyor” diyor ve reklam filmi Türk firmasının “Çok oluyoruz” sloganıyla sona eriyordu.
Devamlı surette “hak, hukuk ve adalet” konularının gündeme taşınmasından dolayı memnun olmayıp “Bu kadarı da çok” diyenlerin olması mümkündür. Böyle düşünenlere sadece şunu ifade etmekte fayda var: Türkiye’nin ve tabii ki dünyanın düzlüğe çıkmasının yolu “hak, hukuk ve adalet”le mümkün olur. İnsanlar “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz asla” diyebilse pek çok zorluk sona erer. Bunun yolu da ‘adalet’ meselesini kalıcı olarak gündem görüp konuşmak ve tartışmakla mümkün olur. İnsanlar başka türlü nasıl “önce hürriyet” fikrini kabul etsin ki?
Millî Eğitim eski Bakanlarında Hüseyin Çelik de “hak, hukuk ve adalet”e dikkat çeken açıklamalar yapmış. Kamuoyunda ilgi gören uzun konuşmadan bazı notları şöyle aktarmak mümkün:
“Olup bitenleri hepimiz görüyoruz. Ve şey adına da üzülüyorum ben, yani muhafazakarlık adına. Çünkü İslâm dininin, İslâm’ın ve İslâmcılığın kullanılması da bu işin farklı bir boyutu. Herhangi bir sıradan insanlar her şeyi yapabilirler. Ama sabahtan akşama kadar Allah, Muhammed, ayet, hadis, din, iman, Kur’ân diyen insanların bu tür yanlışlıkların içerisinde olması İslâmiyet’e de çok büyük bir zarar veriyor. Sadece Müslümanlara zarar vermiyor. İslâmiyet’in bizatihi kendisine de zarar veriyor.”
“Şu anda parti devletleşmiş devlet de partileşmiştir. Facia bu. Bir parti de eğer devlet partisi oldu mu, kendi sonunu hazırlamış demektir. (...) Gerçek manada adalet yöneten için de lazım, yönetilen için de lâzım. Bu kimseyi rahatsız etmemeli. Böyle bir ülke çok daha yaşanır bir ülkedir. Yönetilmesi en zor ülke gayrimemnunu fazla olan ülkedir. Eğer bir ülkede gayrimemnun fazlaysa o ülkede maalesef ki maalesef hayat kolay olmaz.”
“Gerçek suçlular bulunsun. 15 Temmuz’un failleri kimse, bunların tahrikçileri kimse, tertipçileri kimse, tatbikçileri kimse onlara gereken cezalar verilsin ama masum insanların da zayi olmuş, kaybedilmiş, gasp edilmiş olan hakları da iade edilsin. İnsanlık bunu gerektirir, İslâmlık bunu gerektirir, hukuk devleti, demokrasi bunu gerektirir.” (khktv, youtube.com, 29 Ocak 2025)
Adalet yolunu tercih etmek Türkiye’nin menfaatinedir. Bu gerçeğin görülmesi için yılları heba etmeye gerek yok. Geçen her ‘hukuksuz ve adaletsiz gün’ millet ve memleketin aleyhinedir. İdarecilerimizin de bu gerçeği bugün ve hemen görmesini temenni ediyoruz.