Bolu’nun kış turizmi merkezi Kartalkaya’da yanan otelle ilgili tartışmalar daha uzun süre gündemi meşgul edecek gibi görünüyor.
Öyle de olması gerekir; çünkü Kartalkaya’da sadece otel yanmadı. İnsanî ve ahlâkî değerler de maalesef cayır cayır yandı. Ya da ortaya çıkan tablo insanlara bu kanaati verdi.
İş güvenliği uzmanları hadisenin ‘teknik’ değerlendirmesini yaparken, “Türkiye’de otellerin en büyük zafiyetinden biri, çok yanıcı malzeme kullanımı, halılar ve perdeler yanıcı. (Burada) Tahliye edilmesi gereken yerlerde alevler vardı, insanlar çıkamadı, tahliye edilemedi, camlara yönelmek zorunda kaldı(lar)” denilmiş. (aa.com.tr, 23 Ocak 2025)
Bir başka değerlendirmede de “Patronlar(ı) daha fazla kâr yapmak için tedbir almadığı ve kamu otoritesinin denetim yapmayarak buna göz yumduğu için çıkan yangında (otelde kalan misafirler ve otel çalışanları) hayatlarını kaybettiler” yorumu yer almış.
Hadisenin bir de sosyolojik yönü var ki belki de esas yangının burada çıktığı ve başladığı dahi söylenebilir. Elbette bu mesele sadece bu günü ilgilendirmiyor, ama yılların ihmali ağır bir tablo ortaya çıkarmış durumda. Yani otel yangınlarına karşı tedbir almak nispeten kolay olsa da ‘sosyal yangın’ları söndürmek daha zordur.
Nitekim, haberlerde yer aldığı üzere; yangın faciası sonrası, yanan otelin hemen karşısındaki kayak pistinde başka bir otelde kalan tatilcilerin kayak yapmaya devam etmesi, diğer otellerin müşterilerine rezervasyon iptal hakkı tanımaması, kurtarma ekiplerinden otellerinde dinlenmek için para istemeleri, şehir dışından gelen bazı özel cenaze nakil firmalarının cenaze taşımak için yüklü paralar istemesi haklı olarak tepkilere yol açtı. Yaşananları değerlendiren Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Yasemin Yüce, “Dayanışma, utanma, empati, yas gibi değerler artık ‘ortak’ değerlerimiz değil. Onca insanın can verdiği yerde kayak yapma çabası bu yüzden. ‘İyi de ben bu tatilin parasını ödedim ama...’ diye düşünmenin sebebi bu” demiş. (t24.com.tr, 24 Ocak 2025)
Tekrarlamakta fayda var: Otel yangınlarını söndürmek nispeten kolaydır. Maddi tedbirleri yerine getirmek biraz da ‘para’ya bakar. Yangın alarmı, duman alarmı, su sistemleri kurulmak, itfaiye noktaları tesis etmek suretiyle çıkan yangınlara daha erken müdahale mümkündür. Fakat insanî, İslamî ve ahlakî değerlerdeki erozyon, aşınma ve bozulmanın tedavisi, bu noktadaki ‘yangın’ların söndürülmesi çok daha zor, çok daha gayret isteyen bir yangındır. Kartalkaya’daki yangın bir defa daha gösterdi ki; sosyal bünyede ciddi bir yangın var ve alevler sadece ‘baca’yı değil, binanın tümünü ve belki de şehrin her yerini sarmış.
Hatırlanacağı üzere Kahramanmaraş depremi sonrası da benzer tartışmalar yapılmış, ama bu ‘yangın’ın söndürülmesi çin ciddi adımlar atılmamıştı.
Türkiye esas olarak sosyal bünyeyi sarmış olan bu ahlakî yangını söndürmeye odaklanmalı. Bunun kolay olmadığını bilerek el ele hep birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz. Aksi halde otel yangınları sönse bile ‘cemiyet’ alevler içinde yanabilir, Allah korusun.